Bl|5

3.4K 312 120
                                    

Selamlar iki bölüm birden atacağım. Bir süre Touch Right There'e odaklanmayı düşünüyorum. O kitap için harika fikirlerim var. Satır arası yorumları severim. İyi okumalar 💜💜


MIN Y O O N G I

Çağrı cihazından gelen sesi duyduğumda ufak cihazı önlüğümün cebinden çıkardım ve acil durum belirten ekranına baktım ardından hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Acile girdiğimde ortalık her zamankinden daha da karışıktı. Sakin bir nefes alıp etraftaki doktorlara ve stajyerlere baktım. Sonra acilin kayar kapıları açıldı ve içeri bir sedyeden ağır yaralı girdi. Doktorlar hastaya müdehale etmek için teknisyenlerden gerekli bilgileri alırken adımlarımı dışarı yönlendirdim. Dışarıdan gelen ambulans sesleri daha bir çok yaralı olduğunu gösteriyordu.

Dışarı çıktığımda ise gördüğüm şeye şaşırmamıştım. Kim Namjoon çoktan acile karışmıştı bile. Yanına ilerlerken ilgilendiği hastaya baktım. Genç bir kadın sıkı sıkı onun elini tutarak önce kızına bakması gerektiğini söylüyordu. Namjoon kadını kontrol etmek istesede kadın izin vermeden aynı şeyleri tekrar ederek onun eline daha sıkı tutunuyordu.

Sedyenin diğer tarafına geçip kadının omzuna dokundum. Kafasını bana çevirirken önlüğümün göğüs cebinden çubuğumu çıkardım.

"Kızınız iyi olacak hanımefendi. Sizi kontrol etmemize izin verin." elimdeki çubuğun arkasına bastırarak ışığı yaktım ve Namjoon'a kısa bir bakış attım.

"Şimdi lütfen bu ışığı takip edin." çubuğu hareket ettirerek hastanın reflekslerini ölçerken Namjoon yavaşca kadının elini bırakmış ve hemşirelerin hastayı alması için ufak bir kafa işareti yapmıştı.

"Lütfen kızıma bakın! Kızıma bir şey olmasına izin vermeyin! Benim biricik Issy'm." kadın acile girerken sesi gittikçe sönükleşti ve sonunda ambulans sesleri ve kargaşada tamamen kayboldu.

Ambulanstan bu sefer genç bir kız inerken Namjoonla ikimiz aynı anda ona doğru ilerledik. Namjoon teknisyenden bilgileri alırken genç kıza baktım.

"Issy Lee. 19 yaşında. Kadın."

Boyunluk boynunu ani hareketlerden koruyor ve bedenini sabit tutan kayışlarda hareket etmesine izin vermiyordu. Kafasında büyük bir kanama vardı. Yapılan ilk yardım kanı durdurmuş gibi görünüyordu ama kanamanın içeriden devam etme ihtimali vardı. Bu yüzden elimdeki çubuğu tekrar açarak gözlerini açtım ve kontrol ettim. Ardından çubuğu kapatıp cebime geri yollarken teknisyene baktım.

"Hemen beyin tomografisi alınsın." Namjoon kafasıyla onaylarken ekleme yaptı.

"Dışarıdan bir hasar görünmüyor, yinede iç hasar olup olmadığını anlamak için iç organlarını kontrol edelim." sedye acile giriş yaparken ellerimi önlüğü ön ceplerine yerleştirip Namjoon'a baktım. Gözleri beni bulduğunda gergince gülümsedi. Şuan nasıl göründüğümü bilmesem de bu gülümsemesini görecek kadar olduğumu anladım ve boşvermeyi tercih ederek acile adımladım. Etraf çok karışıktı ve yeterince doktor var gibi görünüyordu. Adımlarımı tomografisi çekilecek olan genç kızın sonuçlarını bizzat kendim görmek adına tomografi cihazının olduğu kata gitmek için adımladım.

Namjoon'un gün yüzüne çıkan beni takip etme alışkanlığıyla asansöre bindim. Hızla yetişip hemen asansöre binerken kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"acilde işin yok mu?" omuz silkerek benim gibi ellerimi önlüğünün cebine yerleştirdi.

"Yeterince doktor ve stajyer var." gözlerimi devirerek asansörden inerken adımlarımı her zamanki tempoda tutarak tomografi odasına girdim. Genç kıza ilk müdahale yapılmış ve şimdi de tomografiye giriyordu. İçeriyi görmemi sağlayan camdan bakarken hemşire bize selam vererek işine geri döndü. Namjoon'a bakmadan konuştum bu sefer.

"Hastayı mı almak istiyorsun?" tekrar omuz silkerken bu jestlerinin sinirlerimi bozmaya başladığını onun yüzüne de söylemem an meselesiydi.

"Aslında seni istiyorum." yanıtına tekrar göz devirmemek için kendimi tutarken bilgisayar ekranındaki tomografiye baktım.

"Ufak bir travma gibi görünüyor. Baksana." serçe parmağımla tomografinin bir kaç yerini işaret ettim.

"Endişelenecek bir şey yok. Peki iç organlar?" hemşireye dönüp konuştuktan sonra tek elini masaya yaslayarak bana odaklandı.

"Seninle yemek yemek istiyorum ama reddediyorsun. Meslektaşımı tanımak istiyorum. " kollarımı göğsümde birleştirip aramızda duran hemşireye aldırmadım.

"Acıktığım zaman kendim söylerim demiştim." tam ağzını açtığı sırada aldırmadan kapıya adımladım ve duyabileceği şekilde konuştum.

"Şimdi beni rahat bırak Kim Namjoon." Kapıyı açıp çıkarken arkamdan söylediklerinin bir kısmını yakalayabilmiştim.

"Ama hasta..." beyin hasarı olmadığına göre beni ilgilendiren kısım geçmişti. O yüzden odama gitmek için kendimi lanet müziklerin çaldığı asansöre attım ve katı tuşladım.

Taehyung acildeydi. Biraz kafa dinleyerek hastalarıma dönebilirdim. Ama bir anda karar değiştirerek teras katına basmıştım. Biraz temiz hava almak daha iyi gelecekti.

Asansör önce bastığım katta durup sonra yukarı çıkmaya başladığında üzerimdeki önlüğü çıkartma isteğiyle yanıp tutuşarak önümdeki düğmeleri açtım.

Terasın serin ve sessiz havası beni karşıladığında üzerimdeki önlükten kurtulup omzuma attım ince şeyi. Biraz daha kenara yaklaşıp gecenin seslerine karışan siren seslerini dinledim. Aşağı eğilip baktığımda hala ufak bir kargaşa hakimdi. Bu kargaşa bana ufakta olsa askeri doktorluk yaptığım o dönemi hatırlatıyordu, bu da ister istemez beni biraz geriyordu. Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimi dağıtırken kafamı kaldırıp gecenin güzelliğine bakarak derin bir nefes aldım.

Kendimi hazır hissedene kadar orada dikilmeye devam ettim. Kendimi hazır hissettiğimde ise odama dönerek yarınki ameliyatlarımın ön hazırlığını yaptım. Bir ameliyata girmeden önce ameliyatta gerçekleştireceklerimi mutlaka kafamda bir kaç kere düşünürdüm, böylece uygulamaya koyması da hiç sorun olmazdı. Zamanla fark etmiştim ki bunu yapmak bilgilerimi da tazeliyordu.

  Yarın toplamda 3 ameliyatım vardı birisi sinirsel sorunları olan bir adamdı, diğer ikisi ise tümördü. Biri diğerine göre daha ciddiydi ama ikisi içinde durum kurtarılabilir görünüyordu. Bu yüzden üzerimden kalkan yükle memnun bir şekilde kafamı salladım.

KIM NAMJOON

Gri saçlarımı karıştırarak otamatın bana kahvemi vermesini bekledim. Yeni bir tez hazırlıyordum ve gece boyu araştırmam gereken bir ton şey vardı. Birde beni uyanık tutacak bir şeye ihtiyacım vardı tabi .

Kahvemi alıp otamattan uzaklaşırken  odamda da böyle bir şeye ihtiyacım olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Bu halime gülerek odama girerken göz ucuyla Yoongi'nin storeları inik odasına baktım. Storelar arasından ince bir ışık sızıyor, orada olduğunu belli ediyordu. Yinede bugünlük dozumu aldığımı düşünerek odama girdim. Bugün yeterince beni reddetmişti bu yüzden daha fazla üzerine gitmek istemiyordum.

Kahvemden koca bir yudum alarak masama yerleşirken masada dolusuyla bulunan araştırma kitaplarından ilkini açarak gözlüklerimi yukarı ittirdim.

Doc. |NamGiWhere stories live. Discover now