Extra

1.8K 139 83
                                    

Açıkçası çok hoşuma giden bir ekstra oldu, umarım sizinde hoşunuza gider. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu bölümü yazarken biraz yazmayı özlediğimi fark ettim.

Neyse neyse daha fazla gevezelik yapmadan iyi okumalar diliyorum 🖤🖤

MIN YOONGI

Yüzümdeki aptal gülümsemeyi korurken elimdeki iki kadeh ve bir şarap şişesiyle salona ilerlemiştim. Namjoon'un eşyalarını toplamak benimkine kıyasla daha uzun sürüyordu. Salonun her yeri irili ufaklı kutularla doluydu.

Yakında kendi evimize çıkacaktık.

Elimdeki kadehleri ve şişeyi oturma takımının ortasındaki düşük ayaklı sehpaya bırakmış ve bir süredir sevdiği filmleri kutulama konusunda sıkıntı yaşayan Namjoon'a emeklemiştim. Filmleri özenli bir şekilde kutuya yerleştirmeye çalışıyordu. Öyle dikkatini vermişti ki bu duruma ben ona iyice yaklaşıp çenemi omzuna yaslayana kadar varlığımı fark etmemişti. Uzanıp çeneme minik bir öpücük bıraktığında kapı çalmış yaşayacağımız ufak romantik anı bölen zil sesiyle ikimizde harekete geçmiştik. Namjoon kalkmadan önce dizimi okşarken konuşmuştu.

"Ben bakarım, pizzalar gelmiştir." birkaç mırıltıyla onaylarken Namjoon gelene kadar şarapları koyma işini üstlenmiştim.

Taşınma aşamasındayık, her bir köşe koli ve taşınacak diğer eşyalarla doluydu. Büyük mobilyalar dışında çoğu şey paketlenmişti, bu yüzden en iyi seçeneğimiz iyi bir şarap ve birkaç kutu pizzaydı. Kadehleri doldurmuş Namjoon'un gelmesini beklerken varlığını unuttuğum telefonum minik bir bildirim sesiyle kendini hatırlatmıştı. Ne zaman koltuğun üzerine bıraktığımı hatırlamadığım telefonu alıp ekrandaki bildirime bakmıştım.

Hoseok toparlanmanın nasıl gittiğini soruyordu. Ona Namjoon'un kurulu düzeninin çok fazla eşya içerdiğini bahseden mesajımı attığımda Namjoon elindeki pizza kutularıyla içeri girmişti.

"Bakalım bu sefer nasıl bir seçim yaptınız Bay Kim?" gülümseyerek benim gibi yere oturmasını beklemiş ve kadehi önüne bırakarak ilk kutuyu açmıştım.

"Her zamanki gibi."

>>>

Kutuları açmış karışık bir şekilde pizza dilimlerini ve şarap kadehlerini birer birer yuvarlarken sohbet ediyor, gülüyorduk. İtalya'daki evlilik teklifinden sonra Kore'ye geri dönmüştük. Döndüğümüzde ise ailelerimiz arasında bu haberi duyurmuştuk. İkimizin ailesi de yönelimlerimizi biliyordu. Benimkiler ben lisedeyken öğrenmişlerdi ve Namjoon'un ailesi ise o üniversitedeyken öğrenmişler. Namjoon'un ailesinin oğullarının yönelimini öğrendikleri anı ise oldukça komik. En azından benim açımdan öyle. Namjoon ise o an çok utandığını ve mahçup olduğunu söylüyor, yani ebeveynlerinin öğrenme şeklinin... tabi sonrasında bunu bana gülerek anlattı.

Elimdeki kadehi hafifçe sallayarak içindeki şaraba dikmiştim gözlerimi. Yüzümde hala minik bir gülümseme vardı. Birlikte farklı bir eve çıkma fikri güzeldi, aynı zamanda bu evi de seviyordum ama bize ait yeni bir yer fikri çok daha hoştu.

"Aslında... biliyor musun?" devam etmeden önce kısa bir süre duraklamış ve bakışlarımı karşımdaki nefes kesici adama çevirmiştim. Gözleri gözlerime değdiği anda kalbim varlığını hissettirircesine atmaya başlıyor, her nefeste onu sevdiğimi söylemek istememe neden oluyordu.

"Bu evi de seviyordum. Üst katta birçok anım var." Namjoon yüzündeki yamuk gülümsemeyle elindeki pizza dilimini kutuya bırakmış ve hafifçe öne doğru eğilmişti.

"Demek öyle..." önümdeki kutuyu biraz daha ileri iterken kadehteki son yudumu da kafama dikmiştim. Birkaç mırıltıyla onaylayarak elimdeki boş kadehi sehpaya bırakmıştım.

Doc. |NamGiOnde histórias criam vida. Descubra agora