- XVI -

6.8K 353 63
                                    

Biraz eğlenceli bir bölüm yazmaya çalıştım, umarım seversiniz. Zaten neler olacağını tahmin ediyorsunuzdur da, pek fazla bir olay olmadığını belirteyim. Şey, şey ve şey dışında ^^ Neyse, bölüm parçası çok güzel, dinlemenizi tavsiye ederim.

İyi okumalar!

16. BÖLÜM

Yaklaşık bir saat sonra Ege elinde bir sürü poşetle eve gelmişti.

İlk kez gündüz pijama partisi yapacaktım ve eğlenceli olacağa benziyordu. Ege yokken ben de DVD setini kurmuş, perdeleri tamamen kapatmıştım. Televizyonu odama götüremeyeceğimiz için oturma odasında izleyecektik filmi. Fakat bir sorun vardı ki, ne izleyeceğimizi bilmiyordum. Ege mutfakta yiyecek ve içeceklerle uğraşırken, odamdaki DVD dolabını açtım. Garip bir şekilde izlediğim çoğu filmin DVD’sini satın alıyordum. Bazılarını ise izlemek için alıyor, “Daha Sonra İzlenecekler” rafına koyuyordum. Üstelik “Alınacaklar Listem”de daha bir sürü film vardı…

Dolabın içine şöyle bir göz gezdirirken, bu DVD’leri ölünce kime bırakacağımı düşündüm. Annem mutlaka çöpe atacaktı DVD’lerimin çöpe gitmesine dayanamazdım! Dudağımı dişlerken, kafamı geri attım. O an, aklıma Uğur’un DVD koleksiyonumu gördüğünde verdiği tepki geldi. O kadar şaşırmıştı ki. Hatta dolabımı kucaklayıp götürmeye bile çalışmıştı. O sırada bir tane film yere düşmüş ve kapağı çatlamıştı. Üstelik hiç izlemediğim bir filmdi ve çok sinirlenmiştim. O filme bir daha dokunmamış, dolabın en alt rafına fırlatmıştım.

Şimdi o filmi izleyebilirdik. Hatırladığım kadarıyla romantik bir filmdi. Böylelikle iki şeye karar vermiştim:

DVD’lerimi, Uğur’a bırakacaktım.

O kırık kutudaki filmi izleyecektik.

Karar vermiş olmanın mutluluğuyla eğildim ve bağdaş kurarak yere oturdum. En alt rafta bir sürü film vardı. Hepsini tek tek çıkarmaya başladım. Hangisi kırık bir kutuya sahipse onu alacak ve içeri gidecektim. Bütün kutulara bakıyordum. Fazla aceleci davranıyordum sanırım çünkü bütün rafı dökmüştüm ve bulamamıştım. Yanaklarımı şişirerek ofladıktan sonra tekrardan kontrol etmeye başladım. Bu sefer elime gelenleri yeniden diziyordum. Geriye beş tane kalana kalmıştı ve yoktu. Ağlamak üzereydim. DVD’lerimden birinin kaybolmasını istemiyordum.

Kalan beş DVD’yi yan yana dizdim ve dikkatle baktım. İşte oradaydı. Küçücük mini minnacık bir çatlak. Hevesle kutuya uzandım ve elime aldım. Warm Bodies. Çok güzel bir film olduğunu duymuştum. İzlemekten zarar gelmezdi. Kutuyu bir kenara kaldırdıktan sonra diğer dört filmi rafa yerleştirdim. Büyük bir mutlulukla odamdan çıktım.

Oturma odasına girdiğimde, Ege yarı çıplak bir şekilde karşımda duruyordu. Kısa bir şokun ardından “Hey!” diye bağırdım ve sol elimle iki gözümü de kapatarak arkamı döndüm. Oturma odamın ortasında soyunuyordu! Tanrım! O karın kasları gerçek miydi acaba? Onun yarı çıplak halinin gözlerimin önünden gitmesini istedim ama olmuyordu. Kasıklarımdan başlayıp yukarıya doğru çıkan yanma hissinin, dikişlerden dolayı olduğunu umdum. Bakire olan kızların daha çabuk tahrik olduğunu hatırlayınca alt dudağımı dişledim. “Sadece üzerimi değiştiriyordum!” diye bağırdığında bir çarpma sesi duydum. Endişelenmiştim fakat arkamı dönmedim; onu bir kez daha öyle göremezdim. “Neden?!” diye bağırdım. “Pijama,” dedikten sonra bir süre bekledi. “Partisi. Pijama partisi yapmayacak mıydık?” diye sorduğunda, üzerini giyinmek için hızlı hızlı hareket ettiğini tahmin ettim. “Evet ama bu soyunmanı gerektirmez. Pijama partisi, pijamayla yapılır!” diye bağırdığımda, bir şey yere düştü ve parçalara ayrıldı. “Ege!” diye inlediğimde “Affedersin.” Diyerek sızlandı. “Ben de o yüzden pijama giyiyorum Beyza farkındaysan. Oturma odanın ortasında soyunmaya meraklı değilim.”

Kader KartıWhere stories live. Discover now