CANTBURY CİNAYETİ / BÖLÜM 1

192 26 3
                                    

  Neredeyse bir aydır dostum holmesu görmemiştim.Bunda benim de suçum vardı.Gerek işlerim gerek se evliliğim yüzünden dostumu çok fazla ihmal etmiştim.Baker sokağındaki eve uğramaya karar verdiğimden beri üç koca gün geçmişti.Ancak üç gün boyunca holmesle bir zamanlar kaldığımız kiralık dairede tek bir ışık damlası bile görmemiştim.

dostum holmes karanlıkta oturmayı seven tiplerden değildi.Genelde evde olduğu zamanlar şömine ateşinin karşısında o her zaman oturduğu koltuğunda oturup ya piposunu tüttürür ya da kemanıyla güzel bir parça çalardı.Bir de bazen saatler veya günler süren şu meşhur suskunluğu vardı.Bu gece de holmesun odasında ışık göremeyeceğim endişesiyle baker sokağındaki evin önüne geldiğimde içim içime sığmıyordu.Sonunda odadaki ışığı gördüğümde dostumu yeniden görecek olmanın sevinciyle evin kapısını çaldım.Ev sahibi kadın kapıyı açıp sessizce kendi dairesine süzüldüğünde ben de hızlı adımlarla dostumun kaldığı daireye doğru merdivenleri çıkmaya başladım.

içeriden gelen keman sesi holmesun neşeli bir zamanına denk geldiğimi söylüyordu.Dostumu tanırdım.holmes ya çok neşeli olduğunda ya da bir vaka üzerinde çok fazla ilerlediğinde kemanını çalardı.tabii bazen benim isteğimle keman çaldığı da olurdu.kapıyı çalmama gerek yoktu.uzun süre aynı evi paylaşmış olan iki arkadaş olarak mahremiyet duygumuz bunu gerektirmiyordu.

içeri girdiğimde duvarda holmesun ince uzun gövdesinin gölgesini gördüm.omzundaki kemana hafifçe eğilmiş tatlı bir mozart parçası çalıyordu.dostumu gördüğümde onun için endişelenmekte ne kadar haklı olduğumu daha iyi anladım.Oldukça zayıflamış olan dostum şimdi olduğundan daha uzun görünüyordu.

"seni görmek ne güzel aziz dostum watson.Neden öyle yabancı gibi durup kapı önünde bekliyorsun.içeri girsene"

holmes haklıydı.hala bir misafir gibi kapının önünde dikilmiş onu süzüyordum."

"iyimisin holmes,seni pek süzülmüş gördüm.sanırım görüşmediğimiz bu son bir ayda kendine neredeyse hiç bakmamışsın"

holmes keman çalmayı bırakmıştı.kemanı alıp usulca koltuğun üstüne bırakıp meşhur piposunu vazgeçemediği chesterfield tütünüyle doldurmaya başlamıştı bile.Tek korkum onun zaman zaman tütününe karıştırdığı garip otlardı.kimi zaman holmeste sanrılar ve halisünasyonlar gördüren bu otların dostumu hasta etmesinden korkuyordum.

"korkulacak bir durum yok sevgili dostum watson.Sadece son zamanlarda biraz fazla dışarıda kaldım o kadar.Asıl ben seni iyi görmedim sevgili dostum.son zamanlarda çok fazla çalışıyor olmalısın"

holmes haklıydı.açtığım muayahanemde tutunabilmek için son zamanlarda gereğinden fazla hasta bakıyordum.üstelik evlendiğim için çok borçlanmıştım ve tüm borçlarımı ödeyebilmem fazladan bir kaç ayımı alacaktı."

"sana yardım etmemi ister misin watson?"

"ah hayır holmes teşekkür ederim.ben zamanla hallederim."

dostum peki anlamında omuz silkmişti.holmes böyledir.sorunlar karşısında çözüm sunar ve eğer çözümü kabul görmezse üstelemezdi.

"şuan üstünde olduğun bir vaka var mı holmes?"

holmes ağzındaki piponun ucunu ezerken,elindeki gazeteyi burnuna tutmuş şömine ateşinin aydınlığındaki habere bakıyordu.

"cantbury 'deki cinayet haberini okuyordum.Yaşlı,huysuz bir ihtiyar , balıkçı tavernalarının bulunduğu sokakta kiraladığı evde ölü bulunmuş.oldukça ilginç bir vaka.duvara kelt dilinde kanla bu sadece başlangıçtır diye yazılmış.müfettiş lestrade'in bu vakada bocaladığını tahmin edebiliyorum."

"hımm peki sen neden gidip olay yerini kendin görmüyorsun holmes.Bu tip vakaları seversin."

holmesun gözleri parlamıştı ancak aldığım cevap beni yanıltmaya yetmişti.

"hayır aziz dostum watson.bu dava müfettiş lestradin davası.onun davasına karışarak ona karşı saygısızlık yapamam.üstelik lestrade genç ve akıllı bir adam.onun benden yardım istemesini bekleyeceğim.zaten onun gelişini çok da beklemeyeceğimizden eminim.vaka oldukça ilgi çekici ve karışık. dostum haklıydı.benim gelişimden sadece yarım saat sonra müfettiş lestrade oldukça bitkin ve mahçup bir yüz ifadesiyle karşımızdaydı.uzun boylu ,karga yüzlü bir adamdı lestrade.zeki parlak gözleri kimi zaman insanı korkutsa da holmese saygı duyduğu açıktı.

"ah bay holmes yardımınıza ihtiyacım var.Cantbury deki cinayet vakasından haberiniz vardır.açıkçası vakada bir milim bile ilerleyebilmiş değiliz.yardımınıza ihtiyacımız var."

dostumun yüzündeki müstehzi gülümsemeyi gördüğümde holmesun ne kadar ileri görüşlü biri olduğunu daha iyi anlamıştım "hay hay sevgili lestrade.vaka bana da oldukça ilgi çekici gelmişti.gidelim mi?"

"gidelim bay holmes dışarda bizi bekleyen bir araba var"

"sevgili dostum watson bize eşlik etmek ister misin?"

vakit geç olmasına rağmen merak duygumu yenememiştim.sevgili karımın holmesun yanına gittiğimde orada saplanıp kalma huyumdan haberi olduğunu bildiğim için geç kaldığım takdirde endişelenmeyeceğine emindim.

"geliyorum holmes.şu cinayet vakasını ben de merak ettim doğrusu holmes şapkasını ve paltosunu alıp çıktığında hep birlikte dışarıda bizi bekleyen arabaya binip cantburydeki balıkçılar sokağına gitmek için yola çıktık.

şehrin güney tarafındaki mahalle şehrin ortasından geçen nehirde balıkçılık yapan ailelerin veya yalnız başına izbe evlerde yaşayan balıkçıların barınaklarından oluşuyordu.gece vakti yağmur usulca yağarken biz de sokağın başında inmiştik.bu saatlerde sokak eğlenceden dönenlerle ,tavernalara giden balıkçı ve diğer londra esnaflarıyla dolu olurdu.

cantbury tavernalar sokağı 28 numaralı eve geldiğimizde evin tek katlı ahşap ve eski bir ev olduğunu gördük.lestrade bir mumu yakıp içeri girdiğinde az önceki karanlık oda birden aydınlanıp daha da ürkütücü bir hal almıştı.

içerisi sıvası dökülmüş duvarları olan ,bir masa ,iki sandalye, eski ahşap bir yatak ve kırık bir komodinden oluşan neredeyse boş sayılabilecek bir haldeydi.holmes mumu alıp etrafı incelemeye başlamıştı.duvarda eski bir balıkçı ağına bir ucu kırık eski paslı bir tekne çapası süs olarak yerleşitilmişti.diğer duvarda ise fok derisinden yapılma eski bir deri tabakası çivilenmişti.

"kurban bir balıkçı mıydı?"

holmesun bu sorusuna lestradin bıyık altından güldüğünü gördüm.ona garip gelen soruyu holmes oldukça ciddi bir şekilde sormuştu.

"evet öyle olmalı.balıkçıların kaldığı bir mahallede bir başkasının kalması çok enderdir.buranın halkı genelde geçimini nehirde balık tutarak sağlar."

holmes müfettiş lestradi oldukça ciddi bir şekilde dinlemişti.

"peki kurbanın yanında ne tip şeyler bulundu bay lestrade."

lestrade düşünme pozisyonu almıştı.bulunanları hatırladığına emindik ancak lestradin başka vakalarda da bu tip tavırlar aldığını biliyorduk.

"bir kese içinde tütün,bir balina kemiğinden yapılma iğne,beş poundluk banknot,on şilinlik bozukluk,eski paslı bir anahtar ve kurumuş üç yapraklı bir yonca."

dostum holmes ellerini çenesinde kilitlemiş müfettiş lestradin saydıklarını aklında tutmaya çalışıyordu.

"peki olay yerinde kurbanı nasıl buldunuz ve şu kanla yazılmış yazı hakkında biraz bilgi verir misiniz?"

"tabii bay holmes.kurbanı bulduğumuzda gözleri korkuyla açılmış bir şekilde havaya bakıyordu.sırt üstü düşmüştü.bir avucu tamamen kapalıyken diğer avucu yarı kapalıydı.Avucunun içinde o üç yapraklı yoncayı bulduk.kurbanın kanıyla da duvara bu ilk olmayacak yazılmıştı."

ayrıntılar oldukça dehşet vericiydi.bunun bir intikam cinayeti olduğunu görebiliyorduk.

"o zaman sırada başka kurbanlar olacak demektir müfettiş lestrade.bu kurbanın bağlantıda olduğu diğerlerini bulursak olabilecek diğer cinayetlerin de önüne geçmiş olacağız.üç yapraklı yonca olayı ilginç.sanırım katil geride bir mesaj bırakmış olmalı.üç yapraklı yonca irlandalılara has bir şey.bay lestrade şehre yeni gelmiş irlandalılar hakkında bilgi almamız gerekiyor.Bir de şu ölen adam"

"harpy queen adamın ismi.en azından onu tanıyanlar onu hep bu isimle çağırmışlar."

holmes yüzüne tekrar bir gülümseme yerleştirmişti.

"bunun gerçek ismi olmadığına eminim.kimsenin böyle bir ismi gerçek isim olarak almayacağına bahse girerim.kurban kendini birilerinden saklamaya çalışmış olmalı.ancak pek başarılı olmadığı açık."

"adamlarım hala harpy queeni araştırmaya devam ediyor.dediğiniz gibi sırada başka kurbanlar olacaktır.ben londraya yeni gelenleri öğrenmeye çalışayım."

"isabet olur müfettiş lestrade.biz de sevgili dostum watsonla biraz daha kalıp baker sokağına geri döneriz lestrade olur anlamında başını salladıktan sonra geniş konik şapkasıyla bizi selamlayıp dışarı çıktı.holmes mumu sırasıyla tüm duvarlarda gezdirirken kanla yazılmış yazıyı gördüğünde mumu yazının üstüne tuttu.birkaç dakika süren incelemeden sonra holmesun gözlerindeki zeki parlamayı görmüştüm.

"sanırım biri bizi yanlış iz üzerinde dolaştırmak için kendine irlandalı süsü vermiş.kelt alfabesiyle yazmış ancak ben bir dil bilim uzmanıyım aziz dostum watson.kelt alfabesine benzetilmeye çalışılsa da birisinin acemice davrandığı kesin.şu K harfinin boyunu ve eğikliğini görebiliyor musun? dil bilimci olmadığım için holmesle aynı heyecanda değildim.bana garip ve saçma bir k harfi olarak gelmişti.

"kelt alfabesini bilmiyorum holmes.ben bir gariplik göremedim."

"yazan kişi de bilmiyor sevgili dostum watson.bilseydi kelt lafabesindeki K nin daha eğik ve yatık olduğunu bilirdi.birisi irlandalı olduğuna inandırmaya çalışmış.kurbanı görsek iyi olacak watson.ancak önce şu acıkmış karnımızı doyursak çok iyi olacak."  

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن