44. Bölüm

6.8K 295 256
                                    

3 AY SONRA

Sıcaktan boynumdan akan terleri sildim. Gecenin yarısı olmuş, ama hava hiç serinlememişti. Bütün camlar açık olmasına rağmen en ufak bir esinti bile yoktu ve artık sinir olmuştum.

Gündüz izlediğim bir filmde gördüğüm portakal da iyice ağzımı sulandırmıştı ve aklımdan çıkmıyordu. Yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Savaş arkamdan kolunu bel boşluğuna doğru koydu.

"Bebeğim neden uyumuyorsun? Bir şey mi oldu?" diye seslenen Savaş'a döndüm.

"Savaş ben bir şey söyleyeceğim." dediğimde ciddi bir ifade kapladı yüzünü. Gri nevresimi üzerinden atıp yatakta doğruldu.

"Ağrın mı var bir şey mi oldu?" dedi telaşla. Kafamı iki yana sallayıp bende doğruldum.

"Portakal çekti canım. Böyle sulu sulu olsa yerdim şimdi."

"Hmm, şimdi anlaşıldı. Gidip alayım o zaman güzelim." diyerek nevresimi üstünden attı. Yatakta doğrulduğunda omzuna dokundum.

"Yazın ortasında nereden bulacaksın Savaş? Yat boşver, geçer birazdan." dediğimde kaşlarını kaldırdı.

Tamam, bende inanmadım bu dediğime.

Savaş gülümseyerek bana yaklaştı ve burnumdan öptü. Ardından saçımı alıp kulağımın arkasına yerleştirdi.

"Sen yat, alıp geleceğim ben." diyerek odadan çıktı. Yazın ortasında bulamazdı ki.

Savaş'tan

Evden çıkar çıkmaz bahçedeki korumalardan birine işaret ettim. Hızlıca yanıma geldiğinde arabaya atladık.

"Abi, buyur bir isteğin mi var?" dediğinde anahtarı çevirip motoru çalıştırdım. Yavaş sürer beni sinir ederdi bu şimdi.

"Yengene portakal bulmaya gidiyoruz." diyerek arabayı bahçeden çıkardım. Bahçenin büyük sürgülü kapısı arkamızdan kapandığında asfaltı ağlatarak sürdüm.

Yol kenarında bir manavda durduğumda adam kepenkleri kapatmak üzereydi. Kornaya basıp buraya bakmasını sağladım ve arabadan indim.

"Kolay gelsin, iyi akşamlar." diyerek kaldırıma çıktım. Elindeki beyaz bezle gözlüklerinin camını silerek gülümsedi.

"İyi akşamlar evlâdım." Tebessüm edip tezgaha yaklaştım. Göz gezdirdiğimde tabiki görememiştim.

"Portakal var mı sizde? Eşim hamile de, aşeriyor." diye sorduğumda kafasını kaşıdı. Yarıya indirdiği kepenkleri kaldırdı.

"Bu mevsimde bulmak zor, bende yok çocuğum." Yüzüm düştüğünde yinede gülümseyerek arabaya bindim.

Caddede etrafa bakına bakına ilerlerken büyük bir manav daha gördüm. Hızlıca arabayı kenara çekip indiğimde dükkanda genç bir çocuk vardı.

"Kolay gelsin delikanlı." diye içeri adım attığımda kafasını salladı. Etrafa bakına bakına yaklaştım.

"Portakal arıyorum ben. Var mıdır burada?" dediğimde çocuk arka tarafa gitti. Çok da uzun olmayan bir süre sonrası geldi.

"Yok abi, dondurucuya da baktım orada da yok." Kendi kendime küfür mırıldandığımda çocuğun omzuna dokundum ve teşekkür ederek çıktım dükkandan.

Arabaya tekrar bindiğimde yanımdaki koruma bana döndü.

"Abi, bulamayacağız herhalde. Civarda başka manav yok. Zaten mevsimi de değil." dedi kemerini takarak.

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin