Bl|1

9.2K 442 215
                                    

KIM N A M J O O N

Sabırsız bir şekilde elimdeki kalemi çevirip dururken saate baktım. Kontrol saatim yaklaşıyordu ve bir oda dolusu cerrahla birlikte oturmuş yeni gelen yıldızımızı görmeyi bekliyordum.

Sonunda hastane başkanımız yanında başka bir adamla girdiğinde rahat bir nefes aldım. İkisi odaya girdiklerinde tüm oda sustu ve ikiside konuşmayı kesti zaten. Yeni gelen cerrah bu olmalıydı.

Kürsüye çıkıp ifadesiz yüzünü koruyarak konuşmaya başladı.

"Ben Min Yoongi. Beyin ve sinir hastalıkları cerrahisi için buradayım."

Siyah saçları, siyah tişörtü, siyah pantolonu ve bol siyah hırkasıyla tamamen siyahlar içinde olması bembeyaz tenini vurguluyordu. Elindeki siyah çantasını kürsünün yanına bıraktı ve diğer elindeki kahve termosunu da kürsünün üzerine bıraktı, umursamaz havasıyla kulaklıklarını cebine sıkıştırdı. Bu sırada başkan sorularımızı yöneltebileceğimize dair bir şeyler söylüyordu. Hızlı bir şekilde elimi kaldırdığımda başkan bana söz hakkı verdi. Onunda bakışları beni bulduğunda yerimden kalkıp tekrar saatime baktım.

"İzninizle, kontrol etmem gereken hastalarım var." Başkan parlayan yüzüyle gülümsedi ve kafasını sallayarak onayladı.

"Yoongi, bölüm meslektaşın Kim Namjoon. Onunla gidip hastaları görmeye başlayabilirsin." şaşkın bir şekilde başkana baktım. Emrivaki mi yapmıştı az önce? Hemde ikimize birden? Şaşkınlığımı üstümden attığımda ilk farkettiğim şey başkanın ona adıyla seslenmiş olmasıydı. Demek ki yakınlardı.

Yerimden çıkıp kapıya ilerlerken Min Yoongi de çantasını ve termosunu alarak yanımda yürümeye başlamıştı. O kadar beyaz bir tene sahipti ki insanda uzanıp dokunma isteği uyandırıyordu.

"Beyin ve sinir cerrahi 18.katta, altındaki katta ise ameliyathaneler ve operasyon odaları var." hızlı ve uzun adımlarıma rahat bir şekilde ayak uydururken asansöre bindik ve 18.kata bastım.

"Biliyorum." aramızdaki sessizliği bölen tek şey asansörün sinir bozucu müziğiyken tekrar saatime baktım. Hastalarım konusunda dakik olmak gibi küçük kurallarım vardı.

"Askeri doktorluk yapmışsın." belli belirsiz bir şekilde kafasını salladığında çekik gözleri asansörün metal kapısına sabitlenmişti.

"Buraya gelmeden önce." asansör sonunda 18.katta durduğunda yine aynı adımlarla yürümeye başladım. Odamın olduğu koridorda yürümeye başladığımızda odamın karşısındaki odayı gösterdim.

"Burası sana ait." kısa bir bakış atıp geri önüne döndüğünde tek düşündüğüm şey "neyi var bunun?" olmuştu.

"Yorgun görünüyorsun dinlenmek istersen tek devam ederim."

"Hayır, hastaları tanımaya başlasam iyi olur." omuz silkip yürümeye devam ettim. Adamın aurası insanın üstüne kara bir bulut gibi çöküyordu resmen.

קקק×

MIN Y O O N G I

Hastanedeki ikinci günüme başlarken oldukça sakindim. Kahverengi kabanımı çıkarıp yerine önlüğümü giydim ve kafamdaki şapka ve maskeden kurtuldum.

Saçlarımı hemen düzeltip masama oturduğumda bilgisayarımı açtım ve içindeki Namjoon'a ait hastaların kayıtlarının bulunduğu dosyalara bakmaya başladım. İşinde başarılı olduğu su götürmez bir gerçekti. Hastalarına önem veren dakik bir cerrahtı.

Bu yüzden ona tarafsız davranmayı seçerek dosyaların kalanlarına göz atmaya başladım. Ekranda dikkatimi çeken bir diğer şey günlük program olurken. Dikkatimi bu sefer programa yönelttim. Saat birden sonra hasta görüşmeleri başlıyordu. Ve saat üçte de Namjoon'un gerçekleştireceği bir beyin ameliyatı vardı.

Bu beni keyiflendirmişti. Onun ne kadar iyi olduğunu anlamamı sağlayacak olan bu ameliyatı izlemek için sabırsızlandığım bile söylenebilirdi.

Baktığım dosyaları kapatıp oturduğum sandalyede arkama yaslanmış ve saatime bakmıştım.

Henüz 07.28'di saat.

Önümde uzun bir gün olduğunu düşünürken ayaklanmış ve hastaneye karışma kararı almıştım, günlerimi ve gecelerimi geçireceğim hastaneyi iyi tanımalıydım.

Çağrı cihazını üzerimdeki önlüğün cebine asarken odadan çıkmak için kapıyı açmıştım. Tam adım atmak üzereyken üzerime düşen gölgeyle kafamı kaldırmış ve kimle karşı karşıya olduğumu görmüştüm.

Kim Namjoon.

Yüzünde sakin bir gülümseme ve burnunda dinlenen gözlükleriyle yakışıklı görünüyordu. Yüzüne boş boş bakmakla yetindim.

"Bugünkü asistanlarınla tanıştın mı? Ya da öcüyle? " sorusu üzerine kafamı iki yana sallayarak reddettim. Henüz hastane başkanı ve şef dışında doğru düzgün kimseyi tanımıyordum.

"Hayır, henüz vaktim olmadı."

"Harika! Henüz canavarlarla yüzleşmen gerekmedi demek ki." keyifle gülümsemesi büyüdüğünde arkamdan kapıyı kapattım ve odadan çıktım. "Gel, önce seni meslektaşlarımızla tanıştırayım."

Gereksiz tanışmalara maruz kalacağımı düşünürken Namjoon'a kısa bir bakış atmıştım. Benden uzun ve yapılıydı.

"Sanki çok gerekliymiş gibi..." kendi kendime mırıldanarak bakışlarımı etrafta gezdirirken hastane kalabalığının çoktan başladığını görmüştüm. Etrafta koşuşturan internleri, hasta bakıcıları ve hemşireleri görürken tüm bunların askeri doktorluk yanında oldukça sakin olduğunu düşünmeden edememiştim. Askeri doktorluk tüm bu hastane ortamına kıyasla çok daha stresli ve tüketiciydi.

Düşüncelerim oradan oraya koşuşturmaya başlamadan önce hepsine son verirken cerrahlara ait olan dinlenme odasının önünde durmuştuk.

"Belki de önce şefi görmeye gitsem iyi olur."

"Çok geç." Ben bir sürü insanla tanışmaya hazır olup olmadığımı sorgularken Namjoon kapıyı açarak içeri adımını atmış ve anında ortama karışmıştı.

Kısa bir süre kapıda öylece dikildim, olup bitenleri izlerken ne yapacağımı bilememiştim. Hemen ardından Namjoon'un beni çağırdığını duymuş ve silkinerek ona doğru adımlamıştım.

"Ve yeni beyin cerrahımız Min Yoongi!" Namjoon birkaç doktora beni tanıtırken olabildiğince iyi davranmaya ve insanları tanımayı denemiştim. Ne de olsa birlikte uzun saatler geçirmem gerekecekti.

Dün geceden hala ağrıyan başımı ovuştururken tanışma faslına bir süre ara verdiğimize seviniyordum. Dinlenme odasından kendimi atabildiğimde ilk gördüğüm makineden kendime çift shot espresso alarak günüme devam etmiştim.

İşte şimdi şefi görme vaktiydi.

>>>>

"Aslında bugün senin için tek planımız hasta görüşmeleriydi, hastaları sen ve Namjoon arasında bölüştürdük." kafamı sallayarak onaylamıştım. Masasının üzerinde duran birkaç dosyayı bana verdiğinde ilkini açmış ve içinden tomografisini çıkararak ışığa doğru tutmuştum. Gördüklerimle hafifçe kaşlarımın çatılmasına engel olamamıştım.

Beyindeki tümörün konumu riskliydi.

"Biraz riskli."

Şef ellerini çenesinin altında birleştirmişken ben de elimdeki tomografi görüntülerini dosyaya geri bırakmıştım.

"Halledemeyeceğin şeyler değil, ne kadar iyi bir cerrah olduğunu tüm ülke biliyor Yoongi."

Doc. |NamGiWhere stories live. Discover now