Danger - Bölüm 23

26.8K 741 52
                                    

İki gündür artık kendi odam olarak benimsediğim Zayn'in odasından dışarı çıkmıyor, sürekli yatıyor ve düşünüyordum. Neyi düşünüyorsun diye soracak olursanız, buna kesin bir cevap veremem aslında. Zihnim, yaşadıklarımı yavaş yavaş kabullenmeye başlamıştı sadece. Artık yapacak bir şeyim yoktu. Sanırım Zayn'in hayat tarzına ayak uydurmam lazımdı. Tabii Zayn'in hayat tarzı, beni ailesinin yaşadığı eve bırakıp, iki gün boyunca ortadan kaybolmaktı sanırım. Ne bir mesaj yollamış, ne de aramış veya kendi gelip konuşmuştu. Bunun yanı sıra Louis'yi de hiç görmüyordum. Ki bütün bu yalnızlık beni tüketiyordu. 

Peter ve Clint dayıdan da haber alamıyordum. Eve geri döndüklerinde, artık bir evleri olmadığını gördüklerinde verdikleri tepkiyi pek tahmin ettiğim söylenemezdi. Kan bağımız olabilirdi ama onları tanımıyordum. Tek bildiğim zengin oldukları ve kalacak yer dert etmedikleriydi. Acaba beni bulamadıkları zaman endişelenmişler midir diye düşünüyordum bazen. Belki küçük bir ihtimal?

Ve benim zavallı sevgilim Will. Bu eve gelirken, Zayn bana onu öldürdüğünü söylediği zaman kalbim bin parçaya bölünmüş, ruhum kırılmıştı. Zayn'in bunu yapmadığına inanmak istiyordum fakat ona olan bütün güvenim buhar gibi uzaklaşarak beni terk etmişti. 

Kapının çalınması ile kendi dünyamdan, gerçek dünya denen cehenneme dönmüştüm. "Gir." Sesimin çıkmasına şaşırarak yatakta dik oturmaya başladım. Kısa koyu kahve saçlar görüş açıma girdiğinde tebessüm ettim. 

Zayn'in abisi Dorian sayesinde açlıktan ölme faktörü şu an dert listemde değildi. Neredeyse her öğün bana yemek getiriyor, ben bitirene kadar yanımda kalıp biraz konuşuyorduk. Ve ayrıca saçlarını kestirmişti. Uzun koyu kahve saçlarının yerini, havaya dikmeye yetecek kadar bir tutam saç almıştı. Böyle daha olgun bir hava katmıştı kendine. Gayet yakışıklı olmuştu. 

"Bu defa seni uyandırmak zorunda değilim neyse ki." Gülümseyerek ve elinde ki tepsiyi dikkatle taşıyarak karşıma oturdu. Cevap vermek yerine gülümsemeye devam ettim. Tepsiyi sıkıca tutarak kendi dizlerimin üzerine koydum ve kahvaltımı yemeye başladım.

Dorian ile aramızda ayrı bir arkadaşlık vardı. O her daim güvenebileceğiniz, size mutlaka yardıma koşan mükemmel arkadaş modeliydi. Ama belki de Zayn söylediği için bana bu kadar iyi davranıyordu. Bundan tam emin olamazdım ama yine de birileri ile  konuşmak beni rahatlatıyordu. Geçen gün bana Claire ile ilgili sorular sormuştu. Partiden bu yana onu görmediğini ve tekrar görüşmek için de cesaretini toplayamadığını söylemişti. Ondan hoşlandığı belliydi. İkisi mükemmel bir çift olabilirdi ama o bir Malikti. Maliklere asla tam olarak güvenemezdiniz.

"Düşündüm de belki bu akşam yemeği bizimle yemek istersin?" Yine düşüncelerimden koparılmak zorunda bırakılarak Dorain'in koyu kahve gözlerine baktım. Bu odaya geldiğimden beri dışarı adımımı atmamıştım. Dorian ve Nick beni defalarca kahvaltıya ve akşam yemeğine inmem için zorlamış, ben ise kesin bir dille reddetmiştim. Tavrım bu defa de değişmedi.

"Hayır, teşekkürler." Başımı iki yana salladım ve saçlarım gözlerimin önüne düştü. Dorian cevap vermedi ve sessizce kahvaltımı bitirmemi bekledi. Peçete ile ağzımın kenarlarında kalan sütü temizledikten sonra Dorian'a teşekkür ettim. Bana minnetle gülümseyerek tepsiyi aldı ve odadan çıktı. Artık sürekli yatıp, boş boş tavana bakmaktan bıkmıştım. Bir banyo iyi gelebilirdi. 

Banyoya girdikten sonra kapıyı kapadım. Kilitlemeye gerek görmedim. Üstümde ki her şeyi çıkararak kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Sıcak damlalar bedenimde ki gerginliği ve bitkinliği vücudumdan süzülerek akıtıyor ve beni rahatlatıyordu. Elime bir miktar şampuan döküp, saçlarıma yavaşça masaj yapmaya başladım. Claire her zaman saçlarımın çok güzel olduğunu, onlara düzgün bir şekilde bakım yapmam gerektiğini söylerdi. Saçlarını temizlerken, sanki bir bebeği yıkarmış gibi nazik olmalıymışsın. Bu sözler zihnimin bir tarafında canlanırken, saçlarımı duruladım. 

Sıcak suda biraz daha kalmayı istedim ama musluğu kapatıp, havlumu almak için elimi dışarı uzattım. Birisinin bana havlumu uzattığını fark edince çığlık attım ve bedenimi kapatmaya çalışarak kendimi buzlu camın arkasına attım. "Korkmana gerek yok sevgilim." Tanıdık sesi duyunca kendimi biraz daha camın arkasına gizledim. "Senin derdin ne? Neden ses çıkarmadan sapık gibi beni dikizledin? Manyak mısın sen?" Sesim titriyordu ama sinir ve korkuyu aynı anda yaşadığım için biraz bağırmıştım. Kahkahası sessiz ortamı doldurdu. Kuş dövmesi bulunan elinden havlumu aldım ve artık üşümeye başlamış bedenime sardım. Başımı camın kenarında çıkardım ve ellerini cebine yerleştirmiş, rahat bir tavır takınan bir Zayn buldum. Neden içeri girdiğini duyamamıştım ki?

Öldürücü bakışlar atarak gözlerine baktım. Sırıtarak beni izliyordu. "Kapının önünden çekilir misin?" Sesim buz gibi ve mesafeliydi. Olması gereken bu değil miydi zaten? Benim sözüme uymak yerine, bana doğru yavaş bir adım atmasıyla gerildim. Banyo zaten küçüktü. Kaçacak bir yer yoktu. Cesurca gözlerine bakmak istedim ama içimde ki cesur Wendy bir yerlerde saklanıyordu. Tek eli ile yüzümü kavrayınca gözlerimi kapadım. Başımı hafifçe geriye ittiğinde duvara çarptım. Ne ara bu kadar gerilemiştim? Farkına bile varmamıştım. Boşta olan elini duvara yaslayıp bana eğildi. "Seni özledim." Nefesi yüzüme çarptığında kalbim sanki kırbaçlanmış gibi koşturmaya başladı. 

Yutkundum ve yanağımın içini ısırmaya başladım. Bu kadar gerilmemin nedeni neydi? Tenime temasta bulunduğu sadece parmaklarıydı. Dudakları bile değildi. Gözlerimi yavaşça açıp onun dolgun dudaklarına baktım. Sonra da yüz hatlarını inceledim. Zayn'e çirkin demek Tanrı'ya hakaret olurdu. Kemikli çenesi, daha olgun ve sert bir görünüm veren kirli sakalı ve kahve gözlerini çevreleyen o uzun kirpikleri ile gerçekten mükemmel ve çok güzeldi. Ama ruhu için aynı şeyi söyleyemezdim. O bir katil değil miydi? Sırf beni sevdiği için, bir adamın canına kıymamış mıydı? 

Bu gerçeği hatırlamak kalbimi burkmuş ve ağlama isteğimi uyandırmıştı. Zayn beni öpmek için harekete geçtiğinde başımı yana çevirdim ve buna engel oldum. Hareket etmeden beni izlediğini ve sinirlendiğini hissettim. Ama sakin bir tepki vererek sıcak dudaklarını yanağıma bastırdı. Saçlarımdan sırtıma damlayan su tanecikleri aşağı doğru giderken beni titretmişti. Banyo eskisi kadar sıcak değildi. Üşümeye başlamıştım. "Kuşlar bana odandan dışarı adım atmadığını söyledi." Sesi çatallıyordu ama nedeninden tam olarak emin değildim. Belki karşısında arzuladığı beden ile arasında sadece bir havlu olduğunu bildiği içindi veya sinirlendiği zaman bunu belli eden bir tepkiydi. Kim bilir?

"Bu akşam yemeği benimle, ailem ile beraber, aşağıda yemeni istiyorum." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ama ben istemiyorum." diyerek sertçe gözlerine baktım. Yüzlerimizi birbirine yaklaştırdı. "Bu bir rica değil." Fısıldaması ile nefesi dudaklarıma döküldü ve beni yine etkisi altına aldı. Bunu yapmaya hakkı yoktu. Burnumun ucuna bir buse bıraktı ve sırıtarak geri çekildi. "Akşam yemeğinde görüşürüz sevgilim. Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum." Bakışları ile beni soyarak biraz daha oyalandı ve arkasını dönüp, banyodan çıktı. Yine kendi başıma yapayalnız bırakılmıştım.

_______

Selam güzellikler. Ben yeni bölüme ilham almak için yazdığı tüm hikayeyi baştan okuyan acemi yazar.  Çok bekletmedim umarım? Umarım hoşunuza gitmiştir. Bir sonraki bölüme kesin bir tarih veremiyorum. Tatil diye rahatlamam gerekir ama bende tam tersi bir durum var. :p Neyse. Oksijenimin kaynağı olan ve sırıtarak okuduğum yorumlarınızı ve
kıymetli oylarınızı ihmal etmetin. Öpüldünüz! Xx

DANGER *Düzenleniyor*Where stories live. Discover now