ÖLÜMCÜL TUZAK / BÖLÜM 15

127 30 6
                                    

  lady pearly,taze dul lady walcort ve iki nedimesinin bulunduğu odaya geldiğimizde kadınlar hala bıraktığımız gibiydi.şifoniyerin üstünde duran bir parça ekmeğe ,içinde biberiye ve kişniş gibi baharatlarla tatlandırılmış yahniye hiç dokunulmamıştı.

-hiç bir şey yemek istemiyor bay holmes.dünden beri böyle.uyandığında sürekli sevgili lord walcort'un ismini sayıklarken ,bir şey yiyip içmediği için yorgun düşen bedeni tekrar uykuya dalıyor.bir şeyler yapmazsak korkarım lady walcort kendini öümcül bir açlığa mahkum edecek.

holmes içinde yahni olan tabağa baktığında yüzünü ekşitmeden duramadı.

-bence bunu yememekle en doğru şeyi yapmış lady walcort.otelimizin aşçısının temizlik kurallarından haberdar olduğunu sanmıyorum.şu tabağın köşesindeki kılı görüyor musunuz.rica etsem o kılı tabaktan çıkarmanız mümkün mü lady pearly?

lady pearly eğilip baktığında holmes'un gösterdiği kıla iğrenerek baktı.Ancak kadın çekinmeden büyük olasılıkla aşçıya ait olan kılı çıkarıp iğrenerek yere fırlattı -ah tanrım bu nasıl bir şey böyle.gerçekten dediğiniz gibi otelin aşçısı temizlik kurallarından habersizmiş.iyi ki buradasınız bay holmes.

-yemeklerinizi sahil tarafındaki lokantalardan alabilirsiniz lady pearly.oldukça lezzetli yemekler bulacağınıza eminim.lady walcort konuşamayacak durumda olduğuna göre sizinle tekrar konuşmak zorunda kalacağız demektir.

lady pearly merakla holmes'e ve bana bakıyordu.kadının yüzünde korku ve endişeden çok merak ifadesi hakimdi.

-buyrun bay holmes tüm sorularınızı içtenlikle cevaplayacağımıza eminim -öyleyse başlayalım lady pearly.dün gece sabaha kadar lady walcort'a siz mi eşlik ettiniz.

lady pearly duraklamadan cevap vermişti

-hayır bay holmes.lady walcort'un yanında gece yarısına kadar kalabildim daha sonra kendi odama çekildim.yanında dianne ve suzan adlı nedimeleri vardı.onlar olduğu için kalma gereği duymadım.

holmes başını iki genç hizmetkara kıza çevirdiğinde kızlar başlarını öne eğip öyle durmuşlardı.bu tip hizmetkarların sessiz tavırlı kişiler olduğunu biliyordu -dün gece odanızdan dışarı hiç çıktınız mı ya da lady walcort'un odasından dışarı çıkan birini gördünüz mü?

lady pearly şiddetle başını sallayarak hayır demişti.

-rica etsem bana bir bardak su verebilir misiniz bayan suzan

diğerine göre daha uzun ve yapılı olan yirmili yaşlardaki sarışın kız duvarın diğer tarafında bulunan şifonyerin üstündeki sürahiden bir bardağa su doldururken holmes'e uzattı.

-gracias seniorita.

-de nada

kız susup eski yerine döndüğünde holmes'un bana göz kırptığını gördüm.hizmetçi kızların ingiliz olduğunu bildiği halde neden onlara herkesin bildiği bir ispanyolca kelimeyle teşekkür ettiğini anlamamıştım.

-peki lady pearly demek odanızdan hiç çıkmadınız.

-hayır bay holmes hiç çıkmadım.şüphelilerden biri ben miyim.

kadının iri güzel gözlerini açarak söylediği sözlere holmes hayır anlamında başını salladı.

-lady pearly sizden rica etsem siz ve hizmetkarlarınız şu kağıda isimlerinizi yazabilir misiniz -şimdi mi?

-evet yazarken görmek istiyorum.

kadının şüphe dolu gözleri holmes'un üzerine dikildiğinde holmes kadınlara karşı takındığı her zamanki sevimli tavrını takınmıştı.

-sadece elimdeki kağıtta yazan yazıyla kıyaslamak istiyorum.

-pekala bay holmes dediğinizi yapacağım.umarım zavallı lord walcort'u her kim öldürdüyse onu en kısa sürede bulursunuz.

holmes ellerini ceketinin yakasına geçirmiş.lady pearly'nin kağıda ismini yazmasını izliyordu.lady pearly işini bitirdiğinde kağıdı diğer iki hizmetli kıza uzattı.holmes onların yazdıklarını pür dikkat izliyordu.lady pearly kağıdı tekrar holmes'e uzattığında holmes kağıdı neşeyle cebine soktu.

-teşekkürler lady pearly.kanuna yardımcı olduğunuz görmek çok takdir edici.sanırım gitsek iyi olacak sevgili watson.bayanları bir süre için rahat bırakalım.

holmes' le birlikte bayanları eğilip selamladıktan sonra odadan dışarı çıkmıştık.

holmes'le dışarı çıktığımızda holmes oldukça düşünceliydi.ona bunun nedeni sormak için ağzımı açtığımda ben daha konuşmadan kendisi cevaplamıştı -bu cinayeti anlamakta zorlanıyorum watson.sanırım aklımda abim mycorft olduğu için aklım sürekli ona gidiyor ve lord walcort'un cinayetinin onunla bağlantısı var mı anlayamıyorum.

dostumun durumu beni endişelendirmişti.

-holmes azizim istersen biz abinin durumunu çözmek için castilya'ya gidelim,don martino ve adamları kalıp burada bu cinayeti çözsünler.bence böylesi daha iyi olacak.ne dersin holmes?

-hayır dostum hayır.don martino böyle bir cinayeti çözebilecek ehliyette bir adam değil.biz castilya'dan dönene kadar katil ve işbirlikçileri çoktan ingiltere'ye dönmüş olur.kalıp beklemekten başka çaremiz yok.sanırım ben bir yol biliyorum.

-nedir holmes?

holmes gözünü sahile dikmiş sahilde yürüyen insanları izliyordu.

-sabret sevgili dostum watson sabret.

holmesle birlikte otelin lobisinde karşılıklı olarak çaylarımızı içerken holmes de piposundan çıkan dumanların havada oluşturduğu şekilleri izliyordu.soruşturmada çok fazla yol alamadığımız ortadaydı.bir süre sonra kapıda don martino görünmüştü.endişeli adımlarla bize doğru gelirken adamın pek de iyi havadislerle gelmediğini görebiliyorduk.

adam bir külçe gibi yanı başımızdaki koltuğa çöktüğünde,adamın ilk gördüğümüzden beri ne kadar çok yaşlandığını görebiliyorduk.ilk günkü şık ve kendinden emin don martinonun yerini korku ve endişenin yıprattığı don martino almıştı.

-ah bay holmes haberler hiç iç açıcı değil.castilya dükünün müsaderede tutulduğu şatosundan kaçtığı haberini aldık.yanında birkaç adamıyla birlikte bilinmeyen bir yere doğru hareket ettiğini öğrendik.sanırım hazırlıkları tamamlanmış bir ayaklanmayı yönetmek için yola çıktı.ülkem tekrar kana ve göz yaşına bulanacak.

bu haberi beni ve holmesü de sarsmıştı.abisi mycroftun kurtuluşu için bu genç castilya düküyle yapacağı konuşmaya bel bağlayan sevgili dostumun gözlerine baktım.orada keder hareleri görmeyi beklerken holmesun yüzünde biran için yanıp sönen gülümsemeyi gördüğüme yemin edebilirdim.

-ah öyle mi don martino.işte bu güzel haber.azizim watson sanırım yorucu ve sıkıcı bir castilya yolculuğundan bizi kurtardığı için sevgili dükümüze bir teşekkür borçluyuz.size gelince don martino sanırım artık lady pearly ve lady walcortun iki nedimesini gemideki cinayetlerinden dolayı tutuklayabilirsiniz.

ben ve don martino şaşkın gözlerle holmese bakarken onun bu ani haber sebebiyle aklını kaçırıp kaçırmadığını merak ediyorduk.

-ama bay holmes bu saygıdeğer leydileri tutuklamak için yeterince kanıtımız var mı?eğer masumlarsa bu hepimizi ipe götürecek bir hata olur.üstelik gemideki cinayetleri işleyen canileri zaten yakalamıştınız.

don martinonun yüzündeki ter damları çoğalırken zavallı şaşkın don martino mendilini bile bulmakta zorlanıyordu.

-merak etme sevgili don martino.hepsi için yeterince kanıtım var.sadece kömürlükteki buluşmalara gelen kişiyi bekliyordum.şimdi o da tamam olduğuna göre güzel bir plan yapabiliriz.don martino iki adamınıza bu gece yarısı kömürlükte saklanmalarını söyleyin.gelen her kim olursa olsun onu yakalayıp bağlamalarını da unutmayın.ben ,sevgili dostum watson ve siz de bu gece kömürlüğe giden merdivenleri görebilecek şekilde bahçedeki çalılıkların arkasında saklanıp misafirlerimizi bekliyor olacağız.

ikimiz de holmesun yüzündeki gülümsemeden ve planından bir şeyler anlamaya çalışıyorduk.don martino hala ne yapması gerektiğinden emin değildi.

-don martino eğer dediklerimi yapmazsanız korkarım ispanyanızı gerçekten zor günler bekliyor olacak.o yüzden size bir an önce harekete geçmenizi öneririm.ben ve sevgili watson da gece yarısı için biraz hazırlık yapacağız.

-peki bay holmes dediklerinizi yapacağım.umarım hislerinizde yanılmıyorsunuzdur.yoksa bu hepimiz için bir felaket oalcaktır.

don martino apar topar yanımızdan ayrıldığında holmes de piposundan neşeli nefesler çekti.onu tanıyorsam hislerinde yanılmadığını biliyordum.

gece yarısı ben holmes ve martino bizi oldukça iyi saklayan çalılıkların arkasında holmesun beklediği davetsiz misafirleri beliyorduk.

-silahlarınızı ateşlemeye hazır tutun beyler.kullanmak zorunda kalabiliriz biraz sonra duvardan atlayan iki adamın gölgeleri usulca bahçede belirdiğinde hepimiz nefesini tutmuş olacakları bekliyorduk.ince uzun iki adam temkinli hareketlerle etrafı kolaçan ederek depoya giden merdivenlere yönelmişlerdi.holmes haklıydı adamların daha önce de burayı ziyaret ettikleri hareketlerinden belli oluyordu.iki adam da merdivenlerden gözden kaybolduğunda holmesun harekete geçmemizi belirten el işaretiyle hızla ayağa kalktık.hızlı adımlarla merdivene yöneldiğimizde içeriden gelen gürültüleri görebiliyorduk.kömürlüğe girdiğimizde gördüğümüz manzara pek iç açıcı değildi.iki adam don martinonun iri kıyım iki polis memuruyla yerde cebelleşirken bir köşede eli kolu bağlı halde lady pearly'i görmüştük.

-oyun bitti beyler.şimdi hepiniz ayağa kalkın ve elleriniz başınızın üstünde olacak şekilde dönün.

holmesun sesiyle birlikte irkilen adamlar bize doğru döndüklerinde kendilerine doğrultulmuş patlamaya hazır üç tabancanın şaşkınlıklığını yaşamıştı.

-beyleri tanıyormusunuz don matino?

don martino kömürlüğü aydınlatan bir kaç mum ışığının altında adamların yüzünü seçmeye çalışıyordu.

-evet bay holmes.sağdaki castilya dükünün yardımcısı don federico rimelda,diğeri de dükün baş yaveri don sebastian himenez.ikisini de gayet iyi tanıyorum.

-güzel.geriye bir tek dük kaldı.sanırım kralın muhafızları onu beklediği gemide yakalamış olmalı.

hiç bir şey anlamamıştım.holmesun açıklaması için gözlerimi gözlerine dikmiştim.

-azizim watson bana öyle acıklı gözlerle bakma.herşeyi otelin lobisinde çayımızı yudumlarken açıklayacağım.gece oldukça yorucu geçti.sanırım bir şeyler içsek hiç de fena olmayacak.

lobide çayımızı içtiğimiz sırada bir polis memuru don martinonun kulağına eğilmiş bir şeyler fısıldıyordu.polis memuru gittiğinde don martino memnun bir yüz ifadesiyle bize dönmüştü.

-castilya dükü ve gemideki on yandaşı kralın muhafızları tarafından tutuklanıp madrite doğru yola çıkarılmışlar.ah bay holmes sayenizde ülkem bir iç savaşın eşiğinden döndü.size ne kadar teşekkür etsem azdır.peki bunları nasıl ortaya çıkardınız bay holmes?

holmes gülümseyerek don martinoya bakıyordu.

-lord walcortu biraz olsun tanıyorum.çift taraflı çalıştığını tahmin etmek güç değildi.daha fazla para için farklı iki tarafın çatışması onun umrunda olmazdı.ispanya hükümetine iki yüz adet howsinger topu satarken bir yandan da castilya düküyle yazışıyordu.tahminim abim mycroft dışişlerinde çalıştığı için casusları aracılığıyla bunu öğrendi ve lord walcortu ingiltere hükümetini zor durumda bırakacak bu çalışmalardan vazgeçmesini istedi.lord walcort da abimi tuzağa düşürmek içinde castilya dükünden abimle yazışmasını istedi.mycoftun bu oyuna neden geldiğini bilmiyorum.ancak onu londraya gidince öğrenebiliriz

lord walcortun bu kadar aç gözlü bir adam olduğunu düşünememiştim.

holmes piposundan bir nefes çektikten sonra devam etmişti -lord walcort bir yandan ispanyol hükümetiyle iş yaparken bir yandan da castilya dükünden ispanyolların ingilizerle ortak üretmek istedikleri savaş gemilerinin planlarının çalınması konusunda anlaştı.planlar deşifre olursa gemi projesi suya düşecekti.kralın ispanyaya gönderdiği iki mühendis yola çıktıktan sonra londraya hiç varamadı onun yerine dükün ayarladığı iki yandaşı projede görev almak için londraya gitti.adamlar bu gizli projeye sahip olduktan sonra , bilerek onu deşifre edeceklerdi.öyle de oldu.yanlarında kralın özel izni olan kağıtlar ve mühürlerle giden bu iki adam projeleri gizlice kopyalarken bunlardan birini abim mycroftun kasasına koyarak kastilya düküyle işbirliği yapıyormuş görüntüsünü sağladılar.iki casus bilerek yakalandı ve doğal olarak da mycroftun da adını vererek onu da şüpheli duruma düşürdüler.

-peki ya bayan pearly bay holmes onu ve nedimeleri neden tutukladık.

-bayan pearly castilya dükünün kızkardeşinden başkası değil.ingiliz kralıyla evli olan aragorn prensesinin nedimesi olarak ingiltereye gidip orada sarayda yaşıyordu.abisine yapılanları hiç bir zaman affetmedi.lord walcortun ispanya kralına iki yüz tane top satacağını öğrenince de durumdan abisini haberdar etti.o da kardeşine yüklü bir miktarda para gönderip lord walcort denen haini ortadan kaldırması için bir suç şebekesiyle anlaşmasını istedi.lady pearly de hapishane kaçkını profesör montgomery ve adamlarıyla bağlantıya geçti.lordun ispanya seferi için bindiği gemiye onun adamlarıyla birlikte o da bindi.lord walcortun ortadan kaldırılmasından emin olmak istiyordu.

holmes boğazını yumuşatmak için çayını içerken bende kafamdaki soruyu sormadan edememişti.

-peki kocası olan avukat.onun öldürülmesi olayı

-o tamamen bir kazaydı.montgomerynin adamlarının beceriksizliği.lady pearly dediğimiz gerçekte düşes doloresin bir adamıydı.hiçbirimiz daha önce bu çifti görmediğimiz için onların yeni evli çift yalanına inandık.ancak düşesin yani lady pearlynin kocası ölen yeni bir dul rolünü pek de iyi oynamadığını kabul etmemiz gerekiyor.üstelik kocasının cesedi bir antrepoda dururken kendisinin lord walcortun çevresinde olması pek kayda değer bir şeydi.lord walcortu ortadan kaldırmak için tek fırsatları kalmıştı otel.bizim odun yığının üstündeki yeşil ipek iplikleri bir kadının gece elbisesinden koptuğunu sanmıştım.aslında bunlar , lady pearlyle buluşup abisinden haber getiren don sebastianın pelerininden kopan parçalardı.o kağıt parçasında yazan saat beş siyah ise buluşma yeri ve saatini gösteriyordu.muhtemelen don sebastian cebinden bu kağıt parçasını düşürmüş olmalı.

ben ve don martino şaşkınlıkla birbirimize bakarken holmes ikizimize de o sevimli güümsemesinden bahşediyordu.

-eğer geç kalsaydık,dükün adamları kız kardeşini ve iki nedimesini kaçırıp muhtemelen bask bölgesinin bir başka şehrine kaçacaklardı.lady pearlyden şüpheleniyordum.şüphelerim ona el yazısını tekrar ettirdiğimde daha da arttı.hatırlıyorsan sevgili watson ,lady parlye tabağın içindeki kılı almasını istemiştim.lady pearly de beni kırmayıp tabakta ki kılı sağ eliyle aldı.oysa yazıyı sol eliyle yazmaya çalışmıştı.solak değilsen asla ve asla daha önce yazdığın yazının aynısını yazamazsın.dolayısıyla eğer o kılı almasaydı asla o ipucuna erişemezdim.

-ya nedimeler holmes.neden onlardan birine ispanyolca teşekkür ettim -çok basit aziz dostum.dışarıya çıkıp baktığında ispanyol kadınlarına hiç dikkat ettinmiş.onların saçlarını bağlama şekline.bir ispanyol kadını asla bir ingiliz kadını gibi saçını örmez.oysa lady pearlyin yanındaki nedimelerden birini tıpkı bir ispanyol kadını gibi saçını örmüştü.eğer küçüklükten beri saçınızı bir örme biçiminiz varsa,ingiliz saraylarında yıllarca kalmanız alışkanlıklarınızı kolay kolay değiştirmez.bu yüzden emin olmak için kasti olarak ispanyolca tşekkür ettim.o da boş bulunup ana dilinde bir şey değil dedi.

-ah bay holmes gerçekten çok dikkatli bir gözlemcisiniz.bu söyledikleriniz asla aklıma gelmezdi.o zaman bu ispanya meselesinde ingiliz kralıyla evli olan eski aragorn prensesinin parmağı da var desenize.

holmes piposundan derin bir nefes çekip dumanını havaya bıraktı.

-bunu zaman gösterecektir sevgili martino.ama artık ingiltereye gidip abimi temize çıkarmamız gerekiyor.castilya dükü yakalandığına göre ve de zavallı lord walcortun tüm kötü planları otaya çıkarıldığına göre abimi serbest bırakacaklarına eminim.abim mycroft işlerine burnunu soktuğum için bana kızacaktır ama abiler hep böyledir zaten.

-sanırım tüm miras zavallı dul lady walcorta kaldı değil mi?

holmes martinonun söylediklerine cevap vermeden gözlerini otelin bahçesinde çocuklarıyla birlikte yürüyüş yapan lady walcorta dikmişti.holmes çapkın ve kötü kalpli lord walcorttan kurtulan kadının şimdi daha mutlu olduğunu tahmin edebiliyordu.

-hadi watson bizde bir an önce ingilteye bizi geri götürecek gemiye yetişmek için hazırlansak iyi olacak.umalım da bu gemi yolculuğunda da bizi yeni cinayetler bulmasın.
"   

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now