Part-8

37.4K 1.3K 72
                                    

Onunla gitmek istemiyordum.Bu kadar yaklaşmışken olmazdı lütfen bıraksın beni.Gözlerimin dolmasına engel olamadım.İnsanlar bize bakıyordu.Korkuyordum çok korkuyordum.Onunla gitmek istemiyordum fakat olayda çıkarmak istemiyordum.Sanırım yine büyük bir fedakarlık yapmak üzereydim.Gözleri yine deliyordu gözlerimi.Boğazındaki damarlar belirgindi.Gözlerinin feri kıpkırmızı olmaya başlamıştı.Bana imalı bir şekilde bakıp elini uzattı.Bu bakışları tehditkardı.Hemde çok tehdirkar:

-''Come, darling.This false air.''(Gel sevgilim.Bu yanlış uçak) Korkuyordum.Bedenimdeki titremeyi ellerimdeki soğukluğa engel olamıyordum.İnsanlar anlamasın diye yalancı bir gülümseme takınıp yanına gittim.Elimi tuttu.O yumuşacık huzur dolu eller, sertti yanıyordu, yakıyordu.Uçaktan inmeye başladık.Konuşmuyordu.Öfkeden çıldırmak üzereydi sadece elimi sıkıyordu.O kadar çok sıkıyordu ki elimde elinin izi çıkmıştı.Parmaklarıma kan gitmiyordu.Canım çok yanıyordu.Bunu inatla ona söylemek istemiyordum.Ama göz yaşlarım inadıma karşın tepki gösterdiler ve hınzırca yanaklarımdan aşağı akmaya başladılar.O sırada Ziya ve Merveyle göz göze geldim ikiside bana üzgünüm dercesine bakıyorlardı.

Medhat beni hızlı adımlarla havaalanın dışına çıkardı.Kapının Tam önündeki A5'in ön koltuğuna beni resmen fırlattı.Kafamı arabanın üst kısmına sert bir şekilde çarptım.Ama bu onun umrunda bile olmadı.Hemen şöfor koltuğuna geçip gaza bastı.Çok hızlı gidiyorduk.Beynim zonkluyordu sessizce ağlıyordum.Kafamı vurmanın etkisiyle kaşım patlamıştı ve deli gibi kan akıyordu.Kan ve gözyaşı birbirine karışmıştı.Beni acaba nereye götürüyordu?Otel değildi çünkü otelin önünden geçeli yarım saat olmuştu.Aniden bir eczanenin önünde durdu.Bu sefer alnımı arabanın güneşliğine vurmuştum.Ama kan akmamıştı.Kanayan sadece kaşım değildi,şişen sadece alnım değildi.Kalbim kan kaybından iflas edecekti, şişmekten patlayacaktı.Ben daha 17 yaşındaydım ailemin yanında olmak benim en doğal hakkım.Onlara ulaşmak için bunları yapmasaydım asıl hatayı o zaman yapmış olurdum, cezayı asıl o zaman hak ederdim.Sessizce ağlamaya devam ediyordum.Göz yaşlarımın bazılarını içime akıtıyordum.Kaçamak birkaç tanesi gözlerimden yanaklarıma doğru süzülüyordu tabi.Araba tekrar rahat etmeye başlamıştı.Elindeki poşeti kucamı fırlattı.Konuşmuyorduk.Arabadaki tek ses güçlü motorun daha da hızlı gitme isteğiydi ve benim burnumu çekişlerim.Sanırım 1 saat geçmişti.Artık yorgunluktan bitkin düşmek üzereydim ama yinede direniyordum. 20 dakika daha gittikten sonra deniz kenarında bir eve geldik.Arabayı evin önüne kadar çekti.

-''İn arabadan!''

itaat edip indim.Zorla yürüyordum.Arabanın bagajından iki bavul çıkardı.Elimdeki küçük ilaç poşetine sarıldım korkuyordum.Cebinden bir anahtar çıkarım kapıyı açtı.

-''Gir içeri.'' Girdim.Bavullarıda içeri alıp kapıyı kapattı.Evin içinede dışınada beyaz renkler hakimdi.Kapının yanında minicik poşete sarılmış bir şekilde kaldım.Bavulları yukarı çıkardı.Üst kattan seslendi.

-''Buraya gel!'' Usulca merdivenleri çıktım üst kat sadece bir oda ve banyodan oluşuyordu.Alt kata nazaran burası hep ahşapla kaplanmıştı.Sanki başka bir dünya gibi.Sanki alt katla hiçbir alakası yokmuş gibi.Büyük ve rahat görünümlü yatağı göstererek:

-''Otur!'' Oturdum. Elimdeki poşeti birden çekti ve banyoya gitti.Hemen ıslak pamuk,sargı bezı, tentidiyot ve vazelinle geldi.Yanıma oturdu.Çenemden nazik bir şekilde tutup ıslak pamuğu patlayan kaşımın etrafında gezdirdi.Sanırım kanı siliyordu.Yanağımı gözümü sildikten sonra sargı bezine tentirdiyotu döktü ve kaşıma sürdü.Acıyla inledim.O an gözlerimin içine baktı ve:

-''Sakın sesini çıkarma!'' diyerek tehdit etti. Sonra sargı bezini iyice bastırıp bantladı.Ayağı kalkıp tozpembe olan bavuldan siyah mini bir pijama şort ve üzerine uygun beyaz üzerinde siyah numaralar olan tişörtü yatağa attı.

-''Giyin!'' O da bu sırada pamuğu çöpe attı.Verdiği şeyleri yavaş yavaş giyindim.Bu sefer bebek mavisi bavuldan siyah bir alt pijama çıkardı veönümde soyunmaya başladı ona bakmadım.Bakamazdım.Bakarsam yenilirdim.Üstünde hiçbir şey yoktu.Kaslı vücudunu görmeden de hissedebiliyordum.Tekrar yanıma oturdu.Yatağın üzerinde vazelini alnıma sürdü.Sonra vazelini bir kenara koyup yanıma oturdu.Gözlerimin içine baktı.Yine deliyordu, yine yakıyordu.Gözleri gitgide koyulaşmaya başladı.Aniden dudaklarıma yapıştı.Hissedebiliyordum.Gözlerindeki değil ama dudaklarında şevkati hissedebiliyordum.Gözlerimden akan yaşlarla beraber karşılık verdim ona.Boynumu kavradı narince okşuyordu.Öpmeye devam ediyordu nefessiz kalana kadar devam etti.Sonra birden boynumdan elini çekti daha sonra dudaklarını ve geri çekilip bana okkalı bir tokat attı.Bunu biliyordum yapacağını biliyordum, belkide daha fazlasını yapacağını ama şuanda bunu beklemiyordum.İlk öpücüğümü aldıktan sonra ilk tokatımı yemiştim.Sağ elim sol yanağıma gitmişti gözlerine baktım.Göz bebekleri küçülmüştü.Sol yanağımdaki tokat hemen sol boynumdan kalbime işledi.Kalbim daha öpücüğün yükünü kaldıramazken şimdi bir de bu tokat binmişti üzerine.Daha 17 yaşında olan bu kalbe çok fazlaydı bu kadar yük..Kalbim kan kaybından iflas edecekti,şişmekten patlayacaktı.

-''Umarım bir daha böyle bir şeye kalkışmassın güzelim.Yoksa en ummadığın anda en ummadığın şekilde karşına çıkarım!'' 

Kalbim kan kaybından iflas edecekti, şimekten patlayacaktı.Ne yapabilirdi ki.Kalbim  ardından bedenim ve en sonunda ruhum bıraktı kendini o yatağa.

Buldum SeniWhere stories live. Discover now