18. Bölüm

13.8K 516 206
                                    

Gözlerimi açtığımda Savaş'ın yanımda olmasını umuyordum. Ama görebildiğim tek şey yıkık dökük ve nemli duvarlardı.

Yerde bir kartonun üstünde yatıyordum. Üzerimde ise ince bir battaniye vardı. Depo gibi bir yerdeydim. Soğuk ve ürkütücü bir yerdi. Şu an yanımda Savaş olsaydı korkmazdım, ama yanımda değildi. O yüzden Savaş gelip beni bulana kadar kendimi korumam lazımdı.

Yattığım yerden yavaşça doğruldum. Sol bacağım ve sol elimi zincirle bağlamışlardı. Battaniyeyi üstümden atıp etrafa bakındım. Ufak pencereden içeriye giren ışık sayesinde etraf az da olsa gözüküyordu.

Tahta kapı yavaşça gıcırdadı. Gözlerimi oraya diktiğimde uzun boylu esmer birisi içeri girdi. Bu o, otoparkta bana çarpan adamdı.

"Sen kimsin? Ne istiyorsun benden?"

"Sessiz ol ufaklık."

"Sen bana ufaklık diyemezsin!"

Onu bana sadece Savaş söyleyebilirdi. Zaten bir tek ona yakışırdı.

Yanıma eğildi ve eliyle yanağımı tuttu.

"Dokunma bana!" diyerek kafamı çektim.

"Bak küçük hanım, eğer uslu durursan sana kimse zarar vermez."

Nefesimi dışarı üfledim.

"Benim bir suçum yok. Ne istiyorsunuz benden?"

"Sinan abi ne ister bilemem. Bizde emir kuluyuz. O yüzden sesini kıs ve bekle."

Yanımdan kalkıp gittiğinde sinirle nefesimi dışarıya verdim. Savaş'ın bir an önce beni bulması lazımdı.

Savaş'tan

Topallaya topallaya ormanda yürüyordum. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Yanımda telefonda yoktu. O sırada ileride ateşin başında toplanmış birkaç genç gördüm.Yavaşça yanlarına gittim.

"İyi akşamlar gençler." dedim nefes nefese. Yaklaşık 18-19 yaşlarındalardı. Canım acıyordu ama şu an bacağımı düşünemezdim.

"İyi akşamlar abi. İyi misin?" dedi bir genç

"İyiyim. Yalnız benim bir telefona ihtiyacım var. "

"Tabii, buyur abi." diyerek cebinden telefonu çıkartıp verdi.

Birkaç adım uzaklaşıp Rüzgar'ın numarasını çevirdim. Telefon biraz az çekiyordu ama işimi görürdü.

"Alo?"

"Rüzgar benim. Savaş."

"Abi? Bu kimin numarası?"

"Soru sorma Rüzgar. Beni iyi dinle. Sinan yolumuzu kesip Alya'yı kaçırdı. Ne kadar adam varsa toplayıp geliyorsun."

"Nerdesin abi?"

"Konum atıyorum. Acele et!"

"Tamam."

Konum atıp telefonu sahibine verdim ve teşekkür ettim. Yavaşça ordan uzaklaştım.

Alya'dan

Ne kadar süredir burda olduğumu bilmiyorum ama gerçekten sıkılmıştım ve bir şeyler yapmam gerekiyordu. Fakat bu zincirler işimi biraz daha zorlaştırıyordu.

"Sıkıldınız mı Alya hanım?" diyerek alaycı bir ses tonuyla içeri girdi bir adam. Elleri cebinde sinsice sırıtıyordu. Sanırım başlarında ki adamdı.

"Benim bir suçum yok. Bırak artık beni."

"O biraz zor. Önce o çok sevgili kocan benim istediğimi getirecek."

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin