25. EVDEN KAÇIŞ

1.1K 55 0
                                    

.........Ben suyun yüzüme gelmesini engellerken onlarda bana gülüyorlardı. Sonra bir ses duymaya başladım. SEN GÜNAH KEÇİSİSİN... GÜNAH KEÇİSİ BENDEN KAÇAMAZSIN... O an her yer karanlık oldu. Önümde depodaki halim belirdi. Yine bana aynı bakmaya başladı...Kormuş ve  kurtarılmayı bekler gibi....

Nefes almaya çalıştım. Boğazım  yanıyordu, ağzım  kupkuru olmuştu. Yanımdaki masadan bardaga uzandım ama titreyen ellerimden dolayı bu pekte mümkün olmadı. Bardak yere düşüp kırılırken Mert başını yastagından kaldırıp bana baktı. Ben nefes almaya çalışırken mert hemen yanıma gelip bir bardak suyu doldurup bana içirmeye çalıştı.

Suyu bitirdikten sonra bardagı yanıma bıraktı. Eliyle omzumu vurup " Korkma. Rüyaydı. Bak ben yanındayım. Sadece kabustu.... " diye mırıldanmaya başladı.

Nefes alışlarım düzelmeye başlayınca Mert tam ayağa kalkacakken elini tutup kalmasını istedim. Kendime geldikten sonra Mert elini çekti.

"Gidip haber vereyim ben. "

"Gitme gerek yok. Iyiyim şimdi."

"Ama abla bilmeleri gerekiyor."

"Gerek yok Mert."

"Olmaz ki öyle."

Ayağa kalkıp kapıya giderek korumalara birşeyler söyleyip hemen yanıma geldi.  Odaya doktorlar ve hemşireler geldiler. İyiyim işareti yapınca doktorum ve hemşirem yanımda kaldılar digerleri odadan geri çıktı. Titremelerim azaldığında  da yataktan kalkıp pencereye gittim. Havaya,  bulutlara baktım.
      
  
Hiç bir şey düşünmek istemiyordum. Sadece bulutlara bakıp şekillere benzetmek istedim. Ama pekte başarılı olamadım. Sadece denedim.  Her uykudan sonra bu şekilde devam edeceksem bir şekilde ya bundan kurtulmam lazım yada alışmam lazım. Ne yapıcam ben yaa...

Başımı salladım. Kendimi artık toparlamam gerekiyordu. Bu şekilde yaşamam mümkün degil. Ben asla pes etmeyen inatçı ve güçlü bir kişilige sahiptim. Pes etmek bana yakışmazdı.
Davut amcamın bize öğrettiği ilk şey asla güçsüzlüğünü  kimseye belli etme. Zaten ben ilk bu yüzden kayıp etmiş ve öldürülmek istenmiştim. Sırf kendimi diğer kardeşlerimden güçsüz gösterdigim için...
   
   
Bunları daha fazla takmak istemiyorum artık. Hayatıma kaldığım  yerden devam etmem gerekiyordu. Kafamı çevirip odaya göz gezdirdim. Doktor ve hemşire gitmiş yerdeki cam kırıntıları temizlenmiş mert kanepeye oturmuş beni izliyordu. Gözlerimi çevirip saate baktım. Esrayla konuşmamdan sadece iki saat geçmişti.
     
        
Pencere tarafından ayrılıp Banyoya doğru yürüdüm. Banyoya geçtigimde aynada kendime baktım. Soguk suyu açıp yüzümü yıkadım.  Saçlarımı düzeltip yukarıdan dagınık topuz yaptım. Yüzümde makyaj olmadıgı için rahat hissediyordum ama biraz makyaj yaparsam şuan daha iyi hissedecegimi düşündüm.

Banyodan çıkıp dolabıma yöneldim. Makyaj çantamı elime alıp banyoya geçtim. Aynanın karşısına geçip sade bir makyaj yaptım. Şimdi aynada kendime bakınca daha iyi hissetmeye başladım. Banyodan çıkıp mertin yanına gittim. Kanepeye oturup Merte doğru döndüm. Ben ona dogru dönünce oda dikkatini bana dogru verdi.

"Mert odadan çıkalım mı ? Bahçeye gidelim biraz hava alırız ne dersin ? "

" Olur. Abla Şimdi nasıl hissediyorsun ? "

" Daha iyiyim. Benimle ilgilendigin için teşekkür ederim. "

" Rica ederim. Sende benimle ilgilenmiştin. Hatta daha fazlasını yaptın.  "

Mert ile beraber odadan çıkıp korumalar ile birlikte asansöre bindik. Mert şimdi hastanede daha rahat hareket edebiliyordu. El ele tutuşuyorduk. Zemin kata inince asansörden çıktık. Arkama dönüp korumalara Mert için yiyecek bir şeyler bulmalarını ve iki tane pamuk şeker almalarını istedim. Korulamalardan biri dediklerimi almak için yanımızdan ayrıldı. Diger koruma ve mert ile beraber bahçeye yöneldik.

SAHIPSIZ INTIKAMWhere stories live. Discover now