28

19.5K 1.3K 103
                                    

Yine o garip anlardan birindeydim sanırım. Psikolok adam bugün işe gelmemişti ama bizim randevumuzu da iptal etmek istemediği için anneme mesaj atıp onun evine gitmemizi istemiş. Bizde konuma bakarak evini bulmaya çalışıyorduk.

Bu adamın garip olduğunu daha önce de söylemiştim ama tekrar edeceğin sanırım. Bu adam çok garip. Yani hangi insan hastasını evine çağırırdı ki? Üstelik adam işten izinliymiş 3 günlüğüne. Ben olsam kimsenin yüzüne bakmazdım sanırım.

Annem büyük ve lüx bir apartmanın önünde durunca arabadan inip apartmana yöneldim. Arabadayken telefondaki konumda 3.kat, 18 numaralı kapı olduğu yazdığından anneme birşey sormadan direk açık olan apartmanın kapısından içeriye girip 3.kata bastım.

Asansörün kapıları kapanıp yavaş yavaş yukarıya çıkmasıyla gözüm istemsizce kat numaralarına kayarken beynime kesin bir sızı girdi. Gözlerimi kapatıp ellerimle şakaklarımı ovuştururken asansörün durduğunu belli eden "dink" sesiyle eş zamanlı olarak baş ağrım da birden kesildi.

Ne olduğunu anlamamış bir ifadeyle asansörden yavaş adımlarla çıkıp 18 numaralı kapıya yürürken arada arkamı dönüp asansöre bakıyordum. Bu psikolok adamın asansörü bile garipti.

Bu adamın garip olmayan birşeyi var mıydı acaba?

18 numaralı kapının önünde durup zile basarken az önceki baş ağrısını düşünmeden edemiyordum. Yine de aldırmasam fena olmazdı. Durduk yere düşünerek kendime daha fazla işkence etmek istemiyordum. Zaten alt üstü bir baş ağrısıydı, bu kadar abartmanın lüzûmu yoktu.

Kapı açılınca daha garip bir görüntü gözlerim önüne serildi. Psikolok adam bitkin bir şekilde kapıya dayanmış, üzerinde siyah bir tişört ve lacivert bir eşofman altı vardı. Saçları dağılmış, yüzü solgun ama yanakları kıpkırmızıydı.

Tam bir hasta imajıyla karşımdaydı bugün.

Tamam, buna neden garip dediğimi bilmiyorum. Klasik bir hasta insan gibi görünüyordu ama klasik bir hasta insanı, klasik bir hasta psikolok adam kadar önemsemiyordum sanırım. Ya da onun gibi birşey, herneyse.

Beni görünce elini saçları arasından geçirip düzeltmeye çalışır gibi yaptı ama alnına düşen kahverengi tutamlarla birlikte pes etti. Hasta insanın saçları ayrı bir inatçı oluyordu ya.

"Hoşgeldin, içeri buyur." dediğinde boğuk çıkan sesine gülmek istesem de ifadesizliğimi koruyup ayakkabılarımı çıkartarak içeriye geçtim. "Soldan ilk kapı." diyerek kapıyı kapatıp yanıma gelirken bende onun söylediği gibi soldan ilk kapıya girdim. Fazlaca geniş bir oturma odasıydı. Siyah koltuklar, odanın ortasında koyu kahverengi daire şeklinde bir sehpa, kırık beyaz ve yumuşacık görünen bir halı vardı odada. İlk fark ettiğim şey ise bir televizyonunun olmadığıydı.

Koltuklardan birine oturunca o da benim sol çaprazımdaki koltuğa oturdu ve bana baktı bir süre. Söze nereden başlayacağını bilemiyor gibiydi.

Boynumdaki neckloop'umu çıkarıp sehpanın üzerine bıraktıktan sonra ona döndüm tekrar. O ne kadar bir psikolok olsa da insandı sonuçta. Hasta hasta randevu mu olurdu canım. Adam zaten hastaydı, birde üstüne benim moralsizliğimle daha da mı hasta olsaydı. Az insaf be.

Tam ağzını açıp konuşmaya başlayacağı sırada ayağa kalkıp önünde durdum ve tepeden tepeden baktım ona. Benim kalkmamla, konuşmak için açtığı ağzı kapanmıştı.

"Yat." dedim direk. Tamam, kimsenin hayallerindeki hasta bakıcı olmayabilirdim, ama bende kendi çapımda birşeyler biliyordum.

"Ne?" dediğinde ellerimle omuzlarından iterek koltuğa uzanmasını sağlayıp başının altındaki yastığı düzenledim.

"Sakın kalkma." diyerek oturma odasından çıkıp odaları tek tek gezip yatak odası olarak düşündüğüm odaya girdim ve lacivert-beyaz renkleriyle dekor edilmiş odadan beyaz pamuktan bir pike bulup hızlıca çıktım ve oturma odasına döndüm.

Odaya girmemle hala yerinden kıpırdamamış olan Psikolok Adamın üzerine elimdeki beyaz pikeyi örtüp biraz önce odaları karıştırırken bulduğum mutfağa doğru yürüdüm. Burası siyah- turuncu- beyaz renkleriyle bezenmiş oldukça güzel bir mutfaktı. Zemindeki halı, çoğu odada olduğu gibi açık renkliydi ve dolaplar da dahil, bütün eşyaları baya güzel dekor edilmişti. Bir ara Psikolok Adamdan odam için tavsiye isteyebilirdim. Bu adamın göz zevki cidden şahaneydi.

Dolapları karıştırıp bir cezve bulup içine su doldurdum ve ocağa koyup altını yaktım. Kavanozlardan birinde de kurutulmuş kekik ve başka bir kavanozda da adaçayı olduğunu görünce cezvenin içinde ikisinden de birer tutam koyup tekrar yerine yerleştirdim. Cezvede yeşil çay kaynarken yapabileceğim birşeyler aradım ama bulamadım.

Yeşil çay güzelce kaynadıktan sonra süzüp bardağa koyduktan sonra dolapta bulduğum bir kase baldan bir çay kaşığı kadar alıp çayın içine katarak karıştırdım ve tekrar içeriye girdim. Oh mis gibi kekik kokuyordu her yer.

Psikolok adam gözlerini kapatmış olsa da uyuyor gibi değildi. İstemsizce sırıtıp bardağı onun yüzüne yaklaştırıp hafifçe bardağa doğru üfledim. Yeşil çayın kokusu direk olarak Psikolok Adamın yüzüne çarparken derin bir nefes alarak gözlerini ağırca araladı ve gözlerime baktı. Kahverengi gözleri garip bir ifadeyle daha da yoğun ve güzel görünürken hafifce gülümsedim. Gözleri gülüşüme takıldı.

"Çay yaptım." dedim kısık sesimle. "İyi gelir."

Yattığı yerden kalkıp koltuğa dik bir şekilde oturunca ellerim arasındaki sıcak kupayı ona uzattım. Ellerimi avcuna alarak bardağı tutunca içimdeki garip hisle ellerimi çektim.

"Teşekkür ederim."

Gözlerine baktım direk olarak. Kahverengi gözleri öyle güzel bir renge bürünmüştü ki, içimdeki garip düşüncelere bende anlam veremedim.

Bu adamın yanında dura dura bende garip olmaya başlamıştım iyi mi.

Psikolok Adam 《Final》Where stories live. Discover now