Bl|20

2.8K 225 95
                                    


Selamlar gençlik, medyaya geçen bölümle alakalı bir foti bıraktım.
Bu bölümü yazarken bolca Home dinleyerek yazdım o yüzden yumuş yumuş bir bölüm oldu. Yorumlarınızı seviyoruum. İyi okumalar 🖤🖤

MIN YOONGİ

Hafta sonu her insanın istediği gibi tek istediğim geç uyanmaktı. Geç uyanmak, ağır ağır kahvaltı yapmak ve sonra kahvemi de alarak tüm günü rahat bir şekilde geçirmekti. Ama hayat hiçbir zaman istediğimizi tam anlamıyla bize vermez. İç çekip yataktan çıkmış ve ısrarla çalan kapıya ilerlerken tişörtümü biraz yukarı sıyırıp belimi kaşımıştım. Kapıya ulaştığımda delikten bakma gereği bile duymadan kapıyı açmış ve hala belimi kaşırken arkamı dönüp salona ilerlemiştim.

"Sanada günaydın Min Yoongi." boştaki elimi gelişi güzel bir şekilde salladıktan sonra açmakta zorluk çektiğim gözlerimle kendimi salonun rahat koltuklarına bırakmıştım. Namjoon'un enerjik sesi enerjimi daha da çok düşürüyordu. Arkamdan gelip üzerindeki ceketi çıkarmış ve tekli koltuğun üzerine atarak ayak ucuma oturmuştu. Bakışlarımı üzerinde gezdirdiğim süre boyunca minik bir gülümsemeyle bana bakmıştı. Bugün önemli bir gündü de benim mi haberim yoktu? Soracak enerjiyi de kendimde bulamadığım için yere değen kolumu kaldırıp alnıma yerleştirmiştim. Saatin kaç olduğundan haberim bile yoktu, bu yüzden uyumak için bir sakınca görmüyordum. Dahası bu benim hakkımdı. Haftasonu uyumak kadar doğal bir hak göremiyordum kendimde.

Bir süre sessizliğin ardından koltukta bir kaç hareketlenme hissetmiştim ama bunun için gözlerimi açacak değildim. Ayak ucuma oturduğu zaman tek bacağımı Namjoon'un üzerine diğeriniyse koltuğun üstüne atmıştım. Böyle rahat bir pozisyonda saatlerce uyuyabilirdim, öylede yapmak üzereydim. Tabi hayat yüzüme gerçekten gülseydi. Namjoon'un parmakları bacaklarımdan yukarı hareket ederken aldırış etmemiştim. Ben uykumu alana kadar beklemeliydi. Parmakları tişörtümün eteklerini bulduğunda tişörtümü hafifçe yukarı itmişti. Koltukta tekrar bir hareketlenme olmuştu. Artık gözlerimi açıp kızmayı düşünmeye başlayacaktım ama yapamadım. Namjoon'un parmakları belime ilerlemişti. Parmakların ardından gelen yumuşak dudakları karnıma dokunduğunda hala ses çıkarmamıştım. Bıraktığı his daha çok huzurlu geliyordu. Dudakları biraz daha yukarı çıkarken Namjoon'un parmakları ince belimi yavaş yavaş okşuyordu. Tişörtüm biraz daha yukarı kayıp bir sonraki öpücük göğüs kafesimin en alt kemiğine geldiğinde gözlerimi açmadan sakin bir sesle konuştum.

"Ne yapıyorsun?" Namjoon'un yakın sesinden önce ılık nefesi tenimi okşayıp geçmişti.

"Gördüğüm güzelliği takdir ediyorum." yanıtı dudaklarımda minik bir gülümseye neden olduğunda gözlerimi biraz aralamıştım.

"Yaklaş." dediğime itaat edip hemen harekete geçmiş ve yüzlerimizi aynı hizaya getirmişti. Kollarımı boynuna dolayıp bedenini kendiminkinin üzerine çekmiş ve aradaki kısa mesafeyi kapatarak kafamı boynuna gömmüştüm. Sarılmama karşılık verirken çeneme bıraktığı öpücüğün ardından o da kafasını boynuma yerleştirmişti.

Uzun bir süre bu şekilde uzandıktan sonra bakışlarımı duvardaki saate çevirmiştim. Saat sabahın sekiziydi henüz. Derin bir nefes alıp vermiş ve kollarımı biraz gevşeterek Namjoon'un omzunu dürtmüştüm.

"Bana kahvaltı hazırla." homurdanarak kollarını biraz daha sıkılaştırmıştı.

"Ama burası çok rahat." omuz silkmeye çalışsam da başarısız olmuştum. Acıkmıştım ve kahvaltı istiyordum.

"Kahvaltı istiyorum."

¦¦¦¦¦

Namjoon'un bana kahvaltı hazırlaması oldukça uzun sürmüştü. Önce mutfağa gidip dolapları keşfetmiş ardından da kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı ama daha öncede farkettiğim gibi mutfakta oldukça sakardı. Sürekli bir şeyler düşürmüş ya da yapacağı şeyleri unutmuştu.

Doc. |NamGiWhere stories live. Discover now