Bl|18

2.7K 228 82
                                    

Çok fena işleri karıştırasım var bilginize. Ve unutmayın ki bu yazara ilham kaynağı olan şeylerden birisi sizin satır arası yorumlarınız. Hatalar varsa bir ara düzeltirim. İyi okumalar 🖤🖤

MIN YOONGİ

Yeni ekip için parti verme fikrini kim ortaya attı bilmiyorum ama bunu kabul edenlerin tam bir salak olduğunu düşünüyordum. Kesinlikle sinirli değildim. Sadece... Sadece... Ah kimi kandırıyorum, sinirden patlamak üzereyim. Resmi şeylerden nefret ettiğim kadar aptal ve gereksiz partilerden de bir o kadar nefret ediyordum.

Herkes parti fikrine açıkken kimse fazla mesai yapıp daha iyi bir cerrah olmak için çabalamıyordu.

Taehyung önümden salına salına geçtiğinde bulunduğumuz bardan kendimi atmak adına arka çıkışa çoktan ilerlemiştim. Ağır kapıyı ittirerek açtıktan sonra saatlerdir elimde tuttuğum bira şişesini gördüğüm ilk çöpe sallayarak attıktan sonra sırtımı duvara yaslayarak bakışlarımı yere çevirmiş ve içimden bir süre sessizce saymaya başlamıştım. Tam yirmi beşe geldiğimde yan tarafımdaki arka kapı açılmış ve dışarı kırmızı saçlarıyla ortalığı ateşe verecekmiş gibi görünen ekip lideri çıkmıştı.

Yeni boyattığı saçları oldukça barizdi. Onu bir önceki görüşümde - toplantıda- saçları koyu bir renkti. Ve terlediği için akan saçları teninde ince kırmızı lekeler bırakmıştı. Kısa bir süre ona baktıktan sonra kollarımı göğsümde birleştirip soluklanmaya devam etmiştim. İçerisi beni yeterince boğmuştu. Kapıdan çıkar çıkmaz sigarasını yakan ekip lideri karşımda durduğunda bakışlarımı tekrar ona çevirmiştim. Bana yarıya gelmiş sigara paketini uzatırken kafamı iki yana sallayarak reddetmiştim.

"kullanmıyorum." omuz silkerek paketini cebine yollamış ve yaktığı sigarasından derin bin nefes almıştı. Yanakları içe çökerken sigara hızla erimiş ve kül olmuştu. İnce uzun parmakları arasına sigarayı sıkıştırıp görüş açımdan uzaklaştırırken içeri girmek için içten içe kendimi cesaretlendiriyordum.

"Parti hoşunuza gitmedi mi?" Jung Hoseok konuşma kararı almış olacak ki çatallı çıkan sesiyle sorusunu yöneltmişti. Belli belirsiz kafamı iki yana sallamakla yetinmiştim.

"Pek benlik değil." kaşları yukarı kalkarken sigarayı dudaklarına tutturmuş ve tekrar bir nefes çekmişti.

"Sizlik olan ne peki? Durun tahmin edeyim..." sigarayı dudaklarından çekip parmaklarını bana doğrultup kısa bir süre bana baktıktan sonra konuştu.

"Daha olgun partiler... Aile yemekleri... Onurlu toplantılar... Ah, hayır... Nasıl gidiyorum?" söylediklerini kafamı yana yatırmış bir şekilde dinlemiştim. Söylediklerinin hiçbirini sevmezdim ama şuanki duruma yeğlerdim. Dışarıdan bakınca insanlarda nasıl bir izlenim bıraktığıma dair bir fikrim yoktu ama Jung Hoseok'un gördüğü gibiyse durum vahim demekti. Tekrar derin bir nefes aldım ve yanıtladım.

"Hiçbiri." Hayal kırıklığı anında tüm yüzüne yayılırken dudakları hafifçe aralanmıştı. Bir şeyler söylemek için hemen dudaklarını ıslatıp atılacağı sırada duvara dayanmayı keserek dik duruşma geri döndüm.

"şimdi izninizle gidip içecek bir şeyler alacağım. " kapıyı açıp içeri adımımı attığımda bunun yanlış bir karar olduğunu çoktan anlamıştım. Etraf ter ve alkol kokuyordu ve bu kokuların üzerime sinmesi bende kusma isteğine neden oluyordu. Masaya ilerlemek için büyük çaba sarf ederken içeri giren Namjoon'u görmek beni rahatlatmıştı. Adımlarımı ona doğru atarken beni farketmiş ve oda bana yürümeye başlamıştı. Solumaktan nefret ettiğim havayı bir kere daha içime çektiğimde sonunda birbirimize ulaşmıştık. Ondan önce davranarak kollarımı boynunda birleştirmiş ve kendime çekip kafamı boynuna gömmüştüm adeta. Onun erkeksi ama aynı zamanda da ferah ve güzel parfümü ciğerlerime acil yardım hemşiresi gibi hızla koşarken oda kollarını bana sıkıca sarmıştı. Şaşırdığını anlamak oldukça kolaydı çünkü sırtımdaki elleri oraya yerleşirken bir süre duraklamıştı. Ondan ayrılmak istemesemde açıklama yapmak zorundaydım.

Doc. |NamGiWhere stories live. Discover now