52.BÖLÜM "TATİL"

4.3K 145 11
                                    

Aslında bir hafta içinde çok şey olmamıştı.

Şu kamp işi çıktığından beri Kate ve Ally heyecanlıydı. Ben ise hiç heyecanlı değildim. Kate herşeyi ayarlamış ve yerlerimizi ayırttırmıştı. Bundan önce genelde böyle işlerde torpil döndüğünü ama bizim rahatlıkla bu kampa katılabileceğimizi söylemişti. Bizde ona güvenerek hareket etmiştik ve şuanda uçaktan iniş yapmış olduğumuza göre gerçekten de güvenmekte haklıydık.

O an aklıma anne ve babam, daha sonra da onlardan izin almak için uğraştığım çaba geldi.

Yemek masasına kurulmuş ve akşam yemeğimizi yiyorduk. Bugün herkeste bir sessizlik vardı. Normalde bu ne kadar hoşuma gitse de bugün için böyle olmamasını diledim. Çünkü onlara şu kamptan bahsetmem ve izin almam gerekiyordu. Onlardan da habersiz gidecek değildim herhalde.

Bakışlarımı hepsinde tek tek gezdirdim. Ablam her zamanki gibi mutluydu. Babam ve annem ise daha çok huzurlu gibiydi. Bugün fazla durgunlardı. Eh, en azından sinirli değillerdi.

Kendimi şu düşüncelerden ve kamp saçmalığından kurtarmak için konuyu hemen açmak istedim. Hafifçe öksürdüğümde dalgın olan annem irkildi ve yüzünü bana çevirdi. Birşey diyeceğimi anladıklarında ablam ve babam da bana bakmaya başladı.

Zorlukla gülümsedim. "Sessizliği bölüyorum ama birşey söyleyecektim."

"Tabi ki. Söyle bakalım. " dedi babam. Yüzümü ona çevirdim.

"Malum, okullar kapandı ve bizimkiler de bu yaz için eğlenceli birşeyler bulmak istemişler."

"Evet? " diyerek devam etmemi istedi annem. Bende öyle yaptım.

"İşte sonra bir kamp bulmuşlar."

"Kamp? " dedi ablam. "Senin kamplardan hoşlanacağını pek sanmam."

"Ama öyle bildiğimiz kamplardan değil. Adı kamp işte ama resimlerde tıpkı otel gibi görünüyor. Küçük kulübelerde kalacakmışız. Yemekhane tarzında bir binası var. Bizimkiler gitmeyi çok istiyor. "

"Dolayısıyla sende gitmeyi istiyorsun." dedi babam. "Evet." diyerek karşılık verdim.

"Peki ne kadar sürecekmiş bu kamp? " diye sordu annem.

"Sanırım üç hafta."

"Ah Jessica, bu süre çok fazla. "

"Ama çok eğleneceğiz anne. Benim için en güzel yaz olacak." dedim sallayarak. Açıkçası bu yazın nasıl geçeceğinden pek emin değildim.

"Jessica, yanımıza daha yeni gelmişken senden ayrılmak istemiyorum. Üstelik orada başına kötü birşey gelebilir, güzel geçeceğini bilemeyiz ki. "

"Evet ama bunu denemezsem hiç öğrenemem. Hem, orada üç hafta boyunca kalmak zorunda değilim ki. İstersem tekrar buraya dönerim."

Başını kararsızca salladı. "Bilemiyorum canım. Açıkçası gitmeni pek istemiyorum."

İçimden geçen sinirle gözlerimi tabağa diktim. İlla bir zorluk olması mı lazımdı? Alt tarafı eğlenmek istiyordum ama o buna bile izin vermiyordu. Sanki her zaman beni umursuyormuş gibi davranması da beni delirtiyordu.

Zaten annem izin vermezse babam asla izin vermezdi. Ayrıca hoşuna gitmemiş olacak ki hiç konuşmuyordu.
Çatalımı elime alıp gözlerimi tabaktan ayırmazken ikna etmenin başka yollarını bulmaya çalışıyordum. Oraya her ne kadar gitmek istemesem de gitmeliydim. Bizimkileri yarı yolda bırakamazdım.

SÜRTÜKWhere stories live. Discover now