ÖLÜMCÜL TUZAK / BÖLÜM 12

168 27 6
                                    

    LADY CHARİTY barcelona limanına yanaşmadan önce kaptan papayannis ve lord walcort un onurumuza verdiği yemekten bahsetmeden geçmek istemem doğrusu.holmes'un cinayetleri kısa sürede aydınlatması ve katillerin yakalanması gemi yolcularını rahatlatmıştı.zavallı lady pearly'nin kocasının bir yanlışlık sonucu öldürüldüğünü duyması acısını iki kat arttırmıştı.zavallı dulu sakinleştirmek yine lord walcortun eşine düşmüştü.gemiyi lanetli bulan lady pearly artık anlamsız olan balayı ziyaretini kesip londraya başka bir ingiliz gemisiyle dönmek istemiş ancak lord walcortun eşinin şiddetli muhalefetiyle karşılaşmıştı.lord walcort'un ticari gezisine zavallı dulun da eşlik etmesini istemiş şiddetli ısrarlardan sonra buna muvaffak olmuştu.zavallı avukatın cansız bedeni bir süre daha barcelona limanındaki balık depolarını andıran morglardan birinde londraya dönüş gününe kadar bekleyecekti.

holmes'le birlikte lord walcort'u ,eşinin mahiyeti ve zavallı dulla birlikte kendilerini karışlamaya gelen arabalara binmelerini izliyorduk.

-ne maceraydı değil mi watson.ancak profesör montgomery nin hedefinin ben olmamasına üzüldüm doğrusu.sanırım benden intikam almaktan daha önemli işleri var
-ah holmes hala bu durumda şaka yapabiliyor musun.bence bunun için mutlu olmamız gerekmez mi?

-bazen tanrının yaptığı şakalar insanların yaptığı şakalardan daha komiktir sevgili watson.şimdi buradan şu sevgili castilya dükünün şatosuna nasıl gidebileceğimizi öğrenmeliyiz.neys eki barcelona polisinin genç ve cevval polis müfettişi don martino alehandro bize ziyadesiyle yardım edecektir.ah işte kendisi de geldi bile
holmes'un gülümseyerek baktığı adam otuzlarında,şişman sayılacak bir gövdesi ve sevimli yüz ifadesiyle bir müfettişten çok iştahı yerinde bir zengin çocuğuna benziyen müfettiş martinoydu.sevimli çehresi insanda ona karşı samimi bir hava oluşturmaya yetiyordu.düzgün taranmış parlak bıyıkları ise bu sevimli çehreye pek ciddiyet verememiş gibi duruyordu.don martino holmes'e tüm sıcaklığıyla sarıldığında holmesun kendi gövdesini bir kıskaç gibi saran adamın sırtına dokunmakla yetindiğini gördüm.ingiliz soğukluğunun yanında ispanyolların akdeniz sıcaklığı garip kaçmış gibiydi.

-ah bay holmes sizi tekrar görmek ne güzel.telgrafınızı aldığım günden beri limanda gelişinizi haber verecek bir memurumu hazır bekletiyordum.bu arada başınızdan geçen talihsiz hadiseleri az önce öğrendim.neyse ki iyisiniz.

-evet sevgili don martino ben ve dostum gayet iyiyiz.bu arada seni sağlıklı görmek de çok güzel.sevgili watson seni düşes cornelia vakasında birlikte çalışma şerefine eriştiğim barcelona polisinin gözü pek müfettişi don martino alehandroyu takdim etmek isterim.

-memnun oldum don martino

-o şeref bendenize ait doktor watson.aç mısınız bu arada.çok güzel deniz ürünleri yapan güzel bir sahil lokantası biliyorum.

holmes teklife ziyadesiyle memnun olmuştu.geminin tatsız tuzsuz yemeklerinden sonra bu teklif kulağa oldukça hoş geliyordu.

-pekala sevgili dostum.ev sahibi olarak önden buyurun don martino

teklifinin kabul edilmesi sevimli şişman müfettişi ziyadesiyle memnun etmişe benziyordu
barcelona oldukça güzel ve cezbedici bir katalonya şehriydi.asırlardır castilya bölgesindeki kralcılarla süren iç çatışmalar kral felipe nin buraya özel bir statü tanımasıyla biraz olsun hafiflemiş görünüyordu.ancak katalonların ispanyanın diğer nüfuslu şehirlerinden gelenlerden pek de hazzetmediği söyleniyordu.

hoze miranda adlı yerel bir işletmecinin sahibi olduğu şirin küçük balık lokantasına geldiğimizde hava oldukça güzel ve berraktı.geniş kanatlı albatrosların denizin üstüne alçalıp yükselirken yaptığı hareketler müşterileri eğlendirirken biz de sakin bir köşedeki küçük bir masaya kurulmuştuk bile

sevimli müfettiş martino bizi memnun etmek için olağanüstü bir çaba gösterirken ben ve holmes de onun bu çabalarını takdirle izliyorduk.

-buranın oldukça sevilen meşhur bir deniz ürünüyle yapılan güveci var.size onu tattırmak isterim baylar.

holmes ve ve ben başımızla onayladığımızı gösterdikten sonra garsonun biz sipariş vermeden getirdiği sangria adlı meşhur içkisini yudumlamaya koyulduk.

-dikkatli olun baylar bu sangria'nın içimi hafif ama çabuk sarhoş edici bir etkisi vardır.siz dostlarımı ilk günden sarhoş etmek istemem doğrusu.

don martino haklıydı içkinin içimi çok hafif ve aroması oldukça lezzetliydi.insanda sürekli bir içme isteği yaratan garip bir içkiydi.rom ve votkanın meyve ve balla rafine edilmiş hali olan içkinin oldukça tatlı bir tadı vardı.içkinin verdiği gevşeme ve rahatlık bedenlerimize yayılırken don martinonun da çenesini açmıştı.ancak verdiği bilgiler tam da holmes'un istediği cinsten şeylerdi.

-açıkçası tüm bu sakinliğe rağmen durum hiç de göründüğü gibi değil bay holmes.buna fırtınadan önceki sessizlik de diyebiliriz.ayrılıkçılar burada yavaş yavaş kıpırdanmaya başladılar.muhbirlerimiz yakında catalonların kastilyaya karşı bir bağımsızlık hareketine geçeceğine söylüyor.yani anlayacağınız bay holmes iç savaşın ayak sesleri duyulmaya başlandı bile.

-hımm.demek madritteki kral bu yüzden silahlanmayı hızlandırdı.yolculuğumuzda kral felipeyle iki yüz parça ağır top için antlaşma yapmak için gelen lord walcort da bize eşlik ediyordu.sanırım bu antlaşmayı tereyağından kıl çeker gibi yapıcak.

-evet bay holmes.kral catalonların kıpırdadığını hissetti.çıkabilecek bir ayaklanmada orduyu daha güçlü yapmak için ingilizlerden çok büyük miktarda silah alımı yapmak peşinde.ancak ingiliz kamarasında buna karşı olan lordlar olduğunu duydum.

yemeklerimiz önümüze geldiğinde sohbeti kesmiştik.oldukça güzel görünen karides ve kalamardan yapılan lezzetli bir sosla tatlandırlmış malgriba adlı güvecin kokusu oldukça iştah açıcıydı.doğrusu yemek boyunca çenelerimiz sadece yemek yemek için açılıp kapanmıştı.yemek sonunda holmes piposuna en sevdiği chesterfield marka tütününü dolduruken ben de denize karşı bir kadeh daha sangrida yudumlamayı tercih etmiştim

-peki ya şu gemiler.ispanyolların ingiltereyle ortak üretmek istediği gemiler.bu konuda ne biliyorsun sevgili martino.

-gemiler mi?

martino benim gibi sangridasını yudumlarken gemileri duymak onu yerinden zıplatmaya yetmişti.çevresine göz attıktan sonra konuşmasına devam etti.

-gemiler konusunda kral ihanete uğradığını düşünüyor.yakında ispanyollar ve ingilizler arasında büyük bir diplomatik kriz kopacağı kesin.üstelik siz yolculuktayken telgrafla aldığımız haberlere göre ingilizler iki ispanyolu casusluk suçlamasıyla tutuklamış.bu arada abiniz mycroft'un başına gelenlere üzüldüm.haberleri duyduğumda oldukça üzülmüştüm

-teşekkürler don martino.onu kurtarmak için burada olduğumu biliyorsun.şu meşhur castillia dükü.bize biraz ondan bahset ama şu gemi meselesini unutma.

-tamam bay holmes.castillia dükü henrique alfredo rapinza eski kral ailesine mensup soylu bir dük.aslına bakılırsa annesi düşes ester cattina formoza eski bir katalon aileye mensup.badalona şehrinin eski markizinin kızıydı.rapinza ailesi tahttan düşünce oğulları düşesle evlendirildi.tabii bunda politik unsurlar etkili oldu denilebilir.

holmes düşünceli gözlerle denizi izliyordu.elini uzattığında bir albatrosun usulca ellerine konduğunu gördük.holmes'un defalarca hayvanlarla olan iyi arkadaşlığına şahit olmuş biri olarak bu duruma şaşırdığım söylenemezdi.

-siz herkesin sevdiği birisiniz bay holmes.kuşların bile.

-haklısın sevgili martino onlara zarar vermeyeceğimi hissediyorlar.demek zavallı abim mycroft iki aile arasında süren bir taht mücadelesindeki bir komploya kurban gitti.

-öyle görünüyor bay holmes.aslında bunda ne kralın ne de castilya dükünün payı olduğunu sanmıyorum.castilya dükü catalonya'daki bazı ayrılıkçı gruplarla bir takım vaatler karşılığında destek için görüşmeler yapmış.şimdiki kralı devirmek için.kral bunu duyunca castilya dükünü ev hapsine aldı.şuan şatosundan dışarı çıkamıyor.gemileri ise gerektiğinde barcelona sahillerini topa tutup ayrılıkçıların moralini bozmak için istiyordu.hatta bizzat istediği tipteki savaş gemilerinin yapılması için özel mühendislerini londraya yolladı.ancak sizin de bildiğiniz üzere planlar çalındı ve proje de böylece rafa kalktı.

-evet don martino birileri planları çalıp ifşa etti.abimle bu meşhur dük arasında yazışmalar olmuş.ancak abim bu yazışmalardan bahsetmedi.soruşturma amiri de ısrarlarıma rağmen bu gizli mektupları görmeme izin vermedi.bu yüzden bu dükle konuşmam gerekiyor.bunu sağlayabilir misin?

-elimden geleni yaparım.ama size onun ev hapsinde olduğunu söylemiştim.kralın adamlarına fark edilmeden şatoya girmemiz gerekiyor.yoksa bu benim için de mesleki son demek olur.

-farkındayım sevgili don martino.bu konuda sevgili dostum watson'la dikkatli davranacağız.

sivil giyimli bir adamın masamıza yaklaşıp don martino'nun kulağına fısıldadığı ispanyolca sözcükleri duyamazsak da don martinonun gerilen yüz ifadesinden pek de hoş olmayan haberler aldığı belli oluyordu.adam konuşmasını bitirip gittiğinde don martino ellerini isyan edercesine havaya açtı.

-oldukça kötü bir haber almış bulunmaktayım sevgili baylar.lord walcort mahiyetiyle kaldığı odada öldürülmüş halde bulunmuş.katilden en ufak bir ip ucu yokmuş.sanırım bay holmes castillyaya gitmeden önce sizin ve benim için aydınlatılması gereken bir cinayet vakası var.

bu haberden sonra holmesle birbirmize baktık.bu hiç de iyi bir haber değildi.gemide işlerini bitiremeyenlerin bunu barcelonada gerçekleştirdiğini anlamıştı   

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant