CANTBURY CİNAYETİ / BÖLÜM 5

119 24 4
                                    

  Holmes oldukça umutluydu.En son kurbanın evinde bulduğumuz evraklar sayesinde vakayı aydınlatma konusunda büyük bir ilerleme sağlayacağını düşünüyordu.Haksız da değildi.En azından kurbanlardan birinin gerçek adını öğrenebilmiştik.

Şimdi müfettiş lestradin getireceği bilgileri bekliyorduk.Sabah kahvaltımızı güzel jambonlu omlet ve hafif bir kahve eşliğinde yaptıktan sonra holmes biraz yediklerini eritmek adına sabah yürüyüşüne çıkarken ben de günlerdir ihmal ettiğim biricik eşime uğrayıp ondan temiz kıyafetler almaya gitmiştim.Holmesle müfettiş lestradein de bildiği Datforddaki küçük bir tavernayı andıran barda buluşmak üzere anlaşmıştık.

Holmes her zamanki dakikliğiyle buluşma yerine gelirken ben de yanımdakileri baker sokağındaki eve bırakıp holmesle buluşma yerine öyle gelmiştim.Vakit öğle olduğu için öğle yemeği öncesi hafif bir içkiyle lestadein gelişini bekliyorduk.

"Bunun bir intikam vakası olduğu aşikar.Ancak bu cinayetlerin altındaki sebebi çok merak ediyorum Holmes."

"Doğrusu ben de senden çok farklı değilim sevgili watson.Ancak belli ki bu üçlü ve bilmediğimiz daha başkaları birinin canını fena yakmış olmalı ki,oldukça canice cinayetler işletmiş."

"Haklısın,birini fena kızdırmışa benziyorlar."

Lestrade yüzünde memnuniyet taşıyan bir gülümsemeyle yanımıza geldiğinde Holmes de ben de onun sandığımızdan çok daha fazlasını öğrendiğini anladık.

"Oturun bay lestrade size hafif bir içki ısmarlayayım." diye konuştu Holmes.

"Ah çok naziksiniz bay Holmes ancak görev başında içmek adetim değildir.Sonuçta ben resmi bir polis müfettişiyim,sizin gibi bağımsız yöntemlerle çalışmıyorum.Ancak naneli bir çaya hayır demem doğrusu. İçkilerimizi yudumladığımız sırada holmes gözlerini müfettiş lestradee dikmişti.Adamın oldukça uzun ve biçimsiz burnuna yakışan iki küçük kara gözleri ,bilgileri paylaşmakta sabırsızlanan bir adamın ruh halini barındırıyordu.

"Evet bay lestrade sizi dinliyoruz."

Lestrade gırtlağını temizledikten sonra elindeki porselen fincanını oturduğumuz masanın köşesine koydu.

"Dediğiniz gibi en son kurbanın üzerinde bulduğumuz belgeleri yeni kıtanın polis müdürülüğüne telgrafla bildirdim.Cevap vermeleri uzun sürdü ancak buna değdi. "Hımm ne güzel."

"Daniel Jonatha nCockley ,missisipi doğumlu.Uzun süre nehir teknelerinde çalıştıktan sonra donanmaya katılmış ve orada donanma çavuşluğuna kadar yükselmiş.Donanmadan ayrılıp Nevadaya altın aramak için gitmiş.Beş yıllık başı boş geçen bir hayattan ve orada burada çalıştıktan sonra kimsenin akıl erdiremediği şekilde nevadadaki bir madende hissedar olmuş."

Holmes tüm öğrendiklerini sindirmeye ve onlardan mantıklı sonuçlar çıkarmaya çalışıyor gibiydi.

"Çok güzel gidiyorsunuz müfettiş lestrade devam edin. "Diğer hissedarlara gelince,Harpey Queen olarak bilinen kişi James Robery.Eski bir sığır çiftliği sahibi.Uzun yıllar Ohioda kendi çiftliğinde çalıştıktan sonra altın bulma sevdasına kapılanlardan.Çiftliğini satıp Nevadada olduğunu duyduğu altınların peşine düşmüş.Üçüncü kişi ise Bob Copper,eski bir demirci ve at nalı tamircisi.O da Nebraskadaki demirci dükkanını kapatıp daha fazla kazanmak için Nevadadaki altınların peşine düşmüş."

"Başka hissedarlar var mı?" diye bu sefer ben sormuştum.Holmesun gülümsemesini gördüğümde benim aceleci ve meraklı tutumuma gülümsediğini anladım.

"Son bir hissedar daha var.Franky Hazelguard, New Yorklu eski bir fotoğrafçı.O da dükkanını kapatıp kapağı Nevadadaki altın madenine atan son kişi."

Holmes önündeki hafif brendysinden bir yudum alıp,piposuna çok sevdiği tütünlerden birini dolduruyordu.Doldurma işi bittiğinde piposunu yakıp dudaklarına yerleştirdi.Keyifli olduğu zamanlarda piposunu dudaklarının sol köşesine koyarken,canı sıkkın olduğu zamanlarda sağ köşeye koyup,piponun ucunu adeta kemirirdi.

"O zaman henüz işlenmemiş bir cinayet daha var.Eğer bay franky hazelnutu katilden önce bulursak,hem bir cinayeti önlemiş olacağız hem de cinayetin sebebini ve katili öğreneceğiz."

"Haklısınız bay Holmes" diye tasvip etti müfettiş lestrade.

" Peki kurbanı katilden önce nasıl bulacağız holmes?" merak ettiğim soruyu sormuştum.

Holmes piposundan bir nefes çekip dumanı havaya savurdu.

"Gazete ilanıyla aziz dostum watson."

Lestrade de ben de anlamamış bir şekilde holmese bakıyorduk.Holmesun pek çok yöntemine aşinaydım ancak kurbanı gazete ilanıyla ayağımıza çağırma işini anlayamamıştım.

Holmes şaşkınlığımızı görünce açıklama gereği duydu.

"Katile hissettirmeden,kurbana onun tehlikede olduğunu anlatan üstü kapalı bir ilan vereceğiz.Kurbanın gazete okuma alışkanlığı olduğundan eminim.Üstelik fotoğraf gibi bağımlılık yapıcı bir mesleğe sahip olanlar onu yapamadan duramaz."

"Çok güzel bir fikir bay holmes." diye elleriyle alkışladı lestrade.Holmesun fikri benim de hoşuma gitmişti.

"Pekala bay lestrade,siz şu vahşi ama eğitimli hayvanı bulmak için londrada olması muhtemel sirke bakın,watson ve ben de lonradaki gazetelere şu ilanımızı verelim.Umalım ki kurban adayımız katilden daha akıllı ve çabuk olsun. Müfettiş lestrade anladığını gösteren bir baş hareketinden sonra yerinden kalkıp bizi selamlayıp oradan uzaklaşınca ben ve Holmes de ilan servisine doğru yola çıktık.

"New York tarzı fotoğraf çekebilecek bir profesyonele,önemli bir aile için fotoğraf çekimi yaptırılacaktır.Ücret oldukça dolgundur.Müracatların baker caddesi 4.numaralı eve yapılması ilan olur."

"New York tarzı fotoğraf mı,hiç duymadım doğrusu " diye hayretimi belirtim.

"Öyle bir tarz yok zaten sevgili dostum watson.Ama senden başka şaşkın arkadaşımız da olacak ve bu New York tarzı fotoğrafı merak eden aileyi görmek isteyeceklerdir."

ilan servisine verdiğimiz ilandan sonra beklemeye geçmiştik.Adamın verdiğimiz adrese geleceği düşüncesiyle yarın için evden çıkmamaya karar vermiştik.Bu yüzden tüm geceyi Holmesle kağıt oynayarak geçirdik.

Ertesi sabah ben camdan sokağı izlerken holmes de piposunu içip sallanan sandalyesinde oturuyordu.Sabahın erken vakitleri geçmesine rağmen gelen giden olmamıştı.

"Sanırım adam bizim gazeteye verdiğimiz ilanı görmedi.Yoksa çoktan gelmiş olurdu." diye üzgün bir şekilde fikrimi belirttim.Doğrusu gelecek olan adamı oldukça merak ediyordum.Tabii ki en çok da hikayeyi.Bu adamlar ne yapmıştı da katili kızdırmış ve onun ölümcül gazabını üstlerine çevirmişlerdi.

Saat ona gelmesine rağmen gelen giden olmayınca,Lestaradeden de ses çıkmayınca Holmesle bir el daha iskambil oynamaya karar verdik.Yerimden kalkıp iskambil destesini alacağım sırada holmesun camdan sokağı izlediğini gördüm.

"Sanırım beklediğimiz adam diğerlerinin başına gelenleri duyunca bunun bir tuzak olduğunu anladı.Dikkatli davranacağını biliyordum ancak bu kadarını beklemediğimi itiraf etmeliyim."Diye konuştu.

"Umutsuz musun?"

" Hayır.En azından hayatı için daha dikkatli olacaktır.O zaman biz de katile onu tanıdığımızı ima eden bir ilan verelim.Bakalım bu sefer ne olacak."

Holmese şaşırmış bir şekilde bakarken ,bu gözü dönmüş ve yanında vahşi bir kedi taşıyan adamı üstümüze çekmek düşüncesinde olan holmesun delirip delirmediğini düşünüyordum.

"Biliyorum sevgili dostum delirip delirmediğimi düşünüyorsun ama başka çaremiz yok.Ortaklarının ki buna suç ortakları da diyebiliriz,onların ölümüyle şimdi bir fare gibi saklanan franky denen adamı bulamıyorsak katili bulmalıyız."

"Nasıl olacak holmes?"

"Yine ilan servisine ilan vererek.Ona kendimizi aradığı adam olduğumuzu düşündürterek.Muhtemelen bizim fare franky iyi saklandığı için katil de bizim gibi onun izini bulamamış olmalı."

Holmes haklıydı.Şimdiye kadar dördüncü cinayetin haberi gelmemişti.Bu da katil ve yanındaki hayvanın franky denen adamın izine ulaşamadığını gösteriyordu.

"Birleşik devletler nevadadaki bir altın madeni hissesini uygun bir fiyata devretmek isteyen bir beyefendi uygun alıcılar bekliyor.Buradaki bir mülkle takası da uygun görülecektir. "Adres olarak nereyi vereceksin holmes.Burasının adresini ikinci kez vermemiz dikkat çekecektir."

"Biliyorum aziz dostum watson,bu yüzden lestradein yalnız yaşadığı daireyi uygun buldum."

"Lestrade buna izin verecek mi?"

"Vermek zorunda.Eğer bu vakayı çözüp ününe ün katmak istiyorsa bunu yapmak zorunda."

Holmesun gülümsemesini gördüğümde onun vakaları çözüp kalan tüm şöhreti lestrade gibi müfettişlere bırakmasına anlam veremiyordum.

"Watson sen burada kal, ben ilan servisine ilanı verip geliyorum."

"Peki Holmes sen bilirsin."  

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now