13.

1.6K 187 136
                                    

•••

Yemek sessizdi.

Çatal kaşık sesleri, annemin bir şeyler anlatma ve tabaklarımıza bitmeden yenisini doldurma telaşı ve babamın bitmek bilmeyen maç izleme sevdası her şeyin normal olduğunu gösterir gibiydi. Tıpkı önceden yaptığımız diğer akşamlar gibi, bugünkü yemek de aynı sayılırdı. Kyungsoo ve ben dışında.

"Kyungsoo," Annem ilgiyle yanımdaki adama döndüğünde, gözlerindeki parıltıyla beraber sordu. "Evladım, senin yüzün biraz soluk gibi. Yoksa yemekleri mi beğenmedin?"

Yalnızca benimle olmaktan hoşnut değil, seninle ilgisi yok anne.

Gözlerim istemsizce ona döndüğünde, elimdeki çatalı tabağın üstüne bıraktım. Yemek yiyecek bir halde değildim, annemin Kyungsoo'ya yönelttiği soru da beni direkt olarak bunu yapmaya itmişti. Yan profilini gördüğüm adam, annemin dediği gibi soluk duruyordu. Ama başka bir şey olmadığından emindim. Yalnızca çıkmadan önce yaptığımız tartışma yüzünden morali bozuk olmalıydı. Bu yüzden şiş olan göz altlarına kafamı takmamaya çalıştım. Gerçekleri söyledim diye, üzülmesi gerekmiyordu. Beni aldattığının farkındaydım zaten.

"Hayır anne," dedi önündeki tabakla olan göz kontağını keserek. "Her zamanki gibi mükemmel olmuş, yalnızca dalmışım."

Ardından bunu göstermek adına, abartılı bir şekilde tabağına gömüldü. Tabağın üstünde hiçbir şey kalmayana kadar yiyeceğini biliyordum. Sonuçta yemediği takdirde annem onu yeniden dürtükleyecekti. Annemin bir ara durumu anlayacağını düşünmüştüm lakin farkına varmamış olmalı ki yüzündeki memnuniyet dolu ifade ile geriye yaslanarak içeceğinden bir yudum aldı.

"Jongin, geçen gün senin yanına uğradım oğlum ama yoktun."

Babamdan gelen soru ile düşüncelerimden arınırken, gözlerimi ona çevirdim. Al işte! Şimdi ne diyecektim? Evde deli gibi depresyona girip, hüngür hüngür ağlıyordum baba. Kyungsoo ile ayrılık kararları alıyorduk. Nerede suçlu olduğumu düşünüyordum. Benden küçük olan Baekhyun'a evlilik hakkında akıl danışıyordum. Hayvan gibi uyuyordum...

"Biraz rahatsızdım baba, bu yüzden Jongin işe gidemedi."

Kyungsoo başını tabağından kaldırıp, sanki cidden öyleymişçesine cevap verdiğinde dilimi yuttuğumu sandım. Beklemediğiniz bir olay karşısında öylece kalırsınız ya hani... Tam olarak öyle. Put gibi, Kyungsoo'nun beni bu tuzak sorudan kurtarışını izledim.

Neden bunu yaptı?

"Bana neden söylemedin, Jongin?" dedi annem telaşla. "Kyungsoo hastaydı ve benim haberim olmadı ha? Yardıma gelirdim, yemek yapardım. Malum sen yumurta bile kıramıyorsun."

"Anne..." dedim yalvarırcasına.

Artık susun.
Yalvarırım.

Kyungsoo suyundan bir yudum aldıktan sonra, "Annemlere de söylemedik." dedi. "Küçük bir gripti zaten. Kimseyi ayağa kaldırmak istemedik. Gerçi Jongin ısrar etti ama tamamen benim suçum. Özür dilerim, anne."

Gerçekleri mi söyleyeyim?

Kyungsoo evde yoktu. Varsa da, odaya çekiliyordu. Ya da gece yarısı kayboluyordu. Eğer ortada hasta olan biri varsa geçen günlerde, Kyungsoo değil bendim.

Yalan üstüne yalan eklemek bu olsa gerekti.
Bir de hem beni babamın bu sorusundan kurtarması yetmiyormuş gibi, anneme karşı haklı çıkarmaya da çalışıyordu.
Kyungsoo, ne yapmaya çalışıyordu?

The Nature Of Daylight // kaisooWhere stories live. Discover now