Part-33

23.9K 783 24
                                    

Uyandığımda saçlarımın arasından çıkan sıcacık nefesi hissettim.Arkamı döndüm.Yüzünü saçlarımın arasına gömmüştü.Ona döndüğümde gözlerini açtı.Gözleri gözlerime baktıkça daha da koyulaşıyordu, daha da derinleşiyordu.Sadece tebessüm etmekle yetindim.Yeni uyanmış olmanın verdiği mahmurlukla fısıldadım ''Günaydın.''Aynı şekilde tebessüm etti ''Günaydın güzelim.''

Yatakta güzelce gerindim.Bu onun kıkırdamasına yetmişti.Çünkü ben ne zaman yatakta gerinsem o bundan keyif duyar ve kıkırdardı.Daha sonra yataktan çıkıp banyoya gittim.Kısa bir duş alıp giyinme odasına yöneldim.O sırada Medhat telefonla biriyle konuşuyordu.Tabiki de Arapça.

Giyinme odasında buraya getirdiğim bavulumu bulup buraya getirdiğim kıyafetlerimi yerleştirmeye koyuldum, malum bugün ayrılık günüydü.Aslında ayrılık duruma pek uyarmıydı bilmiyorum fakat bu olanlar yani benim bunalıp apar topar gitme ihtiyacım, Medhat'in buna ses çıkarmaması bir çeşit aramızdaki bizim de farkına varmadığımız ya da farkına varmamak için çabaladığımız ayrılıktı.

Medhat gerçekten zor bir adamdı.O bu dünyadaki tüm zıtlıkların birleştiği bir adamdı.Evet o bir adamdı bense sadece yeni yetme bir genç kız.O bir diktatördü.İstediği herşey istediği anda olmak zorundaydı.O bir kontrol manyağıydı.Herşeyden haberdar olacak ve herşey onun kontrolü altında olacaktı.Ben onun himayesi altında yaşamak zorundaydım.Onunla geçirdiğim son birkaç ayda bunu iyice kavradım.

Ben bunları düşünürken belime sarılan elle irkildim.Ona doğru döndüğümde kaşları çatık halde bana bakan beni himayesine alan ve çıkarmaya pek da niyeti olmayan adamı fark ettim.Çatık kaşları ve koyu gözleriyle beni inceledi ''Ne düşünüyordun?'' Gözleri gerçekten çok koyuydu.Gözlerimi kırpıştırdım ''Hiç dalmışım sadece.'' Yanağımı öptü ve gözlerindeki koyuluk yumuşacık bir derinliğe doğru ilerlerken ''Sana o kadar çok şey dedim beni duymadın mı?'' Gözlerimi kaçırdım ''Hayır.'' Beni bıraktı ve raflara yaslandı ''Peki o zaman tekrar edeyim.Öncelikle dedim ki: Islak bir şekilde dolaşma üşüteceksin daha sonra bugün uçağının 11.30'da olduğunu daha sonra neden bana cevap vermediğini.'' İşime devam ettim ''Dedim ya dalmışım.O zaman ben bir an önce hazırlanmalıyım.'' Sesi birden soğuklaştı ''Zehra neden sana aldığım kıyafetleri bavuluna yerleştirmiyorsun? Merak etme onları giymeyeceğim götürebilirsin.'' Derin nefes aldım ''Bilmem yani sen bana burada giymem için aldın yani götürmem ayıp olmaz mı?'' Yüzünü buruşturdu ''Saçmalama onlar senin.İstediğin yerde istediğin zaman giyebilirsin.'' Bunun sonunun tartışmaya gittiğini anlayabiliyordum bu yüzden uzatmadım ''Peki teşekkür ederim.'' Bir şey demeden çıktı.Birkaç saniye sonra ''Islak durmasana Zehra.'' Kendimi sakin tutmaya çalışarak derin bir nefes aldım.Bornozu çıkarıp çamaşırlarımı giydim.Ardından uzun süredir giymediğim fakat her gördüğümde aşık olduğum kotumu giydim ve siyah ve yaka bir tişört giyip siyah conversleri giydim.Bavulumu hazırlamayı bitirince de bavulla beraber aşağı indim.

Kahvalatı yapan Medhat'in karşısına oturup kahvaltı yapmaya başladım.Saat 11'e 24 vardı.Biraz yedikten sonra Medhat bana dönüp ''Artık çıkalım mı?'' Ağzımdaki lokmayı hızlıca yutup peçeteyle ağzımı sildim ''Elbette. Ama...'' Tek kaşını kaldırdı ''Aması ne?''

''Sen gelme.Yani ne gerek senin bırakmana Derek bıkar.''

Gözlerini masaya dikti birkaç saniye öylece baktı.Sonra gözlerini bana çevirip ''Pekala öyle olsun.''

Hafif tebessüm edip masadan kalktım.Benimle beraber kalktı bavulumu asansörün önüne kadar getirdi.Durduk.Öylece kalakaldık.Birbirimize bakıyorduk.Pes eden ben oldum.Gözlerimi kendi yuvammış benimsediğim, iyi kötü anılar birikitirdiğim bu sıcacık eve çevirdim.Daha ilk geldiğim an geldi aklıma biraz ürkmüştüm, heyecanlıydım ama hemen alıştım, benimsedim.

Yüzümde dolanan gözleri fark ettim, gözlerimi o gözlere çevirdim.Dolmuştu, kızarmıştı ama inatla o dolmuş damlalar süzülmüyordu.Bu gözler karşısında gözlerim dayanamadı akıttı cömertce ne kadar damlası varsa.Aniden sarıldım.Kokusunu içime çeke çeke sarıldım, hiç bırakmayacakmış gibi sarıldım.Kocaman elleri sardı tüm bedenimi.Boğazındaki o sert yumruyu hissettim onu bastırmaya çalışarak boğuk sesiyle konuştu ''Seni eve kadar adamlarım götürecek.'' Ayrıldım, gözlerimi sildim.Toparlanmaya çalışarak ''Peki.'' Gözlerini yere dikti ''Bir şeye ihtiyacın olursa ara.Ve aa şeyy okulu sıkıntı etme ben akşam hallettim.'' Buna şaşırmadım ya da garipsemedim çünkü o Medhat'ti, kontrol manyağı diktatör.

Başımı olumlu anlamda salladım.Öylece yere bakıyordu yüzünü ellerimin arasına aldım.Dudaklarını dudaklarıma değdirip yumuşak bir öpücük kondurdum.Gözlerime baktı.Gözlerim sonsuzluğa uzanan deliklere sahipti sayesinde, yine delmişti çünkü.Ama bu sefer delinen sadece gözlerim değildi.Ruhum, kalbim... Onsuzluk düşüncesi delice deliyordu beni, bölüyordu, parçalıyordu.

Derin bir nefes aldım.Bavulun kulpundan tutup arkamı dönüp asansöre yöneldim.Bindim ve ona döndüm.Asansör tam kapanmak üzereyken seslendi ve ayağıyla kapıları sabitledi ''Zehra?'' İçimde bir umut yeşerdi belki de gitme diyecekti, özür dilerim diyecekti.Bu umutla gülümsedim ''Evet?'' dudağının üst kısmı yukarı kıvrılırken ''Dün ki elbise gerçekten çok yakışmıştı.'' Şaşkınlık içinde ''Teşekkür ederim.'' Ben bunu beklemiyordum.O lanet elbisenin bana yakışıp yakışmadığı umrumda değildi.

Gözlerini kapadı.Açtığından damla aktı akacaktı.Asansörün kapısını bıraktı.Fısıltıyla ''Hoşçakal.'' Daha cevap vermeme fırsat olmadan kapı kapandı.Medhat'in Öfkeyle çıkan inilti sesi tüm asansör boşluğunda yankılandı.

Göz yaşlarım delice akmaya başladı ama sesim çıkmıyordu.Asansörden indiğimde Derek elimdeki bavulu arabaya yerleştirdi ve beni arabaya bindirdi.

Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.Kendimi daha fazla tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

Kısa bir yolculuğun ardından özel bir uçuş pistine gelmiştik.Derek arabadan inip kapımı açtı ben inerken o da bavulumu bizi karşılayan bir görevliye verdi.Uçuğa doğru giderken Derek bana seslendi ''Bayan Zehra?'' Ona döndüm.Bana beyaz bir mendil uzattı. Gülümsedim ''Teşekkür ederim.''Boğazını temizledi ''Ağlamayın lütfen.Bay Abozeid sizi gerçekten seviyor.'' Utanmıştı başını yere eğdi.Hiç beklemediği bir şekilde ona sarıldım.Ağlamam daha da kuvvetlenmişti ''Ona iyi bak lütfen.'' Ayrıldım.Elimi ellerinin arasına aldı ''Bana güvenebilirsiniz efendim.Kendinize dikkat edin.'' Tebessüm ettim.Daha sonra arkamı dönüp uçağa bindim.

...

Ankara'ya geleli tam bir hafta olmuştu.Simge ben gelmeden birgün önce memlekete gitmişti.Bir haftadır evde yalnızdım.Simge ve annem her ne kadar ısrar etse de yaşadığım yere gitmedim, gitmeye de niyetim yoktu.Zaten Simge bir daha ki cumartesi gelecekti.

Yalnızdım.Geldiğim günden beri evden çıkmamıştım.Ufak tefek ihtiyaçlarım olduğunda kapıcıya aldırıyordum.Gün boyu yatakta yatıyordum.Yataktan sadece yemek yemek ve tuvalete gitmek için kalkıyordum.Dışarıdaki ilkbahar havası umrumda değildi çünkü benim içimde sonbahar mevsimi vardı.

Geldiğimden beri ne Medhat beni aramıştı ne de ben onu.Biz sanırım ayrılmıştık, yoksa insan sevgilisini neden aramasın ki? 

Aniden çalan zilin sesiyle irkildim.Yavaşça kapıya yöneldim.Açtığımda kapıcının kızı Ayşenaz'ın gülümseyen yüzüyle karşılaştım ve ona gülümsedim.Ayşenaz elindeki gazete ve bir reçel kavonozunu bana uzatırken ''Zehra abla annem senin sevdiğin karadut reçelinden yaptı da hazır gazete dağıtmaya başlamışken sana da reçel  getireyim dedim.'' Bu küçük sevimli kıza gülümseyip ''Çok teşekkür ederim Ayşenaz.Ödevlerinde yine sıkıntı çekersen gel tamam mı?'' Bu dediğime sevinmiş ve heyecanlanmış bir şekilde ''Tamam tamam gelirim ben.'' Hoplaya zıplaya merdivenleri inmeye başladı.Kapıyı kapattım.Bir elimde reçel kavonozu bir elimde gazete mutfağa ilerliyordum.Hevesle gazeteyi açtım.Sırayla manşetlere bakarken o okuduğum manşetle elimdeki kavonoz yerde paramparça oldu.

''Abozeid eks aşkına  geri döndü!''

Yeni bölümü nasıl buldunuz? 

Medhat ve Zehra hakkındaki düşünceleriniz ne?

İlerleyen bölümlerde sizce neler olacak?

Lütfen benimle paylaşın.Umarım beğenmişsinizdir.

Herkes çok teşekkürler :))

Buldum SeniWhere stories live. Discover now