12

22.3K 1.4K 149
                                    

Gecenin bir yarısı, zorla gözlerimi açtığımda ilk abim ve Mert'i görmüştüm. Mert başını abimin omzuna yaslamış, abimin başı da Mert'in kafasının hemen üzerinde duruyordu. Ayrıca abimin deli yattığının işareti olan sol bacağı, Mert'in bacakları üzerindeydi ve komik bir görüntüydü.

Başımı diğer yanıma çevirdiğimde annemin tekli koltukta büzüşerek oturduğunu görünce içim ezilmişti. Olanlar aklıma dolunca gözlerimi kapattım.

9. sınıfa giderken Elif'in yaptıkları aklıma geldi. Dolabıma jilet ve raptiyelerle dolu kutular bırakıp üzerine "Geber!" yazan notlar bırakması, spor salonunda sürekli beni bir şekilde sakatlamaya çalışması, okul çıkışları beni arkadaşlarıyla köşeye sıkıştırıp dövmesi...

İki seneyi bana zulüm ederek geçirmişti. Her seferinde bana "Ondan uzak dur" dese de kim olduğunu bilmiyordum. Sevdiğim veya hoşlandığım birisi yoktu, ve kimden bahsettiğini anlamama imkan yoktu.

Yüzümdeki gözyaşlarını silen bir el hissettiğimde ıslanmış gözlerimi aralayıp abime baktım. Yeşil gözlerindeki acı, görülür değil hissedilir olmaya başlamıştı.

Gözlerimi ondan ayırıp başımı onun olmadığı bir yere çevirdim. Ölümü bile benim için zorlaştırıyordu. Ayrıca tedavisi bitmesine rağmen fazladan bir sene boyunca geri dönmemişti. Ona en çok ihtiyacım olduğu zamanlar, tek başıma bırakmıştı ve artık ben onunla konuşmak istemiyordum.

"Hadi ama, küstün mü?" dediğinde tatlı çıkan sesine aldırmadım. Küçükken ona küstüğümde hep böyle yapardı ve gerçekten işe yarardı ama ben büyümüştüm. Ayrıca hatası benim oyuncaklarımı kırmak veya bunun gibi basit sebepler de değildi.

"Git." dedim ona bakmadan duygusuz bir sesle.

Gitme.

Beni tekrar bırakma abi.

Sana ihtiyacım var.

Diyemedim. Söylemek istedim ama söylemeye dilim varmadı.

"Yağmur, yapma böyle." gözlerim doldu. Bağırarak ağlamak, ona sığınmak istedim. Küçükken şimşeklerden korktuğumda hep beraber uyurduk. Ona sığınırdım, yine sığınmak istedim.

"Git dedim! Git! İstemiyorum seni! İhtiyacım olduğunda gelmedin zaten, şimdi de gelme!" dedim ağlayarak. Boğazım acıdı bağırmaktan. Ama yine de sesimi duyuramadım dostlar. Kimse anlamadan, anlamış numarası yapmaya devam etti.

Zor da olsa yattığım sedyede oturur pozisyona gelince abim destek olmak için hareketlendi ama elini ittim. Gözlerindeki acı, yüz ifadesine yayılırken suçlulukla birbirine bastırdığı dudaklarıyla küçük bir çocuğu andırıyordu.

Mert ve annem de sesimize uyanırken kimseyi görmek istemedim. Bağıra bağıra ağlamak, ve yalnız kalmak istedim.

"Çıkın odadan! İstemiyorum kimseyi!" diye bağırdım.

Yalandı.

Yanımda olmalarını istiyordum, ama beni bu halde görürlerse canları acırdı.

"Yağmur?" diyen anneme bakamadım bile. Baksam anlardı çünkü yalan söylediğimi.

"Gidin! Yalnız bırakın beni!" dedim kendimi tutamayıp ağlarken. Kimse çıkmayınca ayağa kalkıp önümde duran abimi ittim. Bileklerim acıdığı için çok bir kuvvet uygulayamamıştım, ama o yutkunarak geri çekilip odadan çıkmıştı. Mert de bana bakıp başını eğerek dışarıya çıktığında onun arkasından annem de gitmişti. Beni daha fazla taşımayan bacaklarım, duvarın kenarında kendini bırakınca sırtımı duvara yaslayıp bacaklarımı kendime çekip başımı da bacaklarıma dayayarak ağlamaya başlamıştım.

Onları üzüyordum. Belki de Elif haklıydı, gerçekten de işe yaramaz bir bela mıknatısından başka birşey değildim.

Kapı açılıp tekrar kapanınca başımı zorlukla kaldırıp içeri giren kişiye baktım. Psikolok adam yanıma gelip bana sarılınca şoktan hareket edememiştim. Başımı göğsüne bastırıp saçlarımı okşarken önce çenem titremiş, ardından da gözyaşlarım tekrar akmaya başlamıştı. Kollarımı kaldırıp beyaz önlüğünü sıkıca tutmuş ve bağırarak ağlamaya devam etmiştim.

Ey huzur kokan adam, nesin sen, nereden geldin başıma?

Psikolok Adam 《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin