27. Bölüm

11.9K 407 95
                                    

Dakikalardır dinmeyen gözyaşlarım, ameliyathane kapısından girip çıkan doktorlar, ardı arkası kesilmeyen hıçkırıklarım.

Buz gibi hastane duvarları arasında, ondan gelecek en ufak bir haberi bekliyordum. İyi ya da kötü, bana bir haber vermek zorundaydı.

Duru, Deniz, Rüzgar, korumalar...
Huzursuz ve umutsuz bekleyişlerimiz, aklımda nasıl böyle bir şeyin yaşanacağına dair sorular, Savaş'ın içerde ölüm-kalım savaşı vermesi. Her şey oluyordu işte, her şey.

Ama Savaş yoktu. O yokken ne önemi vardı?

Daha yeni başlamıştık biz her şeye. Sevmeye, sevilmeye, aşık olmaya yeni başlamıştık. Peki ya daha doğru düzgün kavuşamamışken, bir anda bütün her şeyin altüst olması ne kadar adildi?

"Alya, ağlama artık. İkimizde biliyoruz, Savaş kurtulacak." dedi Deniz yanıma oturup.

Bende biliyordum çıkacağını, ama kolay mı? Diğer ihtimalleri göz önünde bulundurmamak kolay mı?

Uzun bir sessizlik sonrası kuruyan boğazımla yutkunup konuştum.

"Doğru söylüyorsun. Kurtulacak. Hem ona beyaz yakışmaz ki. Siyah sever o. Kefen giyemez, yakışmaz." dediğimde ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Şşş, nerden çıkarıyorsun kefeni? Öyle bir şey yok. Unut onu." dedi titreyen sesiyle. O da ağlayacaktı, ama benim için ayakta duruyordu.

"Kaç saat oldu. Niye kimse bir şey söylemiyor?"

"Söyleyecekler, güzel haberler verecekler bize."

"Hiç umudum yok Deniz."

"Umudun yok mu?" dedi ve ardından derin bir nefes aldı. "Alya sen bana dağ evinde ne demiştin?"

"Ne demiştim?" dedim burnumu çekerek.

"Ne olduğunu bilmediğim bir umudum var halâ."

Kafamı salladım. "Dedim, ama baksana. Ne kadar sessiz. Ben bekleyemem Deniz, sevdiğime kavuşmayı böyle oturarak bekleyemem."

"Bir şey yapamayız Alya. Hem eminim, Savaş orda senin için mücadele ediyordur. Seni arkasında bırakmamak için hayata tutunmaya çalışıyordur. Ama böyle ümitsizliğe kapılma. Eğer sen umudunu kaybedersen, Savaş'ta gücünü kaybeder. Ona bunu yapacak mısın?"

Burukça gülümsedim. "Benim için döner değil mi? Ufaklığını bırakamaz o."

"Bırakamaz tabii. O giderse seni kim kızdıracak?" dedi ağlamaklı sesiyle.

Gözümden düşen yaşı elimin tersiyle sildim.

"Hadi al bunları giy." dedi elindeki karton çantayı uzatarak. "Elbiseyle üşürsün." dedi ve burukça gülümseyerek elime tutuşturdu.

Elbise olduğu için değil, Savaş olmadığı için üzülüyorum. Bilmiyorsunuz.

Hemşire odasına gidip hızlıca üstümü değiştirdim. Elbisemi çantaya koyup benim dolabıma koydum.

Ameliyathanenin önüne gittim. Genel cerrah çıktığında hemen yanına gittim.

"Hocam yalvarırım bir şey söyleyin!"

"Bak Alya, daha henüz ne olduğu belli değil. Ameliyat devam ediyor."

"Bende girmek istiyorum."

"Olmaz Alya. Cerrahi hemşire değilsin, seni oraya sokamayız."

"Yalvarırım! İçeride yatan benim kocam!"

"Alya, sakin ol. Savaş çok güçlü. Bu zamana kadar nabzında en ufak bir düşüş bile yaşanmadı. Kurtulacaktır. Sadece biraz fazla kan kaybetmiş."

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin