45. Bölüm - FİNAL

11.2K 315 363
                                    

Biliyorum çok fazla ara verdim. Hatta kitabı unutmuş bile olabilirsiniz. Bu kadar beklettiğim için özür diliyorum.

~

"Savaaaşşşş!" Kesik kesik ve hızlı aldığım nefeslerle kafamı geriye yasladım. Şakaklarımdan akan her bir ter damlası yüzümü sırılsıklam yapmaya yetmişti. Bir elim kasıklarımda diğer elim şoför koltuğunun başında çığlık çığlığa bağırıyordum.

"Tamam güzelim sakin ol, az kaldı yetişeceğiz şimdi hastaneye."

Savaş'ta bir o kadar stresliydi. Ama beni sakinleştirmek adına soğukkanlı durmaya çalışıyordu. Direksiyonu tutmaktan elleri kıpkırmızı olmuş, sıcaktan saçları bile sırılsıklam olmuştu.

Saat sabah dörde geliyordu. Gece su içmek için mutfağa indiğimde sancım başlamıştı. Şimdi ise hastaneye yirmi dakika olan yol sanki saatlerdir bitmiyordu.

"Derin derin nefes al Alya, geldik!" Kasıklarım batışıyordu. Ellerimle tutuyordum ve canım çok feci acıyordu.

Savaş ani bir frenle durduğunda hızla kapısını açıp indi. Ben derin derin nefesler alırken arka kapı açılmış sedye gelmişti. Hızlıca üzerine uzandığımda artık sancıdan ölmek üzereydim. Savaş elimi tutarken yanımdaki hemşireler de kendi aralarında bir şeyler söylüyorlardı.

Büyük doğumhane yazılı kapıdan içeri girdiğimde Savaş'ın ellerinin avucumdan kaydığını hissettim. Biz içeri girdiğimizde o kapının arkasında kalmıştı.

Hızlıca büyük bir sedyeye yattığımda üzerimdeki kıyafetleri çıkardılar. Çığlıklarım ameliyathanenin içini doldururken ebe kapıdan gözüktü.
Birkaç işlem sonrası sancılarım biraz da olsa dindi.

"Bebek ters geliyor, sezeryan alacağız bebeği." Kafamı hızla geriye attığımda hemşire yanıma geldi.

"Sakin ol, şimdi tamamen bayıltacağız seni." Gözyaşları ve ter içinde kafamı salladım.

Savaş'tan

Ardı ardına çalan telefonları susturmak için sessize aldım. Ellerimi saçlarıma daldırıp sakinleşmeye çalıştım. Alya'nın çığlıkları kesildiği için biraz meraklanmıştım ama haber alabileceğim kimse yoktu.

Koridorun başından gelen Deniz ve Rüzgar hızla yanıma ulaştı.

"Nasıl abi?" Kafamı iki yana salladım. "Bilmiyorum, içeri aldılar işte."

Rüzgar omzumu sıvazladığında Deniz'in telefonu çaldı ve bizden uzaklaştı.

"Abi, yeri değil biliyorum ama dışarıda birkaç kişi gördüm. Daha önce gördüğüm tiplere çok benziyorlar."

Kaşlarımı çattım. Arkama baktığımda koridorun sonunda birkaç takım elbiseli adam gördüm. Gözgöze geldiğimizde kafalarını çevirdiler.

"Kim bunlar sabahın dördünde?" Rüzgar omuzlarını havaya kaldırıp indirdi. Tekrar baktığımda yine bize bakıyorlardı.

Deniz yanımıza geldiğinde Rüzgar Deniz'in belinden tutup yanına çekti.

"Kim bu saatte?" Deniz kafasını bize doğru çevirdi. "Bilmiyorum ki, yabancı bir numara açtım ses vermedi."

Alya'dan - 2 Saat Sonra

Ağırlaşan göz kapaklarımı araladım. Etrafıma bakındığımda Savaş duvara yaslanmış bana bakıyordu. Hızla yanıma geldi.

"Aşkım, iyi misin?" Bir eli saçlarıma gittiğinde alnıma uzun bir öpücük bıraktı. Kafamı sallayıp gülümsedim.

"İyiyim." Savaş çok şükür dercesine gözlerini kırptı. Kafamı çok hafif kaldırıp etrafa baktım.

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now