4.

2.7K 237 74
                                    

•••

Günümüz

"Baekhyun, bizi yine şaşırtmaya devam ediyor."

Kyungsoo, elini belime atarken gülümseyerek önden önden giden Baekhyun'a baktı.

"Ne zaman şaşırtmadı ki?"

Gözlerim neşeyle oraya buraya zıplayan Baekhyun'a takıldığında, hafif tebessüm edip kolumun altındaki eşime baktım. İkimiz de kesinlikle aynı şeyleri düşünüyorduk. Çünkü yüzümdeki küçük gülümseme, Kyungsoo'nun yüzünde de can bulmuş gibiydi. Ne de olsa, birbirimizi anlayan ve yaşanmışlıkları bilen sadece ikimizdik.

İki insan evlendiğinde sadece eş olmaz. Sırdaş olurlar, dost olurlar, aile olurlar... Bir şeyin eksikliğinde yerindeki boşluğu kapatan doluluk olurlar. Hepsinin bir ortak noktası varsa o da; biz olmalarıdır. Artık sen, ben değil de aynı mutluluğu, hüznü, korkuyu paylaşan tek kişi olur. Yılın belli dönemlerinde; kuraklık, taşkınlık olması gibi sorunlar yaşarlar. Lakin bu sıkıntılarından kurtulmalarının tek çözümü yine birbirleridir.

Kyungsoo ile benim bakışmalarım, aynı anda konuşmamız, eş zamanlarda dokunmalarımız... Bunlar ne klişe, ne tesadüf. Sadece birbirimizi çok benimsememiz. Öyle ki; tek bedeni, tek ruhu paylaşmamız. Ama bu durumdan hiç bıkmamamız...

Aramızda belirgin bir sessizlik yoktu ama, yürüdüğümüz sahil yolunda yalnızca ayak seslerimizi yankılanıyordu. Bir de, caddenin kenarında olan tek tük kafelerin huzurlu sayılabilecek müzikleri... Ortam ciddi manada huzurluydu. Yalnızca ikilinin arasında bir gerginlik vardı ve bu beni de boğuyor gibiydi.

Ayak sesleri ilk duran, ardından ilk konuşan kişi Sehun oldu.

"Ben biraz dolaşacağım."

Konuştuktan sonra, ellerini ceplerine koyarak, bize döndü. Gözleri boş ama bir o kadar dolu bakıyordu ki... Neler olduğunu bilmek imkansızdı. Ama içine attığı bir sıkıntısı olduğu belliydi. Saklamaya çalışıyordu fakat bunu yapmaktan ya çekiniyor ya da korkuyor gibi bir hali vardı.

Sanki bir şeyi kaybedecekmiş gibi tedirgin.

Yalnızca, "Tamam." diyebildim.

Yanımda duran, eşi Luhan dahi bir tepki vermezken, 'tamam'dan başka herhangi bir şey demek saçma gelmişti. İkisi birbirine oldukça uzak bakıyor hatta gerektiği kadar ayrı kalmaya çalışıyor gibiydi. Bunu sadece ben mi düşünüyordum yoksa işin gerçeği bu muydu, hiçbir fikrim yoktu. Olmamasını da seçtim. Çünkü bu ne benim, ne de bir başkasının meselesiydi.

Her nasılsa, insanların bizim özel hayatımıza karışmamasını istiyorsam, o kadar Sehun ve Luhan'ın ilişkisine burnumu sokamazdım.

"Eee Luhan," dedi Kyungsoo kolumdan ayrılıp Luhan'a dönerek. "O zaman sende bizimle gel. Köşedeki kafede, birer mocha içelim."

"Sağol," diyerek cevap verdi. "Hiç içesim yok."

Aslında bizim de yok. Yalnızca çabalıyoruz.

"Ama sen seversin," dedim Kyungsoo'nun sıkıştığını fark ederek. "Bu sefer ben ısmarlayacağım hem."

"Keyfim yok. Yanınızda zaman geçirerek, sizi de bunaltmak istemiyorum." Omuzlarını silkip, omzundan düşen hırkasının bir yanını sertçe çekti. "Ben Baekhyun'a katılacağım sanırım."

The Nature Of Daylight // kaisooWhere stories live. Discover now