Böcek Fobisi

26.1K 2.2K 655
                                    

Çadırları kurmaya başladıklarında bende öylece oturuyordum. Biraz cinsiyetçi bir yaklaşımları vardı, onlar varken benim çadır kurmam onlara pek mantıklı gelmemişti. Israr etsemde çok etkisi olmayınca bende bu işi onlara bıraktım. Başarabileceklerine dair çok bir umudum yoktu, nasıl olabilirdi ki? Şu an Yoongi hariç herkes çadırlara acınası bir şekilde bakıyordu. Toplamda 5 çadır vardı. Ben ve bir üye tek, diğerleri iki kişi kalacaktı. Bunun kararını verecekleri anı merakla bekliyordum, kan falan çıkacak gibiydi.

Bana çadır getirmeyi unutmamaları mutlu etmişti, açıkçası akılları bir karış havada olduğu için unutacaklarını düşünmüştüm.
Onları izlerken ve komik yüz ifadelerine gülerken yavaş yavaş çadırları bir düzene sokmayı başardılar. Çok bir şey kalmamış gibi duruyordu. Çadır kurmak epey vakitlerini almıştı. "Hana, acaba biz bunları yaparken sende çalı çırpı mı toplasan?" diyen Namjoon'u onaylayıp ayaklandığım an bağıran Tae'yle birlikte olduğum yerde sıçradım. "Tek başına ormana mı göndereceksin onu?" diye sorduğunda neredeyse gözlerimi devirecektim. Bana sakatmışım gibi davranıyorlardı, elim kolum var diye bağırmak istiyordum. "Ah, doğru." diyen Namjoon'a ters bir bakış attım.

"Saçmalamayın, çok uzaklaşmam zaten." dediğimde bana pekte güvenmediklerini fark ettim. "Seninle gelmemizi istersen birimiz geliriz, Hana." diyen Yoongi'ye "Gerçekten gerek yok." diye cevap verdim. Sonunda ikna olduklarında küçük sırt çantamı alarak çalının bol olduğu yukarılara doğru yürümeye başladım. Tavırları biraz sinirimi bozmuştu, tamam tek gitmemi istememeleri normaldi ama tüm kamp boyunca öylece oturup onları mı izleyecektim? Canım sıkılıyordu ve daha ilk saatlerinden bu kamp işinin beni sarmayacağı belli olmuştu.

Çalı toplayarak yürüyordum ve arada arkama bakıp geldiğim yeri kontrol ediyordum. Çok uzaklaşmak istemiyordum, karşıma aniden çıkan bir böcek yüzünden bayılırsam çocuklar beni kolaylıkla duysun istiyordum.

Aslında böyle yürümek hoşuma gitmişti, ağaçlar güzel görünüyordu ve hava gerçekten temizdi. Soluduğunuzda ciğerlerinizi temizlediğini hissediyordunuz.

Yeterince çalı topladığıma kanaat getirince geri dönmeye karar verdim. Arkamı döndüğümde üç tane arının arkamda uçtuğunu görmüştüm. Korkuyla yutkundum, kalbimin atışlarını kulaklarımda duyuyordum. Nefes alışverişim hızlandıkça mantıklı düşünme yetimi kaybettiğimi fark ediyordum, ama bir şey yapamıyordum. Bir arı bana doğru uçmaya başlayınca korkuyla bağırdım ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Nereye gittiğime bakmıyordum, o an hiçbir şey umrumda değildi. Tek derdim o arının peşimi bırakmasıydı. Arının sesini duydukça daha da hızlanıyordum, nasıl benim kadar hızlı hareket ediyordu bu hayvan? Yıllarca boşuna mı spor yapmıştım?

Peşimde olduğunu düşündükçe daha da panikliyordum, bacaklarımda güç kalmamıştı. Ne kadar süredir koştuğumu ayırt bile edemiyordum. Saatlerdir koşuyor da olabilirdim sadece bir dakikadır da. Beynimin yeterince çalışmadığını hissediyordum. Başım hafif hafif dönmeye başlamıştı. Korku mantıklı düşünme yetimi tamamen elimden almıştı. Arının sesini artık duyamıyordum.

Kontrol etmek için arkama döndüğümde bir anda ayağım bir şeye takıldı ve yere düştüm. Dizimin ve başımın sızladığını hissediyordum. Yavaş yavaş gözlerim ve bilincim kapanıyordu. Bayılmadan önce düşündüğüm son şey o arının nerede olduğuydu.
...

Birinin başımı tuttuğunu hissettiğimde yavaş yavaş bilincim yerine gelmeye başlamıştı. "Hana, Hana uyan. Hana, lütfen uyan." diyen bir ses duyuyordum, Tae'nin sesi gibiydi. "T-Tae?" diye zar zor konuştuğumda yüzüme değen bir el hissettim. "Benim, benim. Buradayım, gözünü aç lütfen."

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Çok uyuşuk hissediyordum. Bedenim sert bir yerdeydi ama kafam biraz daha yüksekte ve daha yumuşak bir yerde duruyordu. Biraz etrafa baktığımda, kafamın Tae'nin dizinde olduğunu fark ettim. Yavaşça kalkmaya çalıştığımda bana destek oldu. "Sana ne oldu?" diye sorduğunda biraz düşündüm. Bir an hatırlayamasamda sonradan arı ve ondan kaçmam aklıma gelmişti. "Arıdan kaçarken düştüm, sanırım." dedim ve sızlayan dizime baktım. Biraz kötü görünüyordu ama çok bir şeyi yoktu. En azından dikişlik bir şey gibi durmuyordu. "Arıdan mı kaçıyordun?" diye şaşkınlıkla sormasıyla onu onayladım. "Neden arıdan kaçtın ki?" diye tekrar sorduğunda sıkıntıyla yere baktım. 

Senden Sonra | KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin