- VIII -

7.6K 438 50
                                    

 Bölüm parçası bu sıralar çok dinlediğim bir parça. Öneririm ^^ İyi okumalar!

8. BÖLÜM

Sabah uyandığımda cumartesi gününün muhteşemliğini yaşayamıyordum.

Yine şiddetli bir şekilde başım ağrıyordu ve bunu durdurmanın bir yolunu bulamıyordum. Ağrı kesiciler yalnızca birkaç saat işe yarıyorlardı ve sonra baş ağrılarım yeniden başlıyordu.

Dersaneye gitmek için üzerimi değiştirirken, telefonumun zil sesini duydum. Kazağımı kafamdan geçirip telefona baktığımda arayanın Nisa olduğunu gördüm. Büyük bir şaşkınlıkla telefonu açtım. Nisa’nın beni aramasını beklemiyordum. Üstelik de bana küsmüşken. Telefonu kulağıma götürüp “Alo?” dediğimde bir müddet ses gelmedi. Merak etmiştim. Neden konuşmuyordu bu kız?! “Alo Nisa?! Bir şey mi oldu? İyi misin?” diye bağırdım.

“Bana bağırma!” diye cevap verdiğinde rahatlamıştım. “Yalnızca seni merak ettim. İyi misin?” Demek ki sonunda barışacaktık. Ben de onu çok özlemiştim. Gerçekten çok özlemiştim ve okulun dedikodularını da merak ediyordum. Nisa her zaman, bir şekilde, her şeyi biliyordu. Ya da öğreniyordu. Çevresi gerçekten genişti. Benden daha iyi arkadaşlar bulabilecekken gelip benimle arkadaş olmuştu.

“Ben de seni özledim.” Dediğimde küçük bir kahkaha sesi duydum. “Bana bundan sonra her şeyini anlatacaksın Beyza. Her. Şey.” Dediğinde son kelimenin üzerine vurgu yapmıştı.

“Tamam komutanım.” Dedim ve kahkaha attım. O da benim gibi güldükten sonra “Dersaneye giderken buluşalım… fakat ondan önce ufak bir sorunumuz var.” Dedi. Bir günüm de rahat geçseydi keşke. “Söyle Niss.” Derken kafamı yastığıma koydum. O kadar çok uyumama rağmen hala uykum vardı. “Dün hiç okulun Facebook sayfasına girdin mi?” dediğinde kaşlarımı çattım. Ne olmuştu ki?

Okulumuzun öğretmenlerden gizli açtığı bir Facebook sayfası vardı ve genelde okuldaki önemli haberler burada yayınlanıyordu. Yani sınavlar falan değil. Okuldaki sevgililer hakkında ya da öğretmenlerle dalga geçmek için paylaşım yapılıyordu.

“Hayır Niss. Annem olacak o kadınla kavga ettim maalesef ve hemen uyudum.” Diye cevap verdiğimde “Yine mi?” diye sordu. O da alışmıştı artık. Ne zaman kavga etsek Nisa’ya anlatıyordum. Son birkaç kavgamız hariç. “Evet,” diye cevap verdim. “Eee söylesene artık okulun sayfasında ne var?”

“Bak ben telefonu kapatayım, sen gir bak ve ondan sonra beni ara. Ufak bir işim var çünkü.” Dediğinde yerimden doğrulup diz üstü bilgisayarımı kucağıma aldım ve açma düğmesine bastım. “Tamam Nisa. Ararım seni.” Dedikten sonra telefonu kapattım ve bilgisayarın açılmasını bekledim.

Bilgisayarım bir kaplumbağadan bile yavaş bir hızla açıldıktan sonra hemen interneti kontrol ettim. Annem kabloyu bağlamıştı. Kesin kendisi için bağlamıştı salak. İnterneti açtım ve hemen Facebook’a giriş yaptım. Mesaj kutum boştu. Demek ki Ege mesaj atmamıştı. Bu garip hissettirmişti. Son birkaç gündür ne zaman girsem ondan mesaj alıyordum. Üzülmüş müydüm? Hayır. Böyle saçma bir şey için üzülemezdim. Çocuk tabi ki artık mesaj atmayacaktı çünkü kartımı vermişti.

Kendime gelmem için birkaç söz söyledikten sonra arama kutusuna bizim okulun sayfasının adını yazdım. Hemen altta çıkınca merakla sayfaya tıkladım ve yüklenmesini bekledim. İnternetim de en az bilgisayarım kadar yavaştı. Onun yüklenmesini beklerken ayağa kalktım ve odamdaki aynanın karşısına geçtim. Dersane için neredeyse hazır sayılırdım. Elimi toka kutuma attım ve elime gelen ilk siyah tokayla saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. İyi görünüyordum, sanırım.

Kader KartıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin