CANTBURY CİNAYETİ / BÖLÜM 2

120 26 2
                                    

  Holmes'le yaptığımız gece yarısı teftişinden sonra yorgun bedenlerimizi baker caddesindeki kiralık eve zor atmıştık.bunda gece yarısı yediğimiz bol soğanlı yahni ve yanında içtiğimiz orta kalitede şarabın da etkisi yok değildi.

ertesi gün ben,holmes ve müfettiş lastrade zavallı kurban harpy queen'in cesedinin bulunduğu morga gittiğimizde holmes bu tip morg gezintileri için taşıdığı esansını çıkarıp hafifçe siyah kare mendiline damlatmıştı.morgun soğuk ve kasvetli havası içimizi ürpertse de bizlere hala yaşadığımız için şükretmemiz gerektiğini hatırlatıyordu.

"kurban harpy queen ucu oldukça keskin bir balina zıpkınıyla öldürülmüş.onu bulduğumuzda zıpkının ucu sırtından girip karnından çıkmıştı.oldukça iç bulandırıcı bir görüntü olduğunu kabul etmeliyim." diye konuştu müfettiş lestrade.

orta yaşlı olmasına rağmen çoktan saçları dökülmüş,kır bıyıklı morg görevlisi artık hayatta olmayan kurbanın bulunduğu örtüyü açtığında morarmaya başlamış soğuk bir surat ve şaşkınlık ve korkuyla açılmış gözlerle karşılaşmıştık.adamın yüzündeki dehşet ifadesi hepimizi etkilemişti.

"kurban katilini tanıyor olmalı" diye fikrini belirtti lestrade.

"evet haklısınız bay lestrade kurban katilini tanıyor olabilir.ancak böyle dehşete düşmüş biri katilini gördüyse sırtından zıpkının girip dışarı çıkması ? üstelik böyle iri yarı bir bedene zıpkını geçirmek için oldukça güçlü kuvvetli olmak gerekiyor."

holmes'un düşüncesi mantıklıydı.oldukça ağır ve sivri olan zıpkına böyle iri yapılı birini şişe geçirir gibi geçirmek kolay bir şey değildi.harpy queen ellilerinin ortalarında iri gövdeli,oldukça iri kemikli ,saçları seyrek ,kır saçlı bir adamdı Holmes kurbanın yakınında onu dikkatle incelerken ben de holmes gibi mendilime esans damlatıp burnuma götürdüm.ceset okusu şimdiden ortalığı sararken dostumuz müfettiş lestrade ise şişmeye başlamış cesedi görmemek için uzak durmuştu.

"bir şeyler bulabildiniz m bay holmes?"

lastrade umutla dostuma bakıyordu.

"size sadece bay harpy queenin britanyalı olmadığını amerikan kıtasından geldiğini ve de asıl mesleğinin balıkçılık olmadığını söyleyebilirim."

lestrade ve ben holmese ağzımız açık bir şekilde bakıyorduk.

"nasıl yani bay holmes bu zavallı adam ingiliz değil mi?"

"hayır dostum lestrade,adamın ellerini gördünüz mü ,vücudunda şarbon hastalığı geçirdiğine dair belirtiler var.ellerinde ve göğüs bölgesindeki kızarıklar ve çıban izlerinden de anlaşılıyor.sen doktorsun watson şarbonu biliyorsun"

holmes haklıydı.sığır gibi hayvanlardan insanlara bulaşan şarbon hastalığı vücutta değişik yerlerde çıban ,kızarıklık ve ödem olarak kendini gösteriyordu.holmes haklıydı. bay harpy queen uzun zaman önce bu hastalıktan geçirmiş ve tedavi olmuşa benziyordu "evet baylar bay harpy queen'in neden balıkçı olmadığını bu açıklıyor sanırım.zavallı adam büyük olasılıkla sığır yetiştiriciliği ile uğraşıyordu ve bu hastalığa çiftliklerden birinde yakalanmış olmalı.ayrıca adamın tenindeki kalıcı güneş yanıkları ve ten rengindeki koyuluk ingilterenin yağmurlu ve sisli havasına pek de maruz kalmadığını açıklıyor."

"adam amerika kıtasından mı geliyor?peki ama neden balıkçılar mahallesinde ev tutup balıkçı rolü yapsın ki?

lestrade şapkasını çıkarmış düşünceli bir birçimde gür siyah saçlarının örttüğü başını kaşıyordu "saklanmak için bay lestrade saklanmak için.kurban katilinden kaçıyordu ancak belli ki bu kaçışı pek de uzun sürmemiş."

"sanırım burada durmak için pek nedenimiz kalmadı." hem lestrade hem de biz giderek çürüyen cesedin kokusuna ve ortamdaki kloroformaldehit kokusuna tahammül edemez hale gelmiştik.

"bay holmes dediğiniz doğruysa yani harpy queen adamın gerçek ismi değilse onun gerçek ismini bulursak sanırım düşmanına da ulaşabiliriz."

"düşmanı değil bay lestrade düşmanlarına."

holmes o sevimli gülümsemesini yüzüne yerleştirirken biz de hayretle ona bakıp ,açıklama yapmasını bekliyorduk.

"nasıl yani bay holmes iki kişiler mi?"

"bir erkek ve bir hayvan baylar.bilmem fark ettiniz mi ama kurbanı bulduğunuz evde yerde keskin tırnak izlerinin oluşturduğu izler vardı.pati izi gibi.katil her kimse yanında oldukça evcil ama bir o kadar da vahşi bir hayvan gezdiriyor."

lestrade ve ben aynı şeyi düşünüyor olmalıydık.kim londranın göbeğinde kolaylıkla dikkat çekecek bir vahşi kedi gezdirirdi.

"baylar sanırım birer içki içsek iyi olacak .şaşırdığınızı biliyorum ama yanılmadığıma eminim.  

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now