28.

1.8K 176 135
                                    

•••

Şaşkınlık.

Tam olarak hangi durumlarda meydana çıkar ve insanın ne gibi tepkiler vermesine neden olur? Açıkçası bunun cevabını kendi içimde oldukça rahat şekilde verebilirdim lakin gücüm yoktu. Tamamen bitik olmak sözü kesinlikle bir şeyler bilindiğinden söylenmiş olmalıydı. Çünkü ben şaşkınlıktan araladığım dudaklarımı, ağrıyan başım yüzünden aynı hızla kapatmak durumunda kaldım.

Ayağımla sertçe örttüm kapıyı. Hızla evin içinde yankılanan o güçlü sese kulaklarımı tıkayarak, temkinli adımlarla evimin içinde olan yabancının bulunduğu yere doğru adımladım. Mutfak kapısının ardından, çoktan taşmış olan sütün kalıntılarını temizlerken buldum onu. Evimdeki her eşyayı öyle bir kullanıyordu ki, eğer dışarıdan gören biri olsaydı komik bir şekilde uzun süre aynı evi kullandığımızı bile düşünebilirdi. Açık konuşmak gerekirse; bu manzara bana bir yerden tanıdık geliyor gibiydi. Lakin sebebini çözemedim. Annemden dolayı olabilirdi.

Oldukça klasik bir sahne bu.
Ortamı hayallerinle donatmana gerek yok.

Lavaboda ıslattığı bezi ile, taşmış olan süt makinesini temkinli bir şekilde temizlemeye çalışırkenki yüz ifadesini izledim. Bildiğimden çok farklı gözüküyordu. Seanslarda yüzünde hakim olan boş bakışlar yerini başka bir çözümlenemez ifadeye bırakmıştı. Dudaklarını hafif aralamıştı. Kaşları ise onlar gibi hafif bir şekilde çatık görünüyordu.

Onu neden böyle geriden izliyorum?

Bilmiyordum ama, neredeyse otuz dokuz derece olduğunu iddia ettiğim ateşim ve ayakta durmaya zorladığım bedenim benden habersiz bir şekilde kendi dengelerini yeniden kurmuş gibi gözüküyordu. Bundan memnundum lakin, aniden gelen bu değişim kesinlikle şaşırtıcı ve bir o kadar göz korkutucuydu.

Yine de... İncelemeye devam ettim. Evime her gün bir yabancı girmiyor ve mutfağımı özenle temizlemiyordu. Ve bu kişi... Varlığından az da olsa ürktüğüm ve altı seans yaptığım, adı Do Kyungsoo olan bir adamdı. Karmaşık olması kafamı karıştırıyor ve beni delice yoruyordu. Lakin yine de... Her şeyden arınmış gibi görünen şu görüntüsü kesinlikle onda bir şeylerin etki etmiş olduğunu gösterir gibiydi. Emin olamadım.

Makineye doğru eğildiğinden beli hafifçe kamburlaşmış ve kalçası hafifçe arkaya doğru eğilmişti. Siyah saçları alnında, boşluğa bırakılmış bir balon gibi sarkıyor, o makineyi sildikçe bedeniyle birlikte öne arkaya doğru savruluyordu. Dirseğine kadar sıyırdığı siyah boğazlı kazağının kolları, teninin beyazlığını gözler önüne oldukça fazla sergiliyordu.

Biraz sonra manzara değişti. Ama öncekinden pek farklı da sayılmazdı. Hala beni fark etmemiş olan gözlerinin sayesinde, başımı tahta kapıya yaslayarak, terli saçlarımın yattığım yere doğru eğilmelerini sağladım. Neden izlediğim hakkında hiçbir fikrim olmamasına karşın, bu durumu sorgulamadım. O an bazı şeylere ihtiyacım yoktu.

Ardından gözleri bana döndüğünde, ilk saniyelerde olan biteni algılayamadım. Aynı şekilde; kollarımı çaprazlamış ve başımı kapıya yaslamış halde yakalandım ona. Bilincim açıldığı ve alnımdaki terlerin yeniden akmaya başladığı an, zaman bir saniyeliğine durdu. Do Kyungsoo'nun gözleri şaşkınlıkla aralanırken, benim ise yüzüm yeni alevlenen bir ateş misali tutuştu. Elindeki kirli bezi lavabonun içine bırakırken gözlerini kıstı. O an, eline geçen ilk şeyi yüzüme nedensiz yere fırlatacağını düşünmüştüm.

Ama bilirsiniz; bir Kim Jongin'in sözü her yerde doğru çıkmamakla beraber, genelde bir şeyleri batırmaya sebep olur.

Güldü.

The Nature Of Daylight // kaisooWhere stories live. Discover now