Danger - Bölüm 3

35.6K 1K 30
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.


"Pekala sonra görüşürüz." Will'in söylediği kelimeler apartmanın girişinde donup kalmamı sağlamıştı.

"Ne yani içeri gelmiyor musun?" Beni çalıştığım dükkanın önünden alıp, esmer yabancıdan bir nevi kurtardıktan sonra onunla aramdaki buzları eritmeyi istiyordum. Günlerdir sorunlarımız hakkında doğru dürüst konuşmamıştık ve ben bunun artık bir çözüme ulaşmasını istiyordum.

Bana sadece mavi gözleri ile duygularını saklayacak bir şekilde baktı. Arabada gelirken konuşmak istemiştim ama zaten evim ve iş yerim arasında ki mesafe kısaydı ve ben yorgun hissettiğim için arabanın atmosferi ile sessiz kalmayı tercih etmiştim. Yanımızdan geçen insanlara, evlere, ağaçlara bakarak zihnimi bir süreliğine dinlendirmeyi seçmiştim ama şu an kafamın içinde sanki ofis ortamında kriz çıkmış gibi bir hal vardı.

"Bence iyi bir zaman değil." Söylediklerine karşılık dudaklarımı birbirine bastırdım ve girişteki merdivenden bir basamak aşağı inerek onunla aynı hizaya geldim. "Pekala senin için ne zaman iyi bir zaman? Bir hafta sonrası mı? Bir ay sonrası mı? Hiçbir zaman mı?" Git gide yükselen ses tonuma hakim olmaya çalışıyordum ama tüm gün yaşadıklarım hislerimi allak bullak etmişti. "Wendy şu an tartışmak istemiyorum." Katı ses tonu beni kışkırtıyordu.

"Ah pekala. Görmezden gel. Umursama. Haklısın. Neden böyle saçma bir şey yüzünden tartışalım ki ha değil mi? Tartışmaya değer bir şey yok ortada nasıl olsa. Konu sadece senin ve benim bir türlü aşamadığımız sorunlar." Kollarını göğsünün altında birleştirdi ve hayretle bana baktı. "Neden bunu büyütüyorsun ki?" Ağzım açık bir şekilde ona bakakaldım.

"Büyütülecek bir şey çünkü!" Bir ayağımı sert betona vurdum. Ağrımıştı ama odak noktam fiziksel acı değil duygusal olarak yaşadığım savaştı. "Günlerdir yaşadığım şeyleri sen de yaşadın mı Will? Seni aramaya çalıştım, mesaj atmak istedim ama kendimi sürekli durdurdum neden biliyor musun? Ben harekete geçtiğim zaman yaşadığımız tartışmaları bir kenara bırakıp normal bir şekilde ilişkimize devam ediyoruz ama sadece bir kaç günlüğüne. Aynı şeyi sen çok nadir yapıyorsun."

"Ne yani konu sürekli barışmaya yönelik senin çabaladığın mı?" diyerek konuşmamı böldü. Köşeli çenesi kasılmıştı. Mavi gözleri daha koyu bakıyordu ve bembeyaz teni kızarmaya başlamıştı. Sinirleniyordu. Aynı zamanda bende öyle.

"Elbette hayır. Böyle bir şeyi dert etmeyeceğimi bilecek kadar beni iyi tanıyorsun." Hem sorun o olsaydı bunu önceki kavgalarımızda çoktan öne sürmüş olurdum. "Benim canımı sıkan şey tartışıp sonrasında barışsak bile aynı yere geri dönüyoruz. Bir sonuca ulaşmıyoruz Will. İlerleme kaydetmiyoruz. Kavga ediyoruz, günlerce birbirimizden haber almıyoruz ve sonunda dayanamayıp tekrar barışıyoruz fakat kısa bir süre sonra her şey tekrar başa sarıyor. Biz düzelmiyoruz Will. Yaramızı tedavi etmeye çalışmıyoruz. Üstünü sadece yara bandı ile kapatıp kendiliğinden geçmesini bekliyoruz. Ve tamamen iyileşmeden o bandı söküp tekrar kanatıyoruz." Gözlerindeki yoğun duygular çekilmişti. Bakışlarının yumuşadığı gördüğümde sinirinin geçtiğini her hücremde hissettim. Parmaklarım onun tenine dokunmak için yanıyordu.

Elimi kaldırıp dirseğinden tuttum ve teninden yavaşça parmaklarım kayıp onun elini buldu. Sıkıca tuttum ve bir basamak daha aşağı inerek onun yanına geldim. Boy farkı kendini ele vermişti. "Ben böyle devam etmek istemiyorum."

"Benden ayrılıyor musun?" diye hayretle sorduğu zaman gözlerimi devirdim ve inledim. Ciddi olamazdı değil mi? Benim yaptığım bir ayrılık konuşması değildi, değil mi?

DANGER *Düzenleniyor*Where stories live. Discover now