Bl|12

3.2K 284 143
                                    

Selam gençlik! Beklerken ağaç olduğunuzu hatta kök saldığınızı biliyorum bunun için ilham perilerime çok kızıyorum ama bölümün sonuna çok güzel bir sürpriz bıraktım. O yüzden okuyun ve yorumlarınızı yapın lütfen. Çok konuştum hadi iyi okumalar 💜💜

MIN YOONGI

Bugün gözlerimi yağmurlu bir güne açmıştım. Böyle günleri aslında çok severdim ama evren aksi bir şekilde davranarak sabahtan beri tüm işlerimi baltalamıştı. Önce evdeki kahve makinam bozulmuş ardından da sıcak bir duş için duşa girdiğimde buz gibi bir suyla karşılaşmıştım. Bunların beni vazgeçirmesine izin vermezken garajdan arabamı çıkarmıştım. Motorla hastaneye gidersem ya da gidebilmeyi başarırsam yolda binbir türlü şey olur gibi geliyordu. Yol üzerinden kahvemi aldığımda bugünün kurtarılabileceğine dair hala ufakta olsa inancım vardı. Arabadan inmiş ve kapıları kitledikten sonra asansöre adımlamaya başlamıştım. Bu sırada maillerimi kontrol ederek kahvemi içiyordum. Bu yüzden önüme pek baktığımı söyleyemezdim.

Benden uzun olan bedene tosladığımda ise neredeyse düşmek üzereydim. Refleks olarak belime dolanan kollarla bende kollarımı karşıdaki bedene sarmak durumunda kalmıştım. Bilirsiniz işte... Refleksten. Sonra tam sinirlenerek karşıdakinin kim olduğuna bakmadan çıkışacaktım ki beni tutan kişinin Namjoon olduğunu gördüm. Bedenim vermemesi gereken bir tepki olarak kalp atışlarımı düzensiz hale getirirken gözlerim ister istemez kocaman olmuştu. Hala kollarında bulunduğum düşüncesi hiç iyi gelmezken toparlanmış ve dik durarak bir adım uzaklaşmıştım ondan.

Neyseki kahvem dökülmemişti yoksa bu beni dahada sinirlendirirdi. Namjoon yüzüne yerleştirdiği güzel gülümsemelerden biriyle konuştu.

"Hey, iyi misin?" sorusuyla kafamı sallamış ve ekranı açık olan telefonumu kapatıp cebime yollamıştım.

"Evet, ne işin var burada?" arkamda bir yeri işaret ederken bakışlarını da oraya çevirmişti. Bense kızarmadığımı umarak hareket eden dudaklarına bakıyordum. Çabuk kızaran birisi değildim ama az önce elleri üzerimde olan meslektaşıma da kayıtsız kalabileceğimi sanmıyordum. Çünkü bir süre önce farketmiştim ki aramızda garip bir etkileşim vardı. Bunu farkettiğimden beri de yok sayamıyordum.

"Arabada bir şey unutmuşum." sonra beni geçerek hemen arabasına doğru bir kaç hızlı adım atmıştı. Arkamı dönerek ona bakarken sesini biraz yükselterek devam etmişti.

"Beni bekle, birlikte çıkalım." göz devirerek hareketlerini takip etmiştim. Eğilip araba unuttuğu şeyi aldıktan sonra yanıma adımlamış ve yine aynı gülümsemeyle gidelim dercesine kafasını sallamıştı. Asansöre doğru birlikte yürürken bugün Namjoonda garip bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Tam ağzımı açıp ondaki bu havanın ne olduğunu soracakken telefonum çalmıştı. Deri ceketimin cebindeki telefonu çıkarıp arayan kişi baktım.

"Efendim Jin?" doktor hasta ilişkimiz göz önüne alındığında bu hitap hiçte hoş değildi. Bay Kim daha çok uygundu. Ama kimin umurunda ki, benim değil.

Jin hattın diğer tarafından cevap verirken asansöre binmiştik ve Namjoon çıkacağımız kata bastıktan sonra dikkatini bana vermişti.

"Bugün ki seansımıza gelmeyi düşünür müsünüz Bay Min Yoongi?" alayla unuttuğum görüşmemize ufak bir atıfta bulunurken bir küfür savurmaktan kendimi alamadım.

"Siktir! Bugün müydü?" son tepkimle Namjoon tamamen bana odaklanmışken bunun beni gerdiğini anlayamıyordu sanırım.

"Vee yarım saat önce geçti..." kolundaki deri kayışlı saate bakarak konuştuğunu düşünürken derin bir nefes alıp verdim ve burnumun direğini sıktım.

Doc. |NamGiWhere stories live. Discover now