5. Bölüm

2.4K 74 4
                                    

"Sen laftan cidden anlamıyormusun. 3'e kadar sayıcam. Eğer bana bir isim vermezsen 2 çocugunu öldürüceğim...
1........2.......tamam sen bilirs."

Erkanın sözünü kesip "Lanet olsun tamam, AYSEL, Aysel " diye bağırdı.

Erkan bir el ateş edip telefonu Salihin yüzüne kapattı.


...... Erkanın Ağzından ......

Bir el havaya ateş edip Ayselin ensesine silahın alt tarafıyla vurarak bayılttım. Sonra hemen elimdeki telefonu kapattım. Bunu saniyeler içinde yapmıştım ve diğer çocuklar 1 el ateş sesiyle donup kalmışlardı.


"Ayseli sevmiştim yazık oldu kıza. Bak üzüldüm şimdi. " deyip kahkaha attım. Bunu çocukların inanması için yapıyordum. Aslında intikam almaya başlarken gerçekten Salihin verdiği ismi öldürmek geçiyordu içimden ama kızımın hayalini gördükten sonra vazgeçip sadece Salihin bir süre bu evlat acısı hissini yaşamasını istedim. O küçük kıza zarar verdiğim zaman kızım geri gelmeyecekti. Küçük masum birini öldürmek bana gire değildi eğer içlerinden birini öldüreydim içimdeki acı azalırmıydı bilmiyorum ama ben Jalenin yüzüne bakamazdım.


Şimdi yapacağım adımı düşünmem gerekiyordu....


Çocuklara baktım. Emre ve Dilanın gerçekten olduğunu sanıyorlardı. Ağızları bantlı sandelyeye bağlı halde kendince ses çıkarıp hareket etmek istiyorlardı. Kardeşlerini öldürdüğüm için bana tepkilerini gösteriyorlardı. Kardeşlerinin kaybını hissediyorlardı.
Onlara bu yaptığımın oyun olup acı çekmemelerini isterdim ama bunu yapamam. Derin bir nefes verdim. Şimdilik bu iki çocuktan kurtulup onları sağ sağlim babalarına teslim etmeliyim.

Ayağa kalkıp çocukların ağzındaki bandı çektim. Banttan kurtulur kurtulmaz Aysele seslenmeye başladılar.

"Aysel! Beni duyuyor musun?" (Emre)

"Aysel!! Aysel!!" (Dilan)

"Aysel cevap ver!" (Erkan)

"Aysel!" (Dilan)


"Aysel artık öldü çocuklar sizi anne ve babanızın yanına götüreceğim." Dedim.


Ikisini Aysele yaptığım gibi bayıltıp iplerini çözdüm. Sırayla ikisini kucağımda taşıyarak arabaya götürdüm.


Depoya geri dönüp daha önce hazırladığım sahte bir plakayı arabaya taktım. Ayseli burada yanlız bırakmak istemiyordum ama çocukları götürmem gerekiyordu.


Şapkamı takıp sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım. Dikiz aynasından çocuklara bakıp gaza bastım.


Çocukları bulunduğumuz yerden uzak küçük bir hastane bahçesine bırakıp gözlerini çözdüm. Ceketimin iç cebimden telefonu çıkarıp içine bir hat taktım. Salihe çocuklarının yerini mesaj atıp, hattı tekrar kırıp yere attım.


Çocukları bırakıp bahçenin çıkışına doğru yürüdüm. Kimsenin beni göremediği bir yere geçtim. Çocukları bıraktığım yere baktığımda kısa boylu esmer bir bayan doktorun çocuklara doğru hızlı adımlarla yürüdügünü gördüm. Birileri onları fark etmişti.


Arabama geri döndüm.
Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdım. Ayseli orada daha fazla tek başına bırakmak istemiyordum. Gaza basıp depoya doğru yola çıktım......



Depoya yaklaştığımda içimi kötü bir his kapladı. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Sakinleşmek için aldığım derin bir nefes pek işe yaramadı ama şuan bunu bile düşünecek durumda değildim çünkü
depoya geldiğimde dışarıda arabalar vardı. İçlerinden biri Yiğitin arabasıydı. Arabayı deponun önüne çekip hemen arabadan indim.


"Allah kahretsin." diyerek mırıldandım ve hızlı adımlarla depoya doğru yürüdüm.

Deponun içine baktığımda kimse yoktu.
Ayseli sakladığım yere gidip üzerine örttüğüm örtüyü kaldırdım ama yoktu.

"Yiğit eğer Aysele zarar verdiysen seni kendi ellerimle öldüreceğim."

SAHIPSIZ INTIKAMDove le storie prendono vita. Scoprilo ora