Bl|14

3.1K 253 59
                                    

Bekletmeden aklıma gelenleri yazıverdim. Çok kötü olduysa özür dilerim. Benim içime pek sinmedi ama beklemenizi istemedim. İyi okumalar 🖤🖤


MIN YOONGI

Aynadaki yansımama son bir bakış atarak evden çıktım. Aslında bugün boş günüm olmasına rağmen hastaneye gitmem gerekiyordu. Çünkü her zamanki gibi hastane önemli bir toplantı kararı almıştı. Başkan beyi anlıyordum, böyle büyük bir hastaneyi çekip çevirmek kolay değildi sonuçta. Derin bir nefes alıp arabaya bindim ve arabayı çalıştırıp yola çıktım. Bu toplantının amacı aylık raporları sunmak ve hastane için anlaşılan teknoloji şirketiyle ufak bir tanışma gerçekleştirmekti.

Namjoonla asansör konuşmamızın üzerinden en fazla iki gün geçmiş olmalıydı. Bugün ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bazen onu gördüğüm anda mideme bir kramp giriyor ardından kurduğu cümlelerle kafam dağılıyor ve o kramp geçip  gidiyordu. Otoparka girip arabayı boş bir yere park ettikten sonra asansöre adımladım. Toplantının gerçekleşeceği kata bastıktan sonra aynadaki görüntüme döndüm. Her zamanki gibi göründüğümü biliyordum ama sanki farklı bir şeyler vardı.   Asansör katta durup kapılar açıldığında çantamı diğer elime aktararak koridorda yürümeye başladım.

Tamda acaba Namjoonu ne zaman göreceğimi düşünürken duyduğum adım sesleriyle bakışlarımı yerden kaldırdım. Sanki düşüncelerimi duymuş gibi bir anda karşımda bana doğru gelen Namjoon'u gördüğümde şaşırmak için fazla imkanım olmadan tam karşımda durdu. Bakışlarımız birbirini bulduğunda hafifçe gülümsedi. Gamzeleri anında beni selamlarken uzun ellerinden birini sırtıma yerleştirerek hafifçe üzerime eğildi ve saçlarımın arasına kuş tüyü bir öpücük bıraktı. Benden ayrılırken yüzünde daha geniş bir gülümseme vardı. Artık onun bu pozitif havasına karşı koyamadığım için bende hafifçe gülümsemek zorunda kalmıştım.

"bugün nasılsınız Bay Min?" omuz silktiğim sırada yanımdaki yerini almış ve benimle birlikte toplantı salonuna adımlamaya başlamıştı.

"Henüz nasıl olduğumu söyleyemem. Ama bana bir kahve bulursan bu işi hızlandırabilirim." kafasını salladıktan sonra cebindeki telefonu çıkardı ve aramalara girip en üstteki kişiye dokunduktan sonra bana işaret parmağını kaldırarak 'bir dakika' dedi dudaklarını sessizce hareket ettirerek.

Kulaklarımı ona dinlemeye verirken telefonun diğer tarafındaki kişi telefonu açtı. Namjoon beklemeden konuşmaya başlamıştı.

"Jae lütfen kahveleri iki yapalım. Bir tanesi her zamanki gibi diğeri ise filtre kahve olsun. Teşekkürler, görüşürüz." telefonu kapatıp cebine yollarken bana dönüp konuştu.

"her ihtimale karşı asistanlarımdan birini en yakındaki kafeye yollamıştım. Kahve içmediğin zaman ne kadar huysuz olduğunu biliyorum." tekrar omuz silkmeyi tercih ettim. Aslında dudaklarımı aralarsam ne diyeceğimi bilmiyordum. Bu yüzden böyle ufak kaçış yolları oldukça basit geliyordu. Namjoon yüzüme tüm güzelliğiyle bakarken cevap vermem gerektiğini biliyordum.

" Teşekkür ederim... "ardından çekingen bir şekilde yüzüne baktım." birinin beni bu kadar düşünmesine alışık değilim. "

Hatlarımı inceleyen gözleri sonunda benimkilere dokunduğunda dudaklarına sanki oldukça özel bir şeyi bildiğini belirten bir gülümseme yerleşmişti.

" Alışsanız iyi edersiniz Bay Min. Çünkü uzun bir yolumuz var. " dudaklarımı aralayıp verecek cevap düşünmeye başladığım sırada geldiğimizi farkederek dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Namjoon geçmem için kapıyı açtığında hızla içeri girmiş ve amfi gibi düzenlenmiş ama bir amfiden daha küçük olan toplantı salonunda kendime oturacak bir yer bakıyordum, burası ilk gün girip kendimi tanıttığım salondan farksızdı. Namjoon da benden sonra girmiş yanımda dikilirken orta sırada bir yeri göstermişti. Adımlarımı oraya yöneltirken bakışlarımın değdiği doktorlara selam vermek zorunda kalıyordum. Ben oturduktan sonra Namjoon da yanıma yerleşmişti.

Doc. |NamGiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora