KAYIP TABLO / BÖLÜM 1

1.6K 145 35
                                    

  Öncelikle merhaba.Oldum olası merak olgusuna bayılmışımdır.O yüzden gizem ve gerilim olmazsa olmazımdır.Sizler de okudukça tahminler yürütecek belki de olayı bir çoklarından önce çözeceksiniz.Hikaye başka bir hikayeden uyarlama veya bir hikayenin olduğu gibi geçirilmesi değildir.Dediğim gibi tüm kurgu ,olay tarafımdan uyudurulmadır.




Baker sokağındaki eve gittiğimde Holmesu yine berbat ve dağılmış  bir halde bulmuştum.Belli ki yine ara sıra girdiği o duygusal krizlerden birine girmiş ve çözümü ara sıra içtiği uyuşturucularda bulmuştu.Üstelik yarısı içilmiş bir brendy şişesi koltuğa devrilmiş ve koltukta koca kan kırmızısı bir leke oluşturmuştu.Normal şartlarda hastalık derecesinde titiz olan Holmes bu krizlerde kendinden beklenmeyecek kadar dağınık olurdu.Varlığımı fark edip fark etmediğinden bile emin değildim.Eli sürekli şöminenin üstünde bir şeyler arar vaziyetteydi ve bense ayakta durmuş sessizce onu izliyordum.Dostumu yıllardır tanıdığım için onun dikkatini bozacak bir ses çıkarmak istemiyordum.Sonunda aradığını bulmuş olmanın sevinciyle  elini  zafer kazanmış gibi havaya kaldırdığında  ,havaya kaldırdığı elinde  bir parça tütün olduğunu gördüm.Elindeki tütünü burnuna götürüp tütünden derin bir nefes çekmişti.

"Oturmak istemez misin  Watson? Buraya hala bir yabancının evine girer gibi girmekten ne zaman vazgeçeceksin.Unutma bir zamanlar bu evde birlikte kalıyorduk ve burası hala senin de evin."

Holmesle ben çok sevdiğim  eşimle evlenene kadar Baker caddesindeki bu evde birlikte yaşamıştık.Holmes karımla taşındığımız yeni evimize hiç gelmemesine rağmen hala Baker caddesindeki bu eve sık sık gelip dostum Holmes u ziyaret ediyordum.

" Kendine sıcak bir çay koy Watson birazdan tatlı bir ziyaretçimiz olacak."  Holmese şaşkınlıkla bakmıştım.

" Bu saatte mi? "  

 Genelde kahvaltıdan önce kesinlikle ziyaretçi kabul etmeyecek kadar katı kuralları olan Holmesun günün bu saatinde ziyaretçi kabul etmesine şaşırmıştım.Üstelik hala geceden kalma haliyle tam bir enkaz gibiyken.

" İyi görünmüyorsun Holmes.Kendine biraz çeki düzen versen iyi olacak."

Holmes her zamanki keskin isterik kahkahalarından birini atmıştı.

" Hayır Watson o tatlı hanımefendinin beni bu halde görmesini özellikle istiyorum.Tahmin ettiğin o krizlerden birine girmiş değilim. Sadece gireceğim role hazırlanıyordum."

Şaşırmış bir şekilde dostuma bakmıştım.Holmesun kılık değiştirme konusunda  ne kadar usta olduğunu en iyi ben bilirdim.Kaç kez yanımdan değişik kılıklar içinde geçip gitmişti ve benim ruhum bile duymamıştı.

" Peki bu sefer ki ne için Holmes?


" Sabret watson sabret.Tatlı bayanın gelmesine de çok bir şey kalmadı zaten."

Eline gümüş köstekli saatini alıp saatin kaç olduğuna baktı.Kapının çalmasıyla Holmesun köstekli saati cebine sokması neredeyse aynı ana denk gelmişti 

"Gerçekten çok dakik bir bayan.Dostum Watson  konuşmamız boyunca yapacaklarıma şaşırıp sakın müdahalede bulunma .Çünkü bunlar rolümün parçası olacak."

Başımı kabul anlamında salladım


" Güzel watson hem de çok güzel bir bayan ."

Küçük ayak sesleri yavaş yavaş merdivende duyulduğunda Holmes de az önce şöminenin üstünden çıkarıp bulduğu tütünü, Hampshire marka tütün kağıdına koyup kendine güzel bir sigara yaptı.Sigarasını yakıp ilk dumanı odaya saldığında odayı kesif ağır bir koku sarmıştı.İster istemez cebimdeki mendili çıkarıp üstüne biraz sol cebimden çıkardığım Loyerty marka esanstan damlatıp burnuma götürmek zorunda kalmıştım.


"Holmes bu tütünü nereden buldun.Tanrı aşkına at pisliği gibi kokuyor."

Holmes söylediklerime kahkahayla karşılık verdi.Kapının tokmağı çevrilip kapı açıldığında içeriye otuzlarında oldukça güzel bir kadın girmişti.Kafasındaki şık tüllü şapkayı çıkardığında sarı bukleli, güzel dalgalı saçları da başının her iki tarafına dökülmüştü.Güzel etkileyici bir çift mavi göz önce benim sonra da Holmesun üzerind egezinmiş ve hangimizin dedektif Sherlock Holmes olduğunu anlamaya çalışmıştı.

Sonunda yaşça benden daha büyük olan Holmesde karar kılmış olacak ki zarif ve narin  ellerini dostuma uzatmıştı..


" Bay Holmes.Ben Edna Edgar.Telgrafımda size geleceğimi belirtmiştim."

Kadın kızıl renkli  bir bluzun  kapattığı beyaz kolunu ileri uzatıp dostumun elini sıkmak için hamle yaptığında Holmes pek de nazik olmayan bir şekilde kadının uzattığı eli sıkmadan gidip kül rengi koltuğuna oturmuştu.Eli havada kalan kadının şaşkınlığını ve dostumun kabalığına kızan genç kadının yüz hatlarını bulunduğum yerden görebiliyordum.Normal zamanlarda kadınlara karşı son derece nazik olan ve tam bir ingiliz beyefendisi gibi davranan dostumun bu tavrı beni şaşırtsa da önceden yaptığı uyarı hatırımdaydı.

Kadın , Holmesden bir tepki gelmeyince ayakta kalmaya devam etti.Belli ki kendini Holmesun ona kibarlıkla yer göstermesine hazırlamıştı.Holmes ise oturduğu yerden kalkmış ,elini arkadan bağlamış vaziyette duvardaki eski bir tabloya bakıyordu.Sanki kadının varlığını hiç fark etmemiş gibi davranıyordu.Genç kadın birkaç kez kısık kısık öksürüp varlığını belli etmeye çalışsa da Holmes hala aynı kaba davranışını sürdürmeye devam ediyordu.Kadının rahatsızlığı yüzünden belli oluyordu.Elindeki beyaz ipek eldivenleri çıkarıp terlemeye başlamış avuçlarını çantasından çıkardığı mendiliyle silmişti.

"Bay Holmes bir şey söylemeyecek misiniz?"

Kadın kaşlarını çatmış, hala elleri arkasında  bağlı bir halde duvardaki saçma  resme bakan Holmesu izliyordu.


" Size hayır dedim bayan Edgar .Bu aralar sizinle ilgilenecek durumda değilim.Elimde beni meşgul eden yeterince dava var.O yüzden cevabım olumsuz.Üzgünüm.Holmesun cevabı kadını hayal kırıklığına uğratmıştı.Kadının bir an bayılacağını bile düşündüm ancak asıl tuhafıma giden son zamanlarda hiç dava almayan dostum Holmesun kendini oldukça meşgul birisiymiş  gibi göstermesiydi.Üstelik son zamanlarda paraya ihtiyacı olduğunu da biliyordum ama dediğim gibi Holmes'un uyarısı hala  aklımdaydı.

" Keşke bunu bana buraya gelmeden önce telgrafla  bildirseydiniz.Böylesi daha az yorucu olurdu.Chessy den Londraya olan yolculuğun ne demek olduğunu en az benim kadar siz de iyi bilirsiniz bay Holmes."

Genç kadın susunca gözlerim Holmese dikilmişti.Hala aynı şekilde resme bakıyordu.Kadın Holmesun tepki vermediğini görünce derin bir hayal kırıklığı içinde ayağa kalkıp hiçbir şey demeden  odayı terk etmişti. O odadan çıkarken güzel mavi gözlerindeki bir damla yaşın yanaklarına süzüldüğünü görebiliyordum.Edna Edgar  adındaki güzel kadın odayı terk edip gittiğinde , sokak kapısının sessizce kapandığını duyduk. Holmes sırıtarak bana dönmüştü.


"Nasıl Watson rolümü iyi oynayabildim mi?"

Şaşkınlıkla ona bakıyordum.Az önce güzel, zor durumdaki genç bir kadının kalbini kıran o değilmiş gibi davranıyordu.


"Ama sen az önce genç bir kadını derin bir teessür içinde bıraktın Holmes.Kadın oldukça çaresiz görünüyordu.neden öyle davrandın?"

" Çünkü öyle olması gerekliydi sevgili dostum Watson.Evet o tatlı bayanın kalbini kırıp kabalık ettiğimin farkındayım ama dediğim gibi bunu yapmam gerekiyordu.Merak etme yarın bu saatlerde yine gelecektir.Ben çok acıktım.Rafferside daki lokantada güzel bir kahvaltıya ne dersin azizim watson ? Canım bugün dışarda kavaltı yapmak istiyor."

Hayretle dostuma bakarken o ise pardesüsünü üstüne geçirip yağmurlu Londra günü için bulundurduğu şemsiyesini eline almakla meşguldü.

"Hadi Watson ne duruyorsun çıkalım.Ah biliyorum aklın hala o tatlı bayanda kaldı.Merak etme dostum.Dediğim gibi onu yarın tekrar göreceğiz."

Dostuma olan inancım tam olduğu için az önceki üzüntüm hafiflemişti.Eğer Holmesu tanıyorsam dediklerine güvenmem gerekiyordu.

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now