Bl|15

2.9K 251 72
                                    

Ta daa! Yeni bir bölümle geldim. Yeni oyuncumuza merhaba diyin. İyi okumalar. 🖤🖤




MIN YOONGI

Kaybetmemek adına elimdeki fotoğrafları telefonumun arkasındaki kaba dikkatlice koymuş ve beni çekiştiren Namjoon'un peşinden yürümeye devam etmiştim. Hava uzun zaman önce kararmıştı. Tam da bahsettiği gibi biraz gezinmiştik. Biraz. Yorulduğumu itiraf etmek zorundayım çünkü ufak bir çocuktan farksızdı, sürekli hareket ediyor, uzun bacakları ve koca adımlarıyla ona yetişmemi biraz zorlaştırıyordu.

Yorulduğumu anladığında olduğu yerde durmuş ve elini bana uzatmıştı. Kendimi ona bırakma fikri bir an güzel geldiği için elimi avcunun içine bırakmıştım. Elimden tutarak kendine çekmiş ve ensemden kavrayarak uyguladığı hafif kuvvetle alnımı göğsüne yaslamıştı. Şuan yolun ortasında bu şekilde dinlenme fikri harika gelmiş olsada kokusu ciğerlerime dolarken derin bir nefes almış ve bir adım uzaklaşarak yüzüne bakmıştım.

"Yorulmadın mı?" belli belirsiz kafasını iki yana sallamış ve kocaman bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne.

"pek sayılmaz. Yemek yemek ister misin?" sorusuyla midemi düşündüm. Açlığımı hissetmiyordum. Hatta açlığımı çok nadir hissederdim. O zamanlarda da tıpkı bir canavar gibi her şeye saldırma isteğiyle dolup taşardım. Şuan aç değildim.

"sadece kahve içmek istiyorum." kaşları hafifçe çatılırken kafasını biraz aşağı eğmiş ve işaret parmağıyla karnıma dokunmuştu.

"çok fazla kahve içiyorsun, böyle giderse midenle sorunlar yaşayacaksın." umursamaz bir şekilde bakışlarımı yüzünde gezdirmiş ve aramızda kalan parmağını tutarak yürümeye başlamıştım.

"Ah biricik midemde benimle aynı fikir de, o da kahve istiyor." onu çekiştirmeme izin verirken güldüğünü duymuş ama aldırmadan devam etmiştim. Gördüğüm en yakın kafeye doğru emin adımlarla devam ediyordum.

Kafeden içeri girdiğimde sıcak havanın beni karşılamasıyla üzerimdeki ceketi sıyırmış ve Namjoon'un peşimden gelip gelmediğini kontrol etmek için arkama dönmüştüm.

Sonunda boş bir masaya oturduğumuzda derin bir nefes alıp vermiş ve garsonun bana doğru uzattığı menüyü direk Namjoon'a vermiştim.

"bir tane filtre kahve." Namjoon çok kısa bir sürede menüye göz atmış ve garsona siparişini vermişti.

"Mocha ve yanında biraz da kurabiye alacağız." kurabiyeleri benim için istediğini biliyordum bu yüzden karşı çıkmadan garsonun siparişleri getirmek üzere gitmesini izledim.

"Bu sabah biraz garipti sanki. Özellikle şu Jung Hoseok, huh?" doğrulamak için gözlerimi bulmayı bekleyen ifadesi bende onu öpme isteği uyandırırken gözlerine bakarak yavaşça kafamı salladım.

"Beni tanıması oldukça normal ama tavrı hiçte normal değildi. Beni kurtardığın için teşekkürler." hafifçe gülümseyerek ellerimi çenemin altında birleştirmiştim.

"Ah, seni kurtarmak için her zaman etrafında olacağım, ne olursa olsun." bu iyimser ifadesiyle kendimi kötü hissederken travma sonrası stres bozukluğumda yanımda olduğu aklıma gelmişti. Ama o gördüğü kesit neredeyse hiçbir şeydi ve içimdeki diğer tarafı görmesini istemiyordum. Orası öyle pis ve karanlık bir yerdi ki bu onu korkutup kaçırabilirdi. Ne kadar hep olacağına ve duvarlarımı aşacağına dair söz vermiş de olsa gördüklerinden sonra benden kaçıp gitmesini istemiyordum. Tam da alışmaya başlamışken üstelik.

"Hey, Earth Joon'dan Earth Gi'ye! Daldın..."

>>>>

JUNG HOSEOK

Doc. |NamGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin