KAYIP TABLO / BÖLÜM 6

318 66 23
                                    

   Çay faslı bittiğinde Holmes de sandalyesini lady Edgarın tam karşısına çekmişti.Kadının az önceki kararlı hali yerini heyecana bırakmış gibiydi.Holmesun gözlerini kadına dikmesi lady Edgarın iyice paniklemesine sebep olmuştu.Lady Edgar istemsizce kadife sandalyesinin kol kısmını didiklerken Holmes de kadının heyecanını biraz olsun azaltmak için.

"Lady Edgar heyecan yapmanızı gerektirecek bir şey yok.Sadece sorduğum sorulara doğru cevaplar vermeniz kafi.Rahatlamak için bir kadeh konyak veya brandy içmek istermisiniz?Sorguda olmadığınızı da belirtmek isterim."

"Hayır sağolun bay Holmes akşamları alkol kullanmak adetim değildir.Dediğiniz içkileri ağzıma hiç sürmedim.Genelde içtiğim yegane içki kendi üretimimiz olan Dungham şaraplarıdır."

"Anlıyorum.Peki o zaman ilk soruyu sormamda bir mahsur yok o zaman."

-"hayır bay holmes sorabilirsiniz."

Holmes eliyle bıyıklarını kurcaladı.Kafasındaki soruları düzenlemeye çalıştığı belliydi.Kadını ürkütmeden istediği cevaplar için en doğru soru sorma şeklini düşünüyordu.Kısa süren bir sessizlikten sonra.

"Oldukça varlıklı bir ailesiniz ladyim.Öğrendiğim kadarıyla çok sayıda araziye ve üzüm bağına sahipsiniz.Eşinizin Bristol ve Norwichde değerli yerlerde arazi ve birkaç konutu daha varmış.Eşiniz bu serveti sadece şarap ticaretinden mi elde etti ?"

"Evet bay Holmes .Eşimin ailesinin kraliyet şarapçısı olduğunu duymuşsunuzdur.Ayrıca en kaliteli üzümlerden ürettiğimiz şaraplarımız ingiltere dışındaki ülkelere de gönderiliyor.Eşim iyi bir tüccardı bay Holmes."

" Anlıyorum.Ancak şarap ticaretiyle uğraşıp da sizinki kadar muazzam servete sahip olan başka bir aile tanımıyorum.En azından Londra ve çevresinde.Leedsteki  Blackhamp ve Cheringtondaki Morpy ailesi de yıllarca kraliyet şarapçısı olarak saraya şarap temininde bulundular.Üstelik şarapları en az sizinkiler kadar kaliteli ve tatlı bir aromaya sahip.Morphy ailesi iflas etmek üzere ve Blackhamp şarapçılık ise öğrendiğim kadarıyla sizinle ortaklık yapmak için teklifte bulunmuş."


Lady Edgar hala sandalyenin koluyla oynuyordu.Hala doğrudan Holmesun gözlerine bakma cesaretinde bulunmamıştı .

"Öyle bir teklif geldi ancak şartlar uygun gelmediği için kabul etmedim bay Holmes.Ortaklık teklifi almak suç değil öyle değil mi?"


"Tabii ki ladyim.Bu ticaretin getirdiği bir şey.Ancak benim söylemeye çalıştığım her şarapçılık yapan ve kraliyet şarapçısı olan aile sizin ki kadar büyük bir servet edinmiyor."

"Zengin olmak suç mu bay holmes?"

Az önceki tatlı hava yerini sert ve gerilimli bir havaya bırakmıştı.Lady Edgarın Holmesun kendisini doğrudan suçladığını düşünmesi kadının sinirlenmesine sebep olmuştu."

"Dediğim gibi ladyim teklifim açıktı ve hala da geçerli.Eğer bu olayın aydınlatılmasını istiyorsanız işbirliğiniz şart aksi takdirde ben ve dostumun sabah ilk trenle buradan ayrılmamız mümkün.Sizi sorgulamıyorum bu yüzden gerilmenizi gerektirecek bir durum yok.Ben polis müfettişi değilim."

"Anlıyorum bay Holmes.Sadece böyle şeylere alışık değilim.Üslubunuz beni korkutuyor."

"Ah sizin gibi asil tatlı bir kadını korkutmak aklıma gelebilecek en son şey bile değil.Rahat olun ladyim.Ben kendime hafif konyaklı bir çay hazırlayacağım size de tavsiye ederim.Rahatlatacağından eminim."

"Peki ben de alayım o zaman.Madem rahatlamama yardımcı olacak.Bir fincan da benim için hazırlayın bay Holmes.Ama izin verin hizmetçiler hazırlayıp getirsin."

"Zahmete gerek yok.Cebimde bir şişe konyak var.Rica etsem fincanlara çay doldurur musun Watson.kendine de tabii."

Lady Edgarın bakışları altında üç fincana çay doldurmuştum.Holmes de cebinden çıkardığı küçük bir şişeden fincanlara birkaç damla konyak damlatmıştı.Sıcak çaya dökülen konyağın kokusu bedenlerimizi gevşetmeye yetmişti.Fincanından çekinerek bir yudum konyaklı çay alan lady Edgar fincanı tekrar sehpaya bıraktı.

"Dediğiniz kadar varmış bay Holmes.Sanırım şimdi biraz daha iyiyim."

 "Merak etmeyin ladyim birazdan etkisini daha iyi gösterecektir.Şimdi isterseniz soruma devam edeyim lady edgar."


"Buyrun bay Holmes."

"Eşinizin şarap ticareti dışında gelir getirici başka bir işi var mıydı.Şaraptan daha fazla kar getiren bir iş?"

"Hatırladığım kadarıyla yoktu bay holmes."

"O zaman eşinizin ikinci işi olan değerli taş ticaretinden haberiniz yoktu."

Kadının gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.Göz bebeklerinin hayretten büyüdüğünü görebiliyorduk .

"Neyden bahsettiğiniz bilmiyorum  bay Holmes.Eşim bana hiç bir zaman böyle bir ticaretten bahsetmedi.Böyle bir işin varlığından bile haberdar değilim inanın bana."


"İnanıyorum ladyim.Erkekler işlerine eşlerini karıştırmayı pek sevmezler.Parmağınızda güzel değerli bir taşı olan yüzük görüyorum.Eşinizin hediyesi mi yoksa londradaki bir kuyumcuda mı yaptırdınız?"

Lady Edgar ilk kez görüyormuş gibi elmas taşlı, etrafı küçük yakutlarla çevrili yüzüğüne baktı.

"Eşimin 24.doğum günümdeki hediyesiydi.Bristoldeki bir kuyumcuda yaptırmıştı.İşçiliği oldukça güzel olan bir yüzüktü."

 "Buradan belli oluyor.Bristol kuyumcuların anavatanıdır.İşlemeleri oldukça zarif ve güzel.Eşinizin takdire şayan bir zevki varmış."


"Teşekkür ederim bay Holmes."

Kadın, dostumun iltifatlarına rağmen şüpe ve soru dolu gözlerle ona bakmaya devam ediyordu.Holmesun değişmeye başlayan yüzünde birazdan patlayacak olan fırtınanın belirtilerini görüyordum.

"Size inanıyorum lady Edgar.Londrada eskizi gösterdiğim dostum sanat uzmanı bay Riescburn bana eşinizi tanıdığını söylemişti.Diğer bir sanat uzmanı olan  bay popelı da tanıdığınızı siz söylemiştiniz."

 "Evet dediğim gibi iki tablonun orjinalliği konusunda bana sertifika vermişti."


"Bay popelın eşiniz bay Dunghamı yakından tanıdığını tesadüfen öğrendim.Bay popelın aynı zamanda değerli taş uzmanı olduğunu da söylemişmiydim lady edgar?"

"hayır.doğrusu bu kadar çok konuda uzman olmasına hayret ettim."

"Zeki bir adam ve aynı zamanda ticari bağlantıarı da oldukça iyi biri.Onunla sohbet ederken bana eşiniz Richard Dunghamın bir gün ona oldukça değerli bir taş gösterdiğini söyledi.Aslında ağzından kaçırdı desem daha doğru olur ."

lady Edgar şimdi sadece önüne bakıp parmağının ucuyla porselen fincanında hayali desenler çiziyordu


"Biraz kurcalayınca eşiniz Richard Dunghamın o taşı Hindistandan getirdiğini söyledi.Taş oldukça değerli bir safirmiş.Az bulunan nadir bir tür taş.Bay popel taşa alıcı çıkmış ancak eşiniz ondan sadece gerçek olduğuna dair bir evrak almış."

"inanın neyden bahsettiğinizden haberim yok bay Holmes.Eşimin bu tip işlerle uğraştığını şimdi duyuyorum." Kadının sesi hem şaşkın hem de öfkeliydi.

"Anlıyorum bayan Nolan."

Kadın Nolan ismini duyar duymaz adeta yerinden zıplamıştı.Önündeki porselen fincan sehpadan düşüp kırılırken o da kendini yere bıraktı.Şaşkınlıkla yerde kasılmakta olan kadına bakıyordum.Doktor olmanın verdiği görev duygusuyla genç kadının başını kucağıma koyup cebimden çıkardığım kolonyayı koklattım.Dostum Holmes ise olduğu yerde kıpırdamamış hatta yüzündeki tek bir çizgi dahi oynamadan genç kadına bakıyordu.

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin