Danger - Bölüm 2

39.5K 1.1K 22
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.

Gözlerim yanıyordu. Birinci neden kesinlikle uyumama izin vermeyen kabuslardı. İkincisi ise dün Claire ile partiden gayet geç bir vakitte ayrılmamış olmamızdı. Sanırım saat gecenin üç buçuğuydu eve girdiğimiz sırada. Kabuslarla dolu geceden sonra sabah erken bir vakitte kalkmış ve işe gelmiştim. Neyseki şans benden yanaydı. Fazla müşteri gelmemişti. Tüm günümü tezgahın arkasında, köşede sandalyede oturarak geçirmiştim. Bugün kasa görevini bana verdiği için Bayan Katy'e teşekkürümü dükkanı kapatma görevini üstlenerek ödemiştim. Yaşlı kadın zaten evinden dükkana yürüyerek geliyordu ve bugün benim yapmam gereken işlerin çoğunu o halletmişti. Birde akşam serinliğinde tekrar aynı yolları yürüyerek gitmesini istemediğim için anahtarları ondan almış ve bir buçuk saat önce evine göndermiştim. Zaten o çıktıktan sonra gelen müşteri olmamıştı.

Kolumdaki saate baktığımda yedi olmasına yirmi dakika kadar bir süre vardı. Yavaş yavaş toplanmaya başlasam fena olmazdı sanırım.

Sandalyemden kalkıp her zaman kapatmadan önce yaptığım işleri gözden geçirirken arada telefonuma bakıyordum. Will öğle vakitlerinde mesaj atmıştı. İlk başta aramadığı için sinirlenmiştim ama birbirimizle konuşmadan geçen dört-beş günün sonunda en azından bir mesaj atmıştı değil mi? Bu da bir şey sayılırdı.

Nasıl olduğumu soran mesajına sadece iyiyim diyerek cevap vermiştim. Benim için değeri olmayan bir iki soru dışında daha konuşmamıştık. Halbuki onun sesini duymayı deli gibi istiyordum. Adımı söylemesini, ben komik bir şeyler söylediğim zaman kıkırdamasını, günümün nasıl geçtiğini sormasını ve beni özlediğini söylemesini.

Bu düşünceler, fikirler, istekler beni meşgul ederken kapının açılma sesini duydum. Arka taraftan çıkarken "Maalesef kapatıyoruz." diye seslendim. Tekrar saatime baktığımda beş dakika sonra akrep, yelkovan ikilisi yediyi gösterecekti. Bu uykusuzlukla başka müşteri çekmek istediğimi sanmıyordum. Sadece eve gitmek, yatağıma uzanmak ve biraz kestirmeyi umuyordum. Belki uyumadan önce Will'i arayabilirdim ama elden bırakmadığım gururum yüzünden bunu yapma ihtimalim sadece yüzde ikiydi. Bir nefes vererek müşterinin beklediği kısma geldiğim zaman adımlarım durdu. Şaşkınlık yüzünden kelimeler tekrar beni tek başıma bırakıp, çekip gitmişti.

"Merhaba Wendy." Dün gece kabuslarıma eşlik eden ve uyumadan önce kafamın içinde dönüp duran sesin sahibi bir kere daha karşımdaydı. "Ah, merhaba." demekle yetindim. Daha adını bile bilmiyordum. Bu gerçek yüzünden kaşlarımı çattım. Henüz yirmi dört saat bile olmadan ikinci kez bu yabancı ile karşılaşıyordum ve bu seferkinin tesadüf olma ihtimali nedense bana pek fazla gelmiyordu. "Üzgünüm ama bir kaç dakika sonra kapatıyoruz. İstediğiniz bir şey varsa yarın sabah erkenden tekrar uğramanızı öneririm." Sahte sırıtmam ile karşısında durarak gitmesini veya tamam yarın tekrar uğrarım tarzında bir şeyler söylemesini bekledim ama elbette benim düşündüğüm şekilde cevap vermedi.

"Bende üzgünüm." dedi hiç de üzgün olmayan bir sesle. "Ama istediğim şey için sabaha kadar bekleyeceğimi pek zannetmiyorum." Kısılan bakışlarından bile dün gece hafızama kazınan gözlerinde ki parlaklığı görebiliyordum. Sözleri beni tedirgin etmişti. Dünkü halinden gayet farklı duruyordu. Daha öz güvenli ve daha tehditkar.

"Tekrar üzgünüm ama bu dükkanı saat yedide kapatıp bir an önce evime gitmek istiyorum. Yani istediğiniz şeyi size yalnızca sabah verebilirim." Cümlemin sonunda fark ettirmemeye çalışarak derin bir nefes aldım. Dünden daha az güvende hissediyordum. En azından dün gece bir kulüpte bir sürü insanın olduğu bir mekandaydık ama burada, bu ufak dükkanda sadece ikimiz kalmıştık. Üstelik çalıştığım yerin bulunduğu sokakta akşam saatlerine doğru baya ıssızlaşmıştı. Tedirginliğim tırmanışlara geçmeden önce sakin kalmak adına bir nefes daha aldım.

DANGER *Düzenleniyor*Where stories live. Discover now