Özel Bölüm 2

16.3K 1K 162
                                    

"Bunun bir suç olduğunu daha kaç kere hatırlatmam gerekiyor?"

"Söylenme de giy şu kar maskesini." diyerek bu sabah pazardan andığım siyah kar maskesini Aras'a uzattım. O da bana onaylamazca bakıp maskeyi yüzüne geçirmişti. Ben de aynısını yaparak sırt çantamı aldım ve sessizce gecenin karanlığımda abimin evine doğru yürümeye başladık.

Öncelikle şunu söyleyeyim, böyle banka soymaya gider gibi giyindiğimize bakmayın, oldukça hayırlı bir iş için buradayız. Yani bu işin sonunda abimle barışmak varsa adam kaçırmak bile hayırlı sayılır bence, öyle değil mi? Sonuçta sevenleri barışırıyoruz.

Abimin evinin önüne gelince plakasından tanıdığım arabanın yanına gidip sırt çantalarımızdan çıkardığımız sprey boyalarla abimin arabası üzerinde ben çeşitli sanat yeteneklerimi sergilerken Aras da tüm apartmanın şartellerini indirmeye gitmişti.

Oh ohh biraz da mavii..

Aslına bakarsak, abimi yavaştan affetmeye başlamıştım. Yani tamam biricik kız kardeşi ağır yükler altında ezilirken onun bir mesaj atmaya bile tenezzül etmemesi beni fazlaca kırmıştı ama yine de ne kadar pişman olduğunu biliyordum. Hastanedeyken bana olan bakışları, konuşma tarzı, hep yüzünde olan mahçup bakışları bunu kanıtlıyordu ancak onu pat diye de affedecek değildim.

Bedelini ödemeliydi..

Hem en azından ben de kendimce eğlenmiş olurdum.

Etrafın birden kararmasıyla başımı abimin oturduğu binaya çevirmiştim. Aras da o sırada işini bitirmiş  bir şekilde partmandan çıkmıştı. Onun o kapıyı nasıl açtığını ve nasıl içeriye girdiğini sormak dahi istemiyorum.

"İşin bitti mi?" diyerek yanıma gelince elimle 'Bir dakika' işareti vererek arabanın ön camına siyah sprey boyayla imza atıp Aras'la birlikte hızla oradan ayrıldık. Zaten abim onu görünce direk olarak benim yaptığımı anlardı ve bu sayede polisle falan uğraşmazdı. Hak ettiğini biliyordu ne de olsa.

"Hani sadece abimgilin oturduğu katın şartelini kapatacaktın?" dedim bir süre sonra durduğumuz bir otobüs durağındaki banka oturarak. Kafamdaki kar maskesini elime alıp kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda o da yüzündeki kar maskesini çıkarmış ve bana dönmüştü.

"Bir sürü düğme vardı, hangisi olduğunu bulamadım."

"Ve sende hepsini mi kapattın?" dedim inanmayarak.

"Yok." dedi ve derin bir nefes verdi Aras. "Şartel kutusunu söktüm."

"Ne?!"

Tek kelimeyle...

Yuh!

"Neden?" dedim şokla Aras'a bakarken.

"İntikam diyordun, al sana intikam. En az bir hafta elektriksiz kaldılar."

"Aras." dedim ciddi bir ifadeyle ayağa kalkıp elimi Aras'ın omzuna koydum. "Adamın dibisin be!" derken omzuna sıkıca bir yumruk geçirdim ve psikopat gibi gülmeye başladım istemsizce. "Bu iş öyle olmaz, böyle olur dedin ve şartel kutusunu mu söktün! Allahım!"

Ve uzun bir süre daha gülmeye devam ettim. Yağmur yağmaya başladı, sayısız otobüsler geçti bu duraktan ama biz etrafımızda kimse yokmuş gibi davranmaya, kafamıza göre gülüp eğlenmeye devam ettik. Bazen ben güldüm, o uzun uzun izledi; bazen de o heyecanla konuştu, ben onun ağzından çıkan her bir kelimeyi inceledim. Nasıldı bilmiyorum ama güzeldi onunla olmak.. Öyle tarifi olmayan bir sıcaklık yayıyordu ki insanın içine, gülüşüne sarılası geliyordu insanın. Onun sol yanağındaki minik gamzede yaşamak, ve o ne zaman gülerse o zaman ortaya çıkmak istiyordum.

Aslına bakarsak, kendimdeki değişimleri fark etmeye başlamıştım. Önceden içimde olan boşluk, bitmişlik hissi, ya da ne bileyim, kendime zarar verme eğilimim gibi bir çok duygunun beni terk ettiğini hissediyordum. Bazen düşünüyorum da, ölmememizin en güzel nedeni, ileride yaşayacağımız güzel anlardır ve ben eğer onca intihar girişimine rağmen ölemesem de iyiki diyorum. İyiki ölmemişim..

"Sabıkamı kirlettin kadın! Artık benimle evlenmek zorundasın." diyerek elinin üstünü alnına dayayıp Türkan Şoray gibi başını mahsun bir ifadeyle diğer arafa çevirerek yeşilçamdan bir sahneyi kurgulayan Aras'a istemsizce güldüm. Öyle tatlı görünüyordu ki, kedi sever gibi kulağının arkasını kaşıyıp yanaklarını mıncırabilirdim!

İçimde yatan sadist sevgi yumağı gittikçe ortaya çıkıyor gibiydi. Oysa sarılmayı bile sevmezdim ben!

"Naayırr Kazım! Seninle evlenemem. Töre der ki, evlenmek yohtır!"

Duraksayıp elini alnından indirerek çatılı kaşlarıyla yüzüme baktı anlamazca.

"Kazım da kim?"

"Yaa." diyerek gülmeye başlayınca Aras'ın kaşları daha çok çatılmış ve ciddi ifadesi yerleşmişti yüzüne.

"Yağmur gülme. Adam akıllı cevap ver işte ne gülüyorsun."

"Se- sen.."

"Ne ben? Ben tanıyor muyum? Onu mu demeye çalışıyorsun?" demesiyle benim kahkahalarım iyice artmıştı ve o sinirden kızarmaya başlamıştı. Allahım! Daha neler göreceğim ben! Olmayan birinfen kıskanılıyorum. Bunun bu kadar güzel ve garip bir şey daha var mı?

"Yağmur. Söyle yaa."

"Gülmesene."

"Off, sana madara oldum yine değil mi?"

●○●○●

100k olmuşuz bee! Adamsınız var ya. Seviyorum sizi❤

Ve tahminimce son bir özel bölümden sonra tamamen bitireceğim bu kitaba bir veda yazısı bırakmak istiyorum.

Gerek yorumlarıyla, gerek özelden mesaj atarak bana destek olan o güzel kalpli insanların  hayatımda çok güzel tebessümlere yer açtığı için hepinize çok teşekkür ederim. Minik de olsa özel mesajlardan bana ulaşan birkaç "Ne olursa olsun ben senin yanındayım yazarım" tarzı cümlelerin benim için değeri cidden çok büyük. Kendimi pek "yazar" sıfatına sığdıramasam da, sizlerin o güzel yorumları, duygularını paylaşması, olaylara espirili yaklaşımları... İnanın öylesine yorumlar olamayacak kadar paha biçilemez şeyler bunlar. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Hepinizi ayrı ayrı seviyorum:)

Şunu söylemeliyim ki, bu kitaba başladığımda yaşadığım bazı olaylar bana o kadar ağır, o kadar kötü hissettirmişti ki yazma ihtiyacı duydum. Aslında bir insanın dolup taşma olayı gibi düşünebilirsiniz bunu. Ve emin olun, Yağmur'un hissettikleri şeyler, öylesine cümlelerden ibaret olmadı hiçbir zaman. Bu kitabı, ben kendimden yola çıkarak yazdım. Tabi biraz da hayal gücüyle. Özellikle de Aras kısımlarını jsjsjs :)

Pekala çok uzatmayacağım. Yağmur'da kendinden parçalar gören birçok insan var sanırım okuyucular içerisinde. Hatta o kadar ki yazdığım şeylerin bire bir hayatı olduğunu söyleyen insanlar da gördüm, ama size söylemek istediğim son bir şey var. Ölüm hiçbir zaman bir kaçış yolu değildir. Eğer hala yaşıyorsan, gelecekte güzel günler seni bekliyor demektir.

İyi haber, hala hayattasın:)

Psikolok Adam 《Final》Where stories live. Discover now