Özel Bölüm 4

13.9K 1K 87
                                    

"Gerçekten yeğenin 23 Nisan'da mı doğdu? Çocuk şaka gibi ya." derken bir yandan da Aras'ın parmağına yapıştırdığım bantlardan birini alıp hediye paketimin ucunu kutuya sabitledim. Yahu bu paketleme işi ne kadar da zordu? Hadi onu geçtim, yarım saattir uğraştığım bu paket, çocuğun elinde iki saniyede paramparça olacaktı. İçim yanıyor dostlaar.

"Öyle." dedi Aras da bana gülerek. "Çocuklar bayraklarla sokakta koşuşturup bando takımını izlemeye çalışırken biz doğuma gidiyorduk. Anlaşmış gibi, Duru'nun doğumunu kutluyorlardı sanki."

"Çok iyi ya. Ben olsam tüm bu kutlamayı üzerime alınırdım." dedim ben de son bandı kutuya yapıştırdıktan sonra. Zaten öyle büyük bir hediye değildi, Nokia 3310 büyüklüğünde minik bir kutuydu ama  yine de paketlemek istemiştim. Tabi Aras'ın hediyesi benim hediyemden baya büyüktü ama olsun.

Bugün Duru'nun doğum günü vardı ve sürpriz bir parti yapacaktık. Sürpriz olmasının nedeni, Aras'ın abisine güvenemeyip bizi evden kovmasından korktuğumuz içindi. Sürpriz olursa bizi evden kovamazdı. Duru zaten evden gitmemize izin vermezdi bence.

Yani, sanırım..

Ama ondan önce, bugünün unutulmaz olmasını istiyordum.

Tabi unutulmaz yapacağım derken kabusa çevirmek istemiyordum ama inşallah her şey yolunda giderdi.

Allahım sen durumu biliyorsun.

Amin..

"Kaçta gideriz?" dedim Aras'a bakarak. O da kendi kutusuna bir bant daha yapıştırdıktan sonra bana döndü. Kutuları kaplamak için hediye kaplaması bulamamıştık, bu yüzden biz de defter kabı seçmiştik. Bence ikisinin bir farkı yoktu, hatta defter kaplaması daha hoş görünüyordu. Minik Hello Kittyler...

"Akşam sekiz gibi yola çıkarız."

"Tamam." dedim. "Anneme haber vermek için telefonunu kullanabilir miyim? Benimkinin dakikası bitmiş."

"Tabi." diyerek arka cebinden telefonunu çıkarıp bana uzatmıştı. "Şifre yok."

"Bak aklıma ne geldi." dedim Aras'ın uzattığı telefonu alıp hızlıca cebime katarken. "Sen mısır patlat. Ben de aşağıdaki marketten cips, çikolata falan alayım. Akşam olana kadar film izleyelim. Nasıl fikir?"

"Harika ama markete ben gidebilirim?"

"Hayır, hayır." dedim telaşla. "Çikolataları ben seçmek istiyorum."

Kaşları şüpheyle çatılsa da bir süre sonra umursamazca omuz silkip cüzdanından çıkardığı kredi kartını bana uzatmıştı. "Keyfine bak, ama fazla gecikme."

"Adamsın."

Aras'ın elindeki kredi kartını alıp hızlıca portmantonun önüne gittim ve yeşil örgü ceketimi aldıktan sonra ayakkabılarımı da giyip evden çıktım. Planımın ilk aşaması tamamdı. Pekala. Kendimi James Bond filminde gibi hissetmem normal miydi?

Ben James. James Bond.

Merdivenlerin sonuna gelince cebimde duran Aras'ın telefonunu alıp rehbere girdim ve tüm isimleri tek tek incelemeye başladım.

Dur bir dakika.

Ayla da kim?

Neyse konumuz bu değil.

Seninle sonra hesaplaşacağız Ayla hanım.

Rehberdeki "Babam" yazısına tıkladıktan sonra arama tuşuna bastım ve kulağıma götürdüm telefonu. O sırada yavaş adımlarla apartmandan çıkıp apartmanın dükkan katı olan markete girdim. Birkaç çalıştan sonra telefonu kalın bir ses cevaplamıştı.

"Alo, oğlum?"

"Ben Yağmur." dedim çikolata reyonuna girip yavaşça çikolataları süzerken.

"Kimsin?" dedi kabaca. "Oğlumun telefonunun sende ne iş var."

Fazla aksiyon filmi izlemiş gibi durmuyor mu sizce de? Ne klişe...

"Ben oğlunuzun sevgilisiyim. Sizinle önemli bir konuda konuşmam gerekiyor." dedikten sonra adama inme indiğini düşünmeme yetecek kadar süren sessizlik nedeniyle telefonun kapanıp kapanmadığına baktım ama telefon hala açıktı.

"Ne konuşacağız?" dediğinde sesindeki kabalık uçup gitmiş, yerine garipseyen ve şaşkın bir ses tonu gelmişti. Ne? Sevgili olduğumuzu söylerken utanmam veya çekinmem mi gerekiyordu? Niye ki?

"Büyük oğlunuza aranızda olan husumeti biliyorum, ve sizin tutumunuz da pek hoş değil."

"Tutum diyorsan öyle olsun, ama ben sadece oğlumu korumak istemiştim." derken hafif öfkelenen sesi dikkatimden kaçmamıştı. Sanırım bu olanları hala kendine yedirememişti.

"Cidden böyle mi düşünüyorsunuz?" dedim. "Farkında mısınız bilmem ama sizin koruduğunuz şey oğlunuz değil, paranız. Sırf evlenmelerine engel oldunuz diye insan sevdiğinden vazgeçer mi? Hayır bu bir soru değildi, zaten cevabı yaşayarak öğrendiniz."

"Parayı oğlum tercih ettiğimi mi söylüyorsun sen?" dedi öfkeyle.

"Kesinlikle." dedim onun aksine oldukça sakin bir ses tonuyla. Aslında bakarsak, inceden korkmaya başlamıştım, çünkü işin içinde Duru'nun doğum günü vardı. Aynı benimki gibi sessiz bir kadere sahip olan minik çocuğun hayatını mahvetmeyi istemezdim ne de olsa.

"Hepsini oğlum için yaptım!"

"Oğlun için yaptığın tek şey onun hayatını mahvetmek!" diye sesimi biraz yükseltince, marketteki birkaç insanın bakışlarını üzerimde hissetmiştim.

"Ben-" derken sözünü kestim hızla. Aras geç kalma demişti ve eminim ki geç kalırsam buraya gelirdi.

"Onların ne halde olduklarını biliyor musun? Eminim ne halde olduklarını merak etsen bile o aptal gururun yüzünden bir kere olsun aramadın değil mi? Haberin olsun diye söylüyorum. Senin bir torunun var! Minik, dünya güzeli bir torunun. Üstelik senin yüzünden işitme kaybıyla doğdu. Neden senin yüzünden biliyor musun? Kıytırık bir hastanede doğum sırasında ekipman eksikliği yüzünden yeterli muayene uygulanamadığı için! Peki bundan haberin var mıydı? Tabiki yok. Neden?! Çünkü gururun, bir çocuğun işitme duyusundan çok daha önemli!" dedikten sonra derin bir nefes alıp yutkundum ve yerdeki alışveriş sepetini alarak reyonları gezmeye başladım. Acele etmeliydim ama bu adama öfke nedensizce beni rahatlatıyordu.

"Ne?" dedi sessiz çıkan sesiyle. Dumura uğramış bir ifadeyi hissettim sesinde. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.

"Bugün Duru'nun, yani torununun doğum günü. Saat sekizde başlayacak. Eğer biraz olsun umursuyorsan gelirsin ama mahvetmeye geleceksen, emin ol suratını parçalayan ilk insan ben olurum." dedikten sonra yüzüne kapatıp telefonu tekrardan cebim koydum ve rahat bir şekilde ıslık çalarak reyonlardan çikolata beğenmeye başladım. Şaşkın bakışları, veya içine girdiğim bu âni ruh değişimini umursamadım. Eh, kendime boşuna ruh hastası demiyordum sonuçta. Arada bu lakabın hakkını vermek gerekiyordu.

●○●○●○●
Bir okurcukumun isteği üzerine Duru'ya ne olduğunu anlatayım dedim:) Eh, beğendiyseniz yıldızcığa basmayı unutmayın.

İnstagram》kitap_okuyan_rakun

Psikolok Adam 《Final》Where stories live. Discover now