Danger - Bölüm 47 | Kısım 1

12.1K 696 177
                                    

Elimdeki çiçeği Kaptan'ın yatağının yanında ki komidinin üzerinde duran vazoya yerleştirdikten sonra gülümsemeye zorlayarak sandalyeye oturdum. 

"Bugün nasıl hissediyorsun Kaptan?" 

Kaptan Karasakal yaklaşık bir haftadır hastaydı ve ben her gün vakit buldukça onu ziyarete geliyordum. Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastenesinden taburcu olmasına yani tedavisinin bitmesine yaklaşık üç hafta kalmıştı ama kendisi doktorların dediğine göre üşüttüğü için rahatsızlanmış ve yaşlı bedeni hastalığı geç yeniyordu. 

"İlk güne göre daha iyiyim Prenses." diyerek gülümsemeye çabaladı. Aldığı ilaçlar zaten yorgun olan bedenini fazla yoruyordu ama onlar olmadan hastalığı ilerleyebilirdi. "Biliyorsun her gün buraya gelmene gerek yok. Hem Zayn için yapacağın sürprize hazırlanman gerekmiyor mu?" Tebessüm ederek sandalyeden kalktım ve ona daha yakın olmak için yatağın kenarına oturduğumda elinden tuttum. "Claire son detaylar ile ilgileniyor. Benim sadece akşam yemeği için giyecek kıyafet bulmam gerek ama bunun çok vakit alacağını sanmıyorum." dediğimde gerçek gülümsemesi kendini göstermişti. "Pekala, bunun için cesaretini topladın mı?" Derin nefes alıp hemen verdiğimde bu konuyu gün boyu düşünmemeye gayret etmiştim ama ne kadar kaçarsam kaçayım gelip karşıma çıkıyordu. Stres yaptığım bir sürü konu vardı. En az endişe duymam gereken şey hazırladığım akşam yemeğiydi. Claire ile Zayn'in sevdiği yemeklerin tariflerine bakıp bir şeyler çıkarmaya çalışmıştık ve sadece tatlıyı dışarıdan almıştık. İkinci şey ise giyeceğim kıyafetti ve bunu çok fazla düşünmüyordum. Saatlerce dolabın önünde ne giyeceğim diye düşünen bir yapıya sahip değildim ve bu yüzden bu konu yalnızca beş dakikamı alırdı. Ama asıl zorlanacağım şey ise, Zayn'e, onu...onu... ah bu konuyu kendime bile itiraf edemezken ona nasıl söyleceğimi düşünüyordum ve evet ona, onu sevdiğimi söyleyecektim. Kendi içimde bunu itiraf etmek için verdiğim savaştan canlı çıktığımda bunu yapacaktım. Evet. Zor olacaktı ve kendim için dileyeceğim tek şey Tanrı yardımcım olsun duasıydı. 

"Günlerdir cesaret konusunda çalışma yapıyorum aslında." diyerek sırıttım. Bu meseleyi düşünmek bile beni geriyordu. "Geçen gün izlediğimiz filmi hatırladın mı Prenses? Hani şu hayvanat bahçesi satın alan aileyi?" Kaptanın hasta olduğunu duyduğum gün hemen onun yanına gelmiştim ve saatlerce onunla kalmıştım. Vakit geçirmek için ise We Bought A Zoo  filminin DVD'sini almıştım ve beraber patlamış mısır eşliğinde izlemiştik. "Evet Kaptan. Neden sordunuz?" Gülümseyerek yatakta dik oturmaya çabaladığında hemen ona yardım etmek için harekete geçtim. Başında duran yastığı tutarak sırtına destek olması için düzelttikten sonra geriye çekilerek Kaptanın devam etmesini bekledim. "Orada güzel bir sözden bahsediyordu." diyerek yorgun gözlerini benimkilere sabitledi. Söylediği cümle tüm filmin gözümün önünde canlanmasına neden olmuştu ayrıca beni bir kere daha etkilemişti.

"Bazen tek ihtiyacın olan şey yirmi saniyelik deli cesaretidir."

Bir nefes alıp hemen onu ciğerlerimden serbest bıraktıktan sonra Kaptanın dediğini düşündüm. Uygun vakti bulduğumda bu sözü kendi kendime tekrarlayacak ve ardından içimi kemiren iki kelimeyi söyleyecektim. Düşünmesi çok kolay bir konuydu ama uygulaması zordu, özellikle benim açımdan bunu yapmak duygularımı zorluyordu. 

"Bunu yapacağım Kaptan." diye soluyarak sırıttım. İçimdeki heyecan haftalardır katlanarak iyice büyümüştü ve artık kendini dışarı vurmaya hazırdı. "Pekala Prenses. Yarın seni görmeyi özellikle istiyorum çünkü neler olduğunu merak içerisinde bekleyeceğim. Lütfen bu hasta ihtiyarı bekletme." dedi kıkırdayarak. Aynı sıcaklıktaki bir gülümseme ile ona baktıktan sonra gözlerim kol saatime kaydı. Eve gidip hazırlanmam için önümde bir kaç saat vardı ve bugünkü ziyareti kısa kesmek zorundaydım. "Kaptan benim artık gitmem gerek. Ama  söz veriyorum yarın Claire'ı da alıp size geleceğim ve her bir ayrıntıyı sizinle konuşacağım." dedikten ve  Kaptanın da onayını aldıktan sonra ayağa kalktım. İhtiyarı öpüp, sağlık dileklerimi, ayrıca bana cesaret verdiği için teşekkürlerimi ilettikten sonra odasından çıkarak koridorda yürümeye başladım. 

DANGER *Düzenleniyor*Donde viven las historias. Descúbrelo ahora