Danger - Bölüm 10

31.7K 868 34
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.


Hissettiğim ağrı yüzünden irkilerek uyandığımda, dudaklarımdan boğuk bir ses çıktı. Başta ağrıya odaklanmaya çalıştım. Bacağım ağrıyordu. Sol bacağım. Ama derimin altında sanki bir zehir varmış gibi bir his yayıldığında bunun ağrı değil acı olduğunu fark ettim. Gözlerimi aralamak istedim. Neler olduğunu anlamak, karanlığa gömülmüş zihnimden çıkmayı istedim. Ama sanki acı beni oraya hapsetmiş gibiydi. Zifiri ortamdan çıkmam mümkün değilmiş de sanki orada acıyı sonsuza kadar hissetmek zorundaymışım gibi.

"Kendine gelecektir."

Kulaklarıma çalınan iki kelimeyi ilk başta anlamadım. Sanki sözcükler karanlıkta kalmış olan zihnime yuvarlanarak giriyordu gibiydi. Harfler birbirine karışmış ve onları bir hizaya sokmam mümkün değildi.

Bir tık sesi duyup gözlerimi bir anda açtığım zaman sesin kaynağı olan şeyin kapanan kapı olduğunu sonradan idrak ettim. Göz kapaklarımı bir kaç kez daha kapatıp açtım, zihnimin o karanlık ortamı nihayet dağılmıştı. Ellerimi oynatabiliyordum ama onları tam anlamı ile hissettiğim söylenemezdi. Sanki saatlerdir hareketsiz kalmış gibi uyuşmuştum. Acıyan bacağım ile birlikte bedenimi hareket ettirdiğim zaman yattığım yumuşak zemin rahatsız olan vücudumu sadece bir anlığına gevşetti. Parmaklarımı açıp kapayarak ellerimin uyuşukluğunun geçmesini sağlamaya çalıştım. Bir nefes alıp sırtı üstü döndüğüm zaman bacağımda hissettiğim acı tekrar kendini belli ederek tüm hücrelerime yayıldı. Refleks olarak dudaklarımdan cılız bir ah çıktı ve başımı kaldırıp bacağıma bakma isteği ile dolup taştım. Ama başımı kaldırır kaldırmaz başımın sağ tarafına keskin bir sancı girdi, bir anlığına nefesimi kesti. Gözlerimin önünde şimşekler çakmış gibiydi. Tekrar gözlerimi açana kadar kapattığımı fark etmemiştim. Yatakta oturup gözlerimin önünde uçuşan siyah noktaların geçmesini beklerken parmaklarım başımda hissettiğim sancının kaynağına gitti. Tenimin temas ettiği şey fileli ve yumuşak bir dokuydu. İki elimi başıma götürüp kontrol ettim. Sadece sağ tarafımda alnıma doğru olan bir bez parçası vardı ve kulağımın arkasına doğru uzanıyordu. Acının yoğun olduğu yerde yumuşak bir şişkinlik vardı. Sanırım pamuktu ya da ona benzer bir şey. Başımı bir yere mi vurmuştum?

Etrafa bakmadan önce beni o ağır ve huzursuz uykumdan eden bacağıma bakmak için üzerimde duran ince pikeyi kaldırdım. Bir şort giyiyordum. Açık maviydi ve kısaydı. Beni rahatsız edecek kadar kısaydı ve kalçalarıma doğru iyice sıyrıldığı için bacaklarım ortadaydı. Sol bacağımın dizimden baldırıma kadar olan kısmında sarılı olan sargı bezlerini görmemle beraber kaşlarımı çattım.

İçeriden konuşma seslerini duyduğum zaman zihnim tamamen çalışmaya başlamıştı ve o sersem uyku halimden sıyrılmıştım.

Acele ile odaya göz gezdirdiğim anda kendi evimde olmadığımı anladım. Çünkü bizim iki odalı evimizde, hiçbir odamızda böylesine pahalı ve modern tasarımlı mobilyalar yoktu.

Başıma tekrar o iğrenç ağrının girmemesine dikkat ederek yavaşça yataktan kalktım. Bacağımda ki acı ise sanki amacı sadece beni uyandırmakmış gibi ortadan kaybolmuştu. Ve başarılıda olmuştu. İki ayağımın üzerinde hareket etmeden önce biraz bekledim çünkü başım hafifçe dönüyordu. Yataktan eğilerek destek aldım ve adımlar atmaya başladım. Sanki her adımımda birisi başımın sargılı olan yerine bir çekiçle vuruyor gibi hissediyordum. Kapıya gitmeden önce aynada yansımam dikkatimi çekti. Mavi şortumu neredeyse kapatacak kadar uzunlukta olan gri bir sweatshirt giyiyordum. Üzerinde çizgi film karakterleri vardı. Saçlarım berbat bir şekilde ensemde toplanmış gibiydi. Aynaya yaklaşıp baktığımda bunun başarısız bir örgü girişimi olduğunu anladım. Ensemde yığılan saçlarım yüzünden terlemiştim. Yüzüme gelirsek... Sanırım hayatımda hiç bu kadar dağılmış görünmemiştim. Makyajım dağılmıştı. Gözlerim dağılan far yüzünden sanki bir rakunun gözleri gibi duruyordu. Ayrıca rimelim yanaklarımdan aşağı akmıştı sanırım çünkü hafif siyah bir çizgi yanaklarımdan aşağı gidiyordu. Bakışlarım sağ tarafımda hissettiğim ağrının olduğu yerde kaldı bir süre. Tahmin ettiğim gibi pamuk gibi bir beyaz bir bezi kulağımın arkasına doğru giden beyaz fileli bir sargı bezi tutuyordu. İki uçlarına krem renginde yara bantları yapıştırılmıştı.

DANGER *Düzenleniyor*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin