Buz Dağı

17K 1.5K 1K
                                    

•Satır arası yorum yapın da okurken mutlu olayım, keyifli okumalar 😂❤️

Kapının önünde kendimi sakinleştirmek için geçirdiğim kaçıncı dakika olduğunu bilmiyordum. Sanki saatlerdir buradaymışım gibi geliyordu, kendimi asla hazır hissetmiyordum. 

Buna nasıl kendimi hazır hissedebilirdim ki? 

Abimin ses tonundan bile anlamıştım, bu sefer bir şeyler gerçekten yolunda değildi. Düzeltebilecek miydim, onu bile bilmiyordum. 

Babamın ve Dong Bin abimin yüzünü görmeye hazır mıydım? Onlar bana hep güveniyordu, Dong Ju abimin aksine bana inanıyorlardı.

Değildim ama bu kapıyı çalıp, içeri girmek zorundaydım. Yaptığım her şeyin bedelini ödemek, hesabını vermek ve arkasında durmak zorundaydım. 

Benim için aşık olmanın bile bir bedeli vardı. 

Titreyen ellerimi saklamak için yumruk yaptım, daha fazla burada beklemenin anlamı yoktu. Burada vakit geçirdikçe hiçbir şey daha kolay olmuyordu. 

Derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Elimin tahta üstünde çıkardığı tok ses kalp atışlarımın daha da hızlanmasına neden olmuştu. 

İçeriden herhangi bir ses gelmeyince kapının koluna elimi koyarak bastırdım, gücüm açmaya bile yetmeyecek gibi hissetmeme rağmen kapı ağır bir şekilde geriye doğru gitti ve ben odaya ilk adımımı atmış oldum.

İlk gördüğüm koltuğunda ellerini birleştirip çenesine dayamış babam olmuştu. Masasında oturuyordu, her zamanki gibi tam bir yönetici gibi görünüyordu. 

Onun sağ tarafındaki koltukta Dong Bin abim oturuyordu, kapı açılır açılmaz bakışları bana dönmüştü. Onunla göz teması kurmamak adına odayı taradım ve pencerenin önünde dışarıyı izleyen Dong Ju abimi gördüm. 

Saniyeler içinde odadaki üç erkeğin bakışları beni bulduğunda, yüz ifademi sabit tutmaya çalışarak kapıyı kapattım ve babamın masasına doğru ilerledim. 

Masanın biraz önünde durup, beklemeye başladım. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum, inkar edecek bir şeyim olsa yüksek ihtimalle konuşmaya başlardım ama buraya kabul etmeye gelmiştim. Onlara hayatımdaki erkeğin gerçekten gördükleri kişi olduğunu anlatacaktım. 

Bundan başka bir çarem kalmamıştı zaten, Taehyung'u arkadaşım diye tanıtmak geleceğimizi çıkmaza sokardı. Onlardan gizlemek farklıydı, yalan söylemek farklı.

Onlara yalan söyledikten sonra bir daha Taehyung'u aslında sevdiğim adam gerçekten buydu diyerek karşılarına çıkaramazdım. En azından bana bunca zaman güvenmiş babam ve Dong Bin abim için bunu yapmayacaktım.

"Herhangi bir açıklaman var mı?" 

Babamın gözlerimin içine bakarak sorduğu soruyla yutkundum ve duruşumu dikleştirdim. Bir açıklama sayılır mıydı bilmiyordum ama söyleyeceklerim vardı. 

"Açıklama sayılır mı, bilmiyorum." Önümde birleştirdiğim ellerimi çözdüm ve yanlarıma aldım. "Taehyung benim gerçekten sevgilim." 

İnkar yoluna gitmemem babamı şaşırtmış olacak ki kaşlarını kaldırmıştı. İnkar etmemi umduğunu görüyordum, hala kızına karşı inancı vardı. 

En üzücü olanı da buydu, az sonra o inançtan da eser kalmayacaktı. 

"Gerçekten sevgilin?" 

Sesindeki keskin küçümseme gözlerimi kaçırma isteği uyandırsada yapmadım, göz temasımızı bozan babam oldu. Dong Bin abime döndü ve sinirli bir şekilde güldü.

Senden Sonra | KTH ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin