- V -

8.4K 428 53
                                    

5. BÖLÜM

Dört saatlik bir uykuyla dolmuşta da uyuyabiliyordunuz. Ben de bunu yapmıştım ve şu an kulağımda kulaklıklarımla okula gidiyordum. Beynim patlamak üzereydi. Sabah çıkmadan önce aç karnına bir hap daha içmiştim fakat bu ağrıyı bir türlü durduramıyordum.

Okulun kapısından yavaşça içeri girdim. Okul pek kalabalık değildi şimdilik. Sağa dönüp okulun merdivenlerine yöneldim. Sınıfın kapısından içeri girdiğimde sınıftaki Ezgi’yi ve bir üst dönemden sevgilisi Berkan’ın sınıfta olduğunu gördüm. Gözlerimi devirerek çantamı koydum ve dışarı çıktım. Burası onların sevişme mekanı değildi sonuçta. Ne hakla sınıfı işgal ediyorlardı anlamıyordum. Orası bir sınıftı sonuçta.

Uğur’ların sınıfından içeri girdiğimde onu sırasına oturmuş telefonuyla oynarken buldum. Beni görünce gülümsedi ve “Günaydın.” Dedi. “Günaydın.” Diyerek karşılık verdim ve önündeki sıraya oturdum. “Ne yapıyorsun?”

“Hiç, telefonumla oynuyorum işte. Twitter falan. Nasılsın?”

“Başım ağrıyor. Onun dışında iyiyim. Bir de, bugün kartımı almaya gideceğim.”

“Hadi ya.” Dedi gözlerini büyüterek. “Ne zaman?”

“Öğle arası. Kumpirciye. Bizim yemek sıramız gelene kadar gidip almam lazım.”

“Biz de gelelim?”

Tam bu sırada biri koşarak sınıfa girdi. Kafamı çevirdiğimde Nisa’yı gördüm. Montunu ve çantasını çıkarmadan direk buraya gelmişti. Kaşlarımı çatarak ona baktım. “Nisa? İyi misin?”

Nefes nefese sıraya oturduğunda kafasını salladı. Elini göğsüne koyduktan sonra nefesinin düzelmesini bekledim. “Ne oldu?” diye sorduğumda eliyle “Bir saniye.” İşareti yaptı. Uğur’a baktığımda anlamayan gözlerle bana bakıyordu. “Oğulcan…” Nisa’nın sesini duyunca ona döndüm. Sınıftaki bir çocuğun adını söylüyordu. Gözlerini bana dikerek devam etti. “Oğulcan. Şu bizim sınıftaki. Basketçi çocuk. Kimi seviyormuş tahmin edin.” Dediğinde gözlerimi pörtlettim. O çocuk hiç de birini sevecek biri değildi.

Uğur benden önce davranarak “Kimi?!” diye sordu. Bu sırada sınıftaki birkaç göz bize bakmıştı. Uğur da fark etmiş olacak ki daha alçak bir sesle “Kimi?” diye sordu. Bazen çok meraklı oluyordu. Bir kızdan bile fazla! Ama bunu ben de merak etmiştim. Nisa gülümseyerek “Tahmin edin bakalım?” dediğinde “Çıldırtma beni Niss!” diye hırladım. Nisa ellerini havaya kaldırarak “Tamam,” dedi. “Tamam. Hazır olun. ELÇİN!” diye bağırdığında neye uğradığımı şaşırdım. Şu bizim sınıftaki Elçin’den mi bahsediyordu?!

Ağzım beş karış açık kalmıştı. Gerçekten açık kalmıştı şu an. Göz ucuyla Uğur’a baktığımda kaşlarını kaldırmış bir şekilde Nisa’ya baktığını gördüm. “Sen ciddi misin?” diye sorduğumda kafasını hızla salladı. “Dün öğrendim. Oğulcan’la konuşuyorduk. Bir anda konu sevdiğimiz insanlara falan geldi ki benim yok biliyorsunuz. Sonra bu biri var dedi. Ben de çok ısrar edince söylemeye karar verdi. Bu şimdilik aramızda kalsın. Yakında açılacakmış ona.” Nisa o kadar hızlı anlatmıştı ki, idrak etmem üç saniyemi aldı.

“İnanamıyorum! Ama Elçin.” Dediğimde Uğur sözümü kesti. “On ikinci sınıflardaki Sedat’ı seviyor.” Dediğinde kafamla onayladım. “Biliyorum.” Dedi Nisa. “Umarım Oğulcan hüsrana uğramaz. Elçin tam bir mal. Oğulcan’dan daha iyisini bulamaz.”

Haklıydı. Oğulcan iyi bir çocuktu. En azından Elçin’i mutlu edebilirdi. “Bence de.” Dedim. “Kesin geri çevirecek amele.”

Uğur ve Nisa gülüştüler ve bu sırada zil çaldı. Oflayarak yerimden kalktığımda sınıfın neredeyse dolduğunu gördüm. Ayağa kalktım ve Nisa’nın elinden tutup kaldırdım. “Biz gidiyoruz.” Dedim Uğur’a dönerek. “İyi dersler.”

Kader KartıWhere stories live. Discover now