2. Bölüm

27.8K 845 730
                                    

Multimedya: Savaş

Çaresiz anlarımız oluyor ya bazen. Nefes alamadığımız, düşünmeyi, konuşmayı yitirdiğimiz zamanlar olur. Yalnız hissederiz kendimizi. Ümitlerimiz tükenir, hayallerimiz koca bir boşluğa düşer.

İşte tam da o yerdeyim. Çaresiz ve yalnız. Karşımdaki adam bütün siniriyle bana bakarken sanki dilim tutulmuştu. Birisi boğazımı sıkıyormuş gibi nefes alamıyordum.

"Bak, hiç kimseye bir şey söylemeyeceğim, söz veriyorum."

"Sus. Geliyorsun dedim bitti!"

Adam kolumdan tuttuğu gibi beni sürüklemeye başladı. Diğer adamların yanına gitti. Birisi bize doğru yaklaştı.

"Savaş abi, adamı ne yapalım?"

"Gömün bi dağ başına. Ben gidiyorum."

"Tamam abi."

İsmi Savaş mıydı? Tam onun gibi öküze yakışır bir isim.
Beni arabaya doğru götürürken bağırmaya başladım.

"Ya bıraksana beni! Nereye götürüyorsun?"

"Kes sesini. Bağırma."

"Kimseye söylemeyeceğim diyorum! Bırak beni!"

Arabanın yanına yaklaştığımızda hızlıca sırtımı arabaya çarptı. Sırtımın acısıyla yüzümü buruşturdum. Yüzüme yaklaştı. Neredeyse burnu burnuma değecekti.

"Bana bak! Sesini kes ve arabaya bin! Beni delirtme!"

"Delirirsen delir! Gideceğim ben bırak!"

Çenesini kastı. Burun kemiğini sıkarken ben ise ne yapacağını merakla izliyordum. Hem korkuyordum, hem de lafımı esirgemiyordum.

"O sesin ayarı bir daha yükselmesin!" diyerek beni arabaya oturttu. Aslında oturttu değil, fırlattı. Eğilip kemerimi bağlamaya çalışınca çırpınmaya başladım.

"İstemiyorum! Bırak beni!"

"Kapat çeneni! Beni zor kullandırtma!"

"Kimseye söylemeyeceğim, ne olursun bırak." diye yalvardım. Ağlamaya başlamıştım.

"Gideceğimiz yere kadar sesin çıkarsa, hiç acımam öldürürüm seni!"

Sinirle söylediği cümleden sonra hiçbir şey demeden kafamı sallayıp önüme döndüm. Yapardı.

Arabaya bindiğinde onu görmemek için kafamı cama çevirdim. Zaten uykusuzluktan ölüyordum. Sigarasından bir dal çıkarıp yaktı ve dudaklarının arasına yerleştirdi. Camlar kapalı olduğu için arabada yayılan duman midemi bulandırsa da sesimi çıkarmadım.

"Şş! Kalk!"

Bağırma sesiyle uykumdan sıçradım. Kafamı çevirdiğimde mafya bozuntusu arabanın kapısını açmış, bana sesleniyordu.

"Bir daha seslendiğimde hemen kalkmazsan su dökerim ona göre."

"Bir daha seslenmene gerek kalmayacak. Çünkü burda fazla kalmayacağım." dedim arabadan inerek. Yanından geçerken kolumu tuttu ve sıkmaya başladı.

"Gideceğine eminsin yani? Bak ufaklık, ben ne zaman istersem, o zaman gidersin. O yüzden kapat çeneni ve düş önüme." diyerek beni hafifçe ittirdi.

Eve girdiğimizde etrafa göz gezdirdim. Çoğunlukla gri renkte olan, modern bir evdi. 3 katlıydı. Salonda geniş koltuklar ve şömine vardı. Amerikan mutfaktı. Sonra gözüm kenardaki tekli koltukta telefonla uğraşan genç adama takıldı. Hastanede Savaş'ın yanında gelen adamdı.

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin