CANTBURY CİNAYETİ / BÖLÜM 3

120 25 3
                                    

   Holmes'le birlikte yanımıza müfettiş lestrade'yi de alarak scotland yard'ın yakınlarındaki bir lokantaya gitmiştik.Holmes zayıf,sıska bir adam olmasına rağmen çok sık acıkan bir tipti.Bunda bir süredir yaşadığı şeker hastalığının başlangıcı da etkiliydi.Bu yüzden onun da yönlendirmesiyle çok güzel sülün etinden yemekler yapan eski tür bir lokantaya gelmiştik.Holmes dışında kimsenin iştahı yok gibiydi.Özellikle morgtaki cesedin görüntüsünden sonra ben ve lestrade'de iştah namına bir şey kalmamıştı.

Holmes iştahla yiyip bitirdiği yemeğinden sonra eline piposunu alıp o pis kokan tütünlerinde birini doldurmaya başlamıştı.Ustura gibi keskin bir zekaya sahip olan dostumun piposunu ağzına yerleştirdikten sonra vakayla ilgili derin düşüncelere dalacağından emindim.Müfettiş lestrade ise sıkıntılı görünüyordu.ingiltere dışından birinin gelip öldürüldüğü bu vakada tek umudu holmes'tu.Dostumun zekasına ve çalışmalarına bel bağlayan zavallı müfettiş dostumuz şimdiden holmes'un daha detaylı ve yardımcı olacak bir şeyler bulabilmesi için gözünün içine bakıyordu.

"Siz katilin yanında gerçekten yırtıcı bir hayvan gezdirdiğinden emin misiniz bay holmes?
Dostum Holmes piposundan derin bir nefes alarak dumanını havaya savurdu.

"Eğer birisi vahşi bir hayvan postuna bürünüp,yerde keskin pençe izlerini taklit etmediyse eminim bay lestrade"

Bu vaka sırasında vahşi bir hayvanla karşı karşıya gelme olasılığı hepimizi ürpertmişti.Oldukça güçlü ve atik bir hayvan karşısında silahlarımızın bir faydası olabileceğine imkan bile vermiyorduk
"Peki hayvanın türü hakkında bir düşünceniz var mı?sizce bir kaplan veya aslan mı?"

Holmes gözünü kısmış lestrade'e bakıyordu.

"Açıkçası aslan olmadığı kanaatindeyim.Aslan kolay kolay evcileşebilecek bir hayvan değil.Ayrıca olay yerinde hayvanın yelesinden bir tüy de yere düşmüş değildi.Dişi aslanlar yelesiz olur ancak dediğim gibi dişi bir aslanı evcilleştirmek imkansız gibidir.

"Hımm o zaman kaplan veya panter gibi bir hayvan olmalı?" diye fikir belirtti lestrade.

"Evet olabilir.Amerika kıtasında aslanlar veya kaplanlar yaşamıyor ancak panter ve jaguar gibi hayvanlar hala o kıtada mevcut.Bu yüzden panter ,leopar veya jaguardan biri olmalı.ayrıca bu hayvanlar aslanlara göre nispeten daha rahat evcilleştirilebilen hayvanlardır."

Yemek sonrası çaylarımızı yudumladığımız sırada Scotland Yard dedektiflerinden alfred barwick'in hızla yanımıza geldiğini gördük Barwick hepimizi saygıyla selamladıktan sonra oldukça heyecanlı bir sesle ikinci vakanın haberini vermişti.

"Londra'nın güneyindeki bridgetown'da yaşlı bir adam ölü olarak bulunmuş.Katil duvara kanıyla yeni bir mesaj daha bırakıp gitmiş."

Lestrade ve bizler birbirimize bakarken,bunun harpy queen vakasıyla alakalı yeni bir cinayet olduğunu anlamıştık.Holmes pek şaşırmamış görünüyordu.Muhtemelen öldürülenlerle bir sorunu olduğu apaçık olan katilin bu yeni hamlesini bekler gibiydi
Bir şey söylemeye bile gerek duymadan ayağa kalkıp arabaların bulunduğu istasyon durağına gelip kendimize bir araba bakındık.Geniş büyük bir arabaya oturduğumuzda lestrade arabacıya adresi vermişti bile.

Bridgetown daha çok çömlek ustalarının bulunduğu bir mahalle olarak biliniyordu.Londra'nın en kaliteli şarap fıçıları ve testileri de yine bu mahalledeki ustaların ellerinden çıkmaydı.kurbanın bulunduğu eve girdiğimizde etrafta yarım kalmış çömlekler,yeni bitirildiği belli olan şarap fıçıları ve bir kaç da büyük testi bulunuyordu.

Kurban,su dolu büyük bir şarap fıçısının içinde cansız olarak duruyordu.Büyük olasılıkla katil,kurbanını suda boğarak öldürmüştü.Lestrade harpy queen ile aynı yaşlardaki adamın başını sudan çıkarıp cesedi yere uzattığında bunun saçları sararmış,fare suratlı,zayıf yüzlü ufak tefek bir adam olduğunu gördük.Boğulma esnasında çok su yutmuş olmalıydı.Karnı zayıf bedenine büyükçe bir top girmiş gibi şişkin duruyordu.

Holmes,duvardaki kanlı yazıyı gördüğünde bize seslice okumuştu "Bunun günahı diğerinden de fazlaydı."

Yazı aynen buydu.gündüz vakti olduğu için cesedin bulunduğu odada mum yakma gereği duyulmamıştı.Holmes ise yere eğilmiş burnu yerde bir şeyler arayan bir tazı köpeği gibi sürünerek ilerliyor,ahşap eski zeminde elini karış haline getirmiş olarak gezdiriyordu.

Letrade ve ben dostumuzu şaşkınlıkla izlerken holmes ayağa kalkıp zafer kazanmış bir gülümsemeyle bize baktı.

"Evet bu bir leopar.Elimle hayvanın ön ve arka ayakları arasındaki mesafeyi ölçtüm.Henüz genç bir hayvan.Bu da onun henüz yavruyken büyütülüp eğitildiğini gösteriyorAama oldukça güçlü ve atik bir hayvan ve arka ayaklarının üstünde insan gibi yürüyebiliyor."

Şaşkınlık ve dehşetle dostumun yüzüne bakıyorduk.İnsan gibi yürüyebilen vahşi bir hayvandan bahsetmişti.

"şaka mı yapıyorsunuz bay holmes?Nasıl yani bizim gibi yürüyen bir leopar mı vardı burada?"

lestrade'in ağzı şaşkınlıktan açık kalırken gözlerinde de dostuma karşı sessiz bir alay vardı.

"Evet müfettiş lestrade.Oldukça iyi eğitilmiş bir hayvan.Tıpkı bir insan yavrusu gibi eğitilmiş.Kapının orada sadece arka patilerinin izleri var.Oysa neredeyse on adım boyunca ön patisinin izleri yok.Bu da hayvanın neredeyse on adım boyunca insan gibi arka ayakları üstünde yürüdüğünü gösteriyor."

"Ama bay holmes bu nasıl olur.Sirklerde böyle hayvanlar olduğunu duymuştum ama?"

"Tam isabet bay lestrade sirklerde böyle hayvanlar var.Akıllı bir adam olduğunuzu hep söylemişimdir.Katilimiz iyi eğitilmiş hayvanıyla bir sirkte saklanıyor olmalı.Belli ki kurbanlarının yerini tespit etmiş.Ve şimdi sırasıyla onları avlıyor."

ben zavallı kurbana bakıyordum.Adamın morarmaya başlamış suratında keskin bir acının izleri vardı.Lestrade ise küçük adamın cebinden onu tanımamızı sağlayacak bir şeyler arıyordu.

"Üstünden on poundluk bir banknot,müşterilerinin isimleri ve teslimatlarının olduğu küçük eski bir defter,yarısı yırtılmış bir mektup ama neredeyse hiç okunmuyor.Harfler mürekkebin zamanla erimesinden dolayı birbirine geçmiş."

Lestrade elindekini holmes'e gösterdiği sırada holmes de kurbanın yanına eğilip onu inceliyordu.holmes incelemesini bitirdiğinde aklı karışmış gibi suratını buruşturdu.

"Balıkçlık yapan bir sığır yetiştiricisi ve şimdi de çömlekçilik yapan eski bir madenci.Vaka oldukça ilginçleşiyor dostlarım.Doğrusu daha önce böyle bir vaka hatırlamıyorum." diye mırıldandı holmes.

"Madenci olduğunu nereden anladınız bay holmes?" lestrade artık dostumun hiç bir şeyine şaşırmamaya yemin etmiş gibiydi.

"Elleri oldukça nasırlı,ancak uzun süre kürek ve kazma sallayan birinde bu tip nasırlar oluşur.Ayrıca uzun süre önce madencilerde görülen tipik bir hastalık geçirdiğini söyleyebilirim.Zavallı adam uzun süredir bu hastalıktan muzdarip olmalı.Bakın sürekli balgam çıkardığı için gömleğinin kol kısmında balgam izleri var.Bu da zavallı adamın akciğeriyle ilgili sorunu olduğunu gösterir.madenciler uzun süre yer altında farklı gazlar soluduğu için akciğerlerinden hep sıkıntı yaşarlar."

Holmes'un gösterdiği yere baktığımızda haklı olduğunu gördük. Kurumuş balgam lekeleri neredeyse gömleğinin her iki kolunda ve manşetlerinde vardı.

"ilginç doğrusu.Birilerinden kaçıp Amerika'dan Londra'ya geliyorlar ve kötü kaderlerinden kaçamıyorlar.Belli ki katilin onları arayabilecekleri kendi meslekleri yerine akla gelmeyecek meslekler edinip o mahallelerde saklanmış olmalılar."

"Haklı olabilirsiniz bay holmes.Ben londra'ya gelen sirk var mı bakayım.Umarım dediğiniz gibi arka ayakları üstünde yürüyebilen bir leopar ve sahibini bulabiliriz."

Lestrade son cümleyi biraz alaycı söylese de holmes dikkatini kurbanın sol eline tutuşturulmuş üç yapraklı yoncaya vermişti.

"Katil artık imzası haline getirdiği bu üç yapraklı yoncayı bırakmayı unutmamış.Bu katilin bu kurbanlarıyla bir hesabı var ve belli ki durmayacak.Müfettiş lestrade hızlı olmazsak korkarım sayı artacak.Ancak önce bu adamın gerçek ismini bulmamız ve diğerleriyle olan bağlantısını öğrenmemiz gerekiyor."

"Haklısınız bay holmes kurbanla ilgili detaylı bir soruşturma yapacağım.Size öğrendiklerim akşam üstü baker sokağındaki evinize gelerek bildiririm"

"Çok güzel müfettiş lestrade, dostum watsonla birlikte sizi akşam yemeğine bekliyor olacağız."

Lestrade ikimize selam verdikten sonra iki yardımcısıyla birlikte olay yerinde kalırken ben de holmes'le birlikte baker sokağındaki eve doğru hareket ettik.

Lestrade'den gelecek bilgileri merakla bekliyorduk.

SHERLOCK HOLMESUN  TUHAF MACERALARIWhere stories live. Discover now