Part-10

37.2K 1.3K 39
                                    

Yüzüme düşen saçlarımın kulağımın arkasına ittirilmesiyle uyandım.Gözlerinin içi parlıyordu:

-''Uyandırdığım için üzgünüm.'' Sadece tebessüm ettim.Ellerini saçlarımda gezdirmeye devam ediyordu:

-''Biliyor musun dün gece kabus görmedin.Sanırım iyi uyudun.''

-''Beni gerçekten aileme gönderecek misin?''

-''Evet tabiki.Beni sevmen için seni zorlayamam bunu anladım.'' Ellerini saçımdan çekip yüzünü yere eğdi.Parmaklarıyla oynamaya başladı.

-''Zehra biz konuşamadık ama ben gerçekten sana vurduğum için çok üzgünüm.Birden kendimi kaybettim.Bu bir daha asla tekrarlanmayacak.''

-''Bu konuyu konuşmak istemiyorum.''

-''Ama ben...''

-''Ben acıktım.''

-''Kahvaltını hazırladım.İstersen buraya getirebilirim.''

-''Hayır hayır aşağıda yemek istiyorum.''

-''Peki.Seni aşağıda bekliyorum.''Alnımdan öptü ve  merdivenlerden indi.Yataktan kalkıp banyoya gittim yüzümü yıkadım. Ardından aşağı indim.

-''Hani kahvaltı hazırlamıştın?''

-''Hazırladım.Bahçede.''  Beraber bahçeye çıktık.Beyaz iki kişilik şirin bir masanın üzerinde Kahvaltılıklar meyve suları vardı.Medhat:

-''Sen otur ben omleti getireyim.''

-''Dur ben getireyim.Sana çok zahmet verdim.Nasılda burada son günüm.'' Tepkisini beklemeden mutfağa gidip ocakta duran omleti aldım.Bahçeye çıktığımda yerine oturmuş beni bekliyordu.İlk ona servis yaptıktan sonra kendime de yaptım ve yerime oturdum.Tabağıma biraz kahvaltılık alıp yemeğe başladım.Konuşmuyorduk.Sessizliği bozan ben oldum:

-''Bugün kaç da gideceğim?''

-''Ne zaman istersen.Uçak hazırda seni bekliyor.''

-''Neden beni bu kadar düşünüyorsun?''

-''Benim için değerlisin''

-''Benimle bir gelecek mi düşünüyordun?''

-''Ben seninle sonsuzluğu düşünmüştüm.''

-''Ama şartları biliyorsun biz...'' elindeki çatalı setçe tabağa bırakıp:

-''Evet biliyorum sen daha 17 yaşındasın hayallerin var, biz farklı kültürlere sahibiz , birbirimize ayak uyduramayız, biz imkansızız evet biliyorum.Bunların hepsinin farkındayım Zehra.'' Ellerini dizlerine vurup masadan aniden kalktı ve içeri girdi.Bu sinir değildi sadece sitem etmişti.Yoksa beni gerçekten seviyor muydu?Daha fazlla yiyemedim.Masayı toplamaya başladım.Bir kaç kez içeri gelip gittikten sonra masayı toplamıştım.Mutfağı yerleştirip bılaşıkları yıkadım.Yukarı çıktım.Medhat yatakta öylece yatmış tavanı izliyordu.Benim geldiğimi anlayınca oturdu.Başını yere eğip ellerini saçlarının arasında gezdirdi.Aniden kalkıp:

-''Neyse sen hazırlan bende haber vereyim uçağı hazırlasınlar.''

Merdivenlerden indi.Bende tozpembe bavuldan beyaz düz bir tişört altına siyah dar bir pantolon aldım ve siyah conversleri giydim.Tıpkı Medhat gibi.Bugün böyle giyinmişti.Saçlarımı tak kuyruğu yaptım.Şifon yerin üzerinde duran Medhat'ın parfümüne baktım.Onu biran da yanıma almak istedim fakat cebime sığdıramazdım.Bu yüzden bavuldan siyah bir mango çantayı aıp içine attım.Banyoya gidip mendil ıslak mendil aldım.Bİr parfüm için yanıma koskocaman bir çanta almıştım.Aynada kendime bakıp gülmeden edemedim.Aşağı indiğimde Medhat oturduğu koltuktan kalktı ve evden çıktık.Arabaya bindiğimiz yarım saati geçmişti fakat ikimizde tek bir kelime bile etmemiştik.Radyoyu açtım.Ed Sheeran-give me love çalıyordu.Şarkı nakarattan bir önceki bölümdeydi:

-''No ı just wanna hold ya''(Hayır sadece seni tutmak istiyorum) 

Ve nakarat:

-''Give a little time to me, we will burn this out''(Bana biraz zaman ver,yakıp kül edeceğiz)

-''We wiil play hide and seek, to trun this around''(Saklanbaç oynayacağız ve buraya geri döneceğiz)

-''All ı want is the taste that your lips allow''(Tek istediğim dudaklarını tamama izin vermen)

-''my my, my my ,oh give me love''(benim benim,benim benim, bana aşkını ver)

Gözlerim dolmuştu.Şarkı Medhat'in bana olan aşkına o kadar uyuyordu ki.Ona baktım  dişlerini sıkmış gözleri kıpkırmızı olmuştu.Yoksa ağlayacakmıydı?Daha hızlı sürmeye başladı.3 dakika sonra araba büyük bir pistin içine girdi.Üzerinde ''Abozeid'' yazan küçük uçağın yanında durduk.Medhat el firenini çekti ve bana baktı.İçim acıyordu.Bana böyle bakması içimi yakıyordu.Gözleri dopdoluydu.Arabadan indim ardımdanda o indi.Uçağa doğru yaklaştık.Karşısına geçip elini tuttum gözlerinin içine bakarak:

-''Bana yaşattığın herşey için çok teşekkür ederim.Bana hiçbir zaman kötü davranmadın.(tabi tokat olayından başka) Hep beni mutlu etmek için çabaladın.Bana bir rehine değil de sanki sevgilinmişim gibi davrandın...'' sözümü kesti.

-''Sen zaten benim sevgilimsin''

-''Ama sen benim için değilsin Medhat bunu anla.''

-''Benden bu kadar çok mu kurtulmak istiyorsun?''

-''Kurtulmak değil sadece ailemin yanında olmak istiyorum.'' Yere baktı.

-''Anlıyorum''

-''Tekrar herşey için teşekkürler''

-''Önemli değil.Herşey çok güzeldi.''Gülümsedim.Ellerini bıraktım arkamı dönüp uçağa doğru yürümeye başladım.

-''Zehra!'' Arkama döndüm.Ve hızla ona koştum.Bir anda öüpşmeye başladık deli gibi.Sanki hiç bırakmayacakmış gibi.Zor olsada ayrıldı benden Alnını alnıma dayadı.Gözünden akan göz yaşını hissedebiliyordum.Nefes nefeseydi:

-''Ama söz ver.Benimle hep irtibat halinde olacaksın.İner inmez beni ara'' cebinden satıcıya sattığımı sandığım telefonu çıkardı ve bana verdi.

-''Ama bu...''

-''Soru sorma lütfen sadece söz ver.''

-''Söz veriyorum.''

-''Seni seviyorum.''

-''Kendine iyi bak.''

Ayrıldım.Zor olsada ayrıldım.Arkama bir an bile bakmadan uçağa bindim.Çünkü anlamıştım:

Eğer gözlerine bir daha bakarsam gitmekten vazgeçerdim.

Buldum SeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin