- XXV -

2.3K 186 33
                                    

Bölüm sonunu mutlaka okumanız gerek ^^ Bir de bölüm parçamız var, ben çok severek dinliyorum. İYİ OKUMALAR.

25. BÖLÜM

“Farkında mısın bilmiyorum ama çocuk dün sınava girdi ve sen onunla bir aydır görüşmüyorsun.”

Nisa’nın sesi kafamı kitaptan kaldırmama neden olurken gözlerimi devirdim. Bir aydır başımın etini yiyor, Ege’yi aramam için ısrar ediyordu. Fakat ben Nisa’yı dinlememiş ve bir aydır Ege’yi hiçbir yerde görmemiştim. Nisa’ya o gecenin ertesi günü bütün ayrıntılarla anlatmama rağmen her gün bana “O gece neler söyledi?”  diye soruyor ve her şeyi baştan sona anlatmak zorunda kalıyordum. Bir kez söylememeyi denemiştim ve bana bağırıp sınıftan çekip gitmişti. Ben de bir daha öyle bir şey yapmamıştım tabii ki.

“Biliyorum Nisa ama umurumda mı?” Nisa bana doğru silgisini fırlatırken hafifçe yana çekildim ve silgi beni ıskalayarak yere düştü. “Hayır, tabii ki,” Nisa oflayarak etrafa baktığında ben de bunu yapma ihtiyacı hissettim. Herkes dışarıdaydı, artık bahar gelmişti ve insanlar öğle aralarını bahçede geçiriyordu. Ben de sınıf penceremizin önündeki çıkıntıya oturmuş, kitap okuyordum.

“Senin yerinde başka bir kız olsa o çocuğun boynuna atlar ve evlenirdi, farkında mısın?” Sıkıntıyla oflayarak pencereden dışarıya baktım. “Biliyorum,” Nisa devam ederken gözlerim bir noktada kilitlenmişti. Orada oturan iki insan Derya ve Berk olabilir miydi, yoksa yanlış mı görüyordum? “Sen Beyza Genç’sin ve her kızdan farklısın blah blah blah. Kendi doğrularından asla vazgeçemezsin falan feşmekân. Ama bu, içinde bir öküz yattığı gerçeğini değiştirmiyor Beyza! O çocuk sana böylesine âşıkken sen hiçbir şey yapmıyorsun!”

Nisa’yı umursamıyordum çünkü benim sözlerimi bana söylemekten zevk alıyordu fakat bu benim kaldırabildiğim bir davranış değildi. Gözlerimi iyice kıstım ve kitabımın üç yüz elli sekizinci sayfasına ayracımı koyarak kitabımı kapattım. Orada oturanlar inanması güç olsa da Derya ve Berk’ti.

“Nisa!” Sesimdeki şaşkınlığı ben bile fark etmiştim. Nisa’nın ayak seslerini duyduğumda koşarak yanıma geldiğini anladım. Bense hala Derya ve Berk’e odaklanmış, ne yaptıklarını çözmeye çalışıyordum. Berk bu senenin başından beri Derya’yı seviyordu fakat Derya bir türlü Berk’i umursamıyor, ondan kaçıyordu. Şimdi onları yan yana görünce kelimenin tam anlamıyla beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

“Ne oldu?” Nisa yanıma gelmiş, oturduğum geniş çıkıntıdan destek alarak dışarıya bakıyordu. Derya, Berk’le bir şeyler konuşmaya devam ediyordu. Sahiden, neden oradaydı onlar?

“İnanamıyorum!”

Nisa’nın sesindeki şaşkınlık kulağımı doldururken daha iyi görmek amacıyla gözlerimi biraz daha kıstım. Derya nasıl olmuştu da Berk’le yan yana gelip onunla konuşabilmişti? Hatta Berk nasıl cesaretini toplayıp Derya’nın karşısına geçmişti? Sorular aklımda hızla dönerken Nisa’nın bir şeyler mırıldandığını duydum. Kafamı ona çevirdim. “Ne dedin sen?” dediğimde kafasını iki yana sallayarak bana döndü.

“Derya’yla konuşsam iyi olacak.” Gözlerinde anlamlandıramadığım bir şeyler vardı. Nisa benden bir şey gizliyordu, bunu tam o anda anlamıştım.

“Ne oluyor Nisa?” Eğer bana anlatmazsa onu öldürecektim, derisini yüzüp köpeklere yem edecek, gözlerini kavanoza koyup Uğur’a verecektim. Oturduğum çıkıntıdan kalkıp aşağı indim ve eteğimi düzeltirken Nisa’ya baktım. “Bana öyle kötü kötü bakma! Yemin ettim, söyleyemem.”

Gözlerimi devirerek karşılık verdiğimde Nisa kafasını dışarı uzatmış Derya’yla Berk’i gözetliyordu. “Nisa yeminine başlatma da anlat,” dediğimde bana döndü. Mavi gözlerinde bir değişiklik vardı. Neden bu kadar garip gözüktüğünü anlamıyordum. Kaşlarımı çatarak ona baktım, gözleri yine Derya ve Berk’e kaymıştı.

Kader KartıWhere stories live. Discover now