10

22.7K 1.3K 44
                                    

Geçmişe çekilip sükûnete gömülen anılarımız, zamanın küllerine karışırken geçmiş peşimizi bırakmamak üzere takibe aldı. Doğan güneşin gölgesi, hepimizi yalnızlığında kavurdu.

Büyük bir sessizlik,  hayatımı gölgelendirmiş, hatlarını belirlemişti. Kapımın yumruklandığını hissediyordum ama tek bir ses bile duyamamıştım.

Hayatım hep böyle olacaktı işte. Mutlu olamayacaktım, yeni bir sayfa açamayacaktım, hayatım güze olmayacaktı. Ama bir an cidden bunun olabileceğine inanmıştım.

İnanmak bile güzeldi bir an için.

Kapıya yaslandığım yerden kalkıp çalışma masama doğru ilerilerken derin bir nefes verdim. Daha önce de yapmıştım, korkmama gerek yoktu.

Maket bıçağını alıp yere otururken sırtımı yatağıma dayadım ve hafifçe gülümsedim. İnsanların kötü, dünyanın kirlenmiş bir yer olduğu kesindi. Ama geçmişin keskin yaraları, her hareket edişimde açılıp kanamaya başlıyordu.

Belki de ölünce yaralarımı hissetmezdim. Canımı yakmalarına daha fazla izin vermek istemiyordum.

Maket bıçağı bileğine bastırıp derin bir yara açarken yutkundum. Doğduğumuzda bile yaptığımız ilk iş ağlamak olurken, neden ölüm acıtmasın ki. Acıtacaktı tabi. Doğum da, yaşam da, ölüm de, hepsi acıtacaktı. Acıtıyordu da.

Maket bıçağı diğer elime alıp sağ bileğime de derin bir kesik atarken gözlerim kararmaya başlamıştı bile. Başımı geri atıp yatağa yaslarken tavanımı izledim bir süre. Beyaz renkten sıkılıp odamı boyayacaktım halbuki. Sanırım bu gidişle sadece zeminini kanımla boyadığımla kalacaktım.

Kan, önceki intihar girişimlerime oranla daha hızlı bir şekilde akarken uykum gelmişti bile. Sanırım bu kez cidden derin kesmiştim.

Kapı kırılırcasına açılınca Psikolok adam'ın arkasındaki annem ıslak gözleriyle bana doğru koştu, ve ben bunu sadece kısık gözlerle izledim.

Annem yüzümü elleri arasına alırken tek istediğim uyumaktı ama üşüyordum. Psikolok adam benim tişörtlerimden birkaç tane alıp bileklerime sıkıca bağlarken anneme birşeyler söyledi ve annem de telefonu çıkarıp hızlıca birkaç tuşa bastı ve telefonla konuşmaya başladı. Ağzını okuyabildiğim kadarıyla ambulans çağırıyordu.

Gözlerim birden kararınca kucağımda duran elimin yere düştüğünü hissettim. Ardından da gözlerim karardı.

Tek bir ses yoktu. Sanki karanlık bir hiçlikteydim ve havada boşça süzülüyordum. Yıldızlar vardı, titrek ışıklarıyla sanki konuşuyorlardı.

Biri sırtımda, diğeri de bacaklarımda olan iki kol beni havaya kaldırınca başım yataktan ayrılıp beni taşıyan kişinin adımlarıyla sarsılırken sağ elim de aynı durumdaydı. Parmaklarımdaki süzülen kan tanelerini hissediyordum.

Yere damla damla iz bırakışlarını...

Psikolok Adam 《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin