KAYIP TABLO / BÖLÜM 4

349 67 12
                                    

   Doğrusu bu harikulade sofra karşısında ben de hayranlığımı gizleyememiştim.Ancak asıl şaşırtıcı olan Holmesun teklifsizce masaya oturup peçetesini boynuna bağlayıp yemekleri seçmeye başlamasıydı.Dostumun kaba ve görgüsüz biri olmadığını biliyordum.Nezaket kuralları çerçevesinde daima iyi bir centilmen olan Holmesun iki günden beri bu tuhaf davranışları sergilemesi beni içten içe meraklandırıyordu.Leydi  Edgarın gözlerinde dostumu kaba ve görgüsüz gördüğüne dair bir emare görememiştim.Leydi Edgar da dostumun yaptığı şey normalmiş gibi iç hizmetkarlardan birinin çektiği sandalyesine nazikçe oturdu.Bende yerimi aldıktan sonra masa tamamlanmış oldu.Lady Edgarın el şaklatma işaretiyle yemekler servis edilmeye başlandığında Holmes aç bir kurt gibi sofraya saldırmıştı bile. Holmes çoktan bir sülün budunu kemirmeye başlamıştı .Baş başayken bile yemek yeme kurallarını uygulayan ve nezaketi elden bırakmayan dostumun günlerce aç bırakılmış bir sokak çocuğu gibi yemeklere saldırması beni dehşete düşürmüştü.Lady Edgar çorba tabağından kibar bir şekilde çorbasını yudumlarken ben de önümdeki kızarmış tavuktan bir parça aldım.Holmes yemek bitmeden cebindeki tütün kesesinden bir parça tütünü piposuna sıkıştırıp yaktı ve dumanlarını havaya savurdu.Dostumun bu davranışı beni utandırmaya ve benim canımı sıkmaya yetmişti.Lady edgarın misafirinin bu patavatsızlığına gösterdiği sabra hayran kalmamak elde değildi.

"Sizi neden buraya kadar yorduğumu biliyorsunuz bay Holmes."

"Tabii ladyim biliyoruz.Kocanızın size hediye ettiği değerli bir tablonun çalınıp sahtesiyle değiştirilmesi olayı.Oldukça geveze bir uşağınız var ladyim.Bu tip ailevi şeyleri ortalık yerlerde konuşması ilginç.Sonuçta burası küçük bir yer  ve çok rahat dedikodu malzemesi olabilir."

"Haklısınız bay holmes.Yaşlılık insana gevezelik gibi alışkanlıklar edindirebiliyor.Ama tavsiyenize uyup onu uyaracağımdan emin olabilirsiniz.İsterseniz içeri geçip size söz konusu tabloyu göstereyim."

"Hay hay efendim.Tabloyu görmek için sabırsızlanıyorum.Önden buyrun."

Dungham konağı oldukça güzel ve ihtişamlı bir konaktı.Yarı şato yarı köşk havası verilmiş konağın avlusu oldukça pahalı italyan mermerleriyle döşeliydi.Avlunun girişine bir adet aslan tam karşısına da bir kalkan üstünde işlenmiş kadeh ve kılıç temasının olduğu mermer bir  kaide konulmuştu.bu Dunghamların aile armaları olmalıydı.Katedral kapısını andıran giriş kapısı iki adet mermer sütunla desteklenmişti.Avlunun her iki yanı da lady Edgarın kişisel zevkine göre dikilmiş mimoza çiçekleri ve kasımpatılarla döşenmiş eşsiz güzellikte bir bahçeye dönüştürülmüştü.

İçeri girdiğimizde serin bir hava dalgası yüzümüze çarptı.Açık pencerelerden gelen hava insanın yüzünü alev gibi yalayıp geçerken insanda tatlı bir his uyandırıyordu.

"Sanırım altta büyük bir mahzeniniz var ladyim.Bu dungham 1856 şarabının tatlı kokusu.Nerede olsa tanırım kokusunu."

"Burnunuz oldukça hassas bay Holmes.Sizden iyi bir şarap çeşnicisi olurdu doğrusu.Lady Edgarın iltifatına Holmes şapkasını hafifçe kaldırarak karşılık vermişti.Benim alamadığım şarap kokusunu Holmesun bu kadar net almasını uzun yıllardır alkolden uzak kalışıma vermiştim.En son holmesle kızıl biraderler davasının kapanışını kutladığımız yemekte içmiştim."

Geniş salonun bütün duvarları pahalı tablolar ve röprodiksiyon çalışmalarıyla doluydu.Sanattan pek anlamasam da tablolardaki güzelliği ve seçiciliği görmemem mümkün değildi.Sonunda karşı duvardaki meşhur tablonun önüne gelmiştik.

"Ünlü amerikalı ressam Jason Walson un ünlü su kuşlarının dansı adlı tablosunun  bir eskiz çalışmasıydı.Ölen eşim onu New Yorkta ünlü bir müzayededen açık arttırmayla almış sonra da bana hediye etmişti.Eşim lord Dunghamın ölümünden beri onun hatırasının yaşatabilmek adına her sabah bu tablonun önüne gelip bakarım.Benim için bir tür ritüel olmuştu bay Holmes"

"Hımm peki tablonun sahtesiyle yer değiştirdiğini ne zaman anladınız ve nasıl anladınız? Resim konusunda bir uzmanlığınız varmıydı ladyim? Uşağınız bize tabloyu neredeyse ezbere bildiğinizi anlatmıştı."

"Evet uzun yıllardır o kadar çok önünde durup inceledim ki artık tablonun her kıvrımını neredeyse ezberlemiştim.Ama benim fark etmeme sebep olan şey ezberlediğim noktalar değildi bay Holmes.Kocam tabloyu aldıktan sonra yolculuk esnasında tablo çok hafif bir zarar görmüştü."

"Öylemi nasıl?"

" Bu bir eskiz çalışmasıydı.Yani ana resim yapılmadan önce yapılan hazırlık çalışması.Sonuçta aynı elden çıktığı için eskizleri de resmin kendisi kadar değerli ve pahalıdır bay Holmes.New Yorkdan londraya dönerken gemide hizmetçilerden biri ezkisi kamaradaki eşya rafına kaldırırken elinden düşürmüştü.O zaman resmin çerçevesi kırılmış küçük bir kıymık parçası da eskiz de çok zor görülebilen bir ufak nokta oluşturmuştu.İşte en son baktığımda o noktanın olmadığını ve resmin sapasağlam olduğunu gördüm bay Holmes."

"Anladım çok ilginç bir detay doğrusu ve sizin bunu farketmeniz hayranlık verici.Büyük olasılıkla eskisizi çalanlar bu detaydan habersiz oldukları için farkedebileceğinizi tahmin edemediler." diyerek fikrini belirtti dostum.

"Zannımca öyle bay Holmes.Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz bay holmes?"

Holmes sahte olduğu söylenen eskizin olduğu tabloyu yerinden çıkardı.

"Dediğiniz gibi lady Edgar eskizler de aynı ressamın elinden çıktığı için değerlidir.Soru şu eğer biri orjinalinin yerine farkedilmeden bir benzerini koyacaksa bu eskizin aynısını çizebilecek kadar yetenekli birini nerden bulabilir.Bu eskizi kopyalayabilecek ele çok az kişinin sahip olduğunu düşünüyorum lady Edgar"

"yani?"

"İzninizle bu sahte eskizi alıp sanat koleksiyoncusu uzmanı arkadaşım sir David Reishburne göstermek isterim.Sanat çevresince çok bilinen ve sanat camiasında kulağı delik biridir.Bel ki bana bu kopyayı çizen yetenekli el konusunda bilgi verebilir."

"Ah çok iyi olur bay Holmes.O eser eşimden kalan en değerli hatıra.Benim için kutsal sayılacak kadar kıymetli bir şey.Bu eskisizi alın ve bir an önce dostunuza gösterin."

 "hay hay efendim."


Holmes eskizin olduğu tabloyu duvardan alıp çerçevesinden çıkardı.Eskizi güzelce rulo yaptıktan sonra iç cebine koydu.

"Oldukça kaliteli bir parşömene çizilmiş bu da hırsızların oldukça profesyonel olduğunu gösteriyor.Eğer sizin dediğiniz o noktadan haberleri olsaydı işleri yaver gidecekmiş."

"Evet ama dediğiniz gibi o noktayı farketmem yeterli oldu."

"Pekala  ladyim ben bu akşam ki Londra trenine biner yarın akşam dönmeye çalışırım.Dostum Watsonun bu gece için misafiriniz olmasında bir sakınca yoktur umarım."

"Hayır efendim.Misafirimiz olmasından şeref duyarız.Sizden gelecek haberleri sabırsızlıkla bekleyeceğim bay holmes."


"Pekala o zaman anlaştık öyleyse.Ben de akşam ki yolculuk için  Chessy tren garına gideyim.Dostum Watson size emanet.Ona güzel bahçenizi zevkle gezdireceğinizden eminim.Dostum da eski bir ordu doktorudur.Hindistanda görev yapmıştı.Anılarıyla sizi güldüreceğine eminim."

" Seve seve efendim  onun anlatacaklarını dinlemekten büyük memnuniyet duyarım."

Holmes gitmeden önce kulağıma

"Buradaki herkesi dikkatlice izlemeni istiyorum dostum Watson.Gözüne çarpan her detayı unutmadan bir yere yaz yarın akşam senden bu bilgileri almak istiyorum."

"Buradakilerden birinden mi şüpheleniyorsun holmes?"

"Şüphe güzel bir şeydir Watson. Şüphe insanı sonuca götüren yolun basamaklarıdır.Gözün hizmetçiden uşağa kadar herkesin üstünde olsun watson. Yarın akşam görüşürüz dostum."

"Uşağım sizi arabayla gara bıraksın bay holmes."

"Çok naziksiniz efendim.Umarım en kısa sürede rahmetli kocanızdan kalan o hatırayı bulup size teslim edeceğim."

 " Unutmayın tek umudum sizsiniz bay holmes."


Holmes ve uşağın bindiği araç gözden kaybolduğunda lady Edgar da güzel bahçesini göstermek için hevesle koluma girmişti.

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now