41. Bölüm

7.4K 290 93
                                    

Kar taneleri gökten birer birer süzülürken, yerde biriken karda bata çıka ilerlemeye çalışıyordum. Kucağımda Alya'nın kanlı bedeni, zangır zangır titreyen vücudumla yokuşu tırmanmak oldukça zordu. Ağlamamak için direniyordum. Sevdiğim kadın kucağımda öylece yatıyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım. Şuan tek istediğim onu bir an önce hastaneye götürmekti.

"Dayan güzelim," diyerek yüzüne baktım. Soğuktan bembeyaz olmuş yüzü tüylerimi diken diken etmişti.

"S-savaş..." dediğinde hemen yüzüne baktım. Kaşlarını çattı ve sıkıntıyla yüzünü buruşturdu.

"Güzelim ne olur kendine gel. Bak az kaldı," dediğimde birkaç mırıltı çıkardı. Yokuşu tırmanırken artık zorlanmaya başlamıştım.

"K-karnım," dedi titrek sesiyle. Gözümden bir damla yaş düştü.

"Geçecek bitanem, söz veriyorum geçecek."

"Acıyor..." dedi ve kendini iyice bıraktı. Adımlarım iyice yavaşlamıştı. Ne kendimi ne de Alya'yı taşıyacak gücü kendimde bulamıyordum.

Kısa bir süre sonrası nihayet otele gelmiştim. Hemen otelin önündeki taksilerden birine binmiştik. Yukarı çıkıp arabanın anahtarını almakla vakit kaybedemezdim.

"Daha hızlı!" Taksiciye bağırdığımda eli ayağına dolaştı ve daha hızlı sürmeye başladı. Kucağımda yatan Alya'ya seslendim.

"Güzelim," diyerek yanaklarına dokunduğumda demir gibiydi. "Hadi aç gözlerini."

Alya birkaç kıpırtı dışında hiçbir tepki vermedi. Sadece gözünden yaş geliyordu.

Kısa bir yolculuk sonrası hastanenin önüne geldiğimizde taksici kapıyı açtı. Hızlıca indim ve acilin kapısına doğru bağırdım.

"Sedye getirin!" Taksiye geri dönüp Alya'yı kucakladım ve gelen sedyenin üstüne yatırdım. Hızlıca sedyeyi hastanenin içine doğru sürmeye başladık.

"Kanaması var ne olduğunu bilmiyorum," dedim doktorlara. Büyük bir kapıdan içeri girdiler ve ben dışarıda kaldım.

Elimi saçlarıma daldırıp sakinleşmeye çalıştım. Derin derin nefes aldım.

"Abi!" Rüzgar'ın sesini duyduğumda arkamı döndüm. Duru'yla birlikte gelmişlerdi.

Duru koşarak gelip boynuma sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim. Ardından Rüzgar sarıldı.

"Abi iyi misin? Alya'ya ne oldu? İyi mi?"

"Beni buldu. Sonra birden bacaklarından aşağı kanlar aktı," dediğimde sesim titremeye başlamıştı. "Ben bilmiyorum ne olduğunu," dedim ve ağlamaya başladım.

Rüzgar ensemden tutup sarıldı. Omzunda ağlamaya başladığımda Duru'da ağlamaya başlamıştı.

"Korkma, bir şey yok." Kafamı salladım.

"Siz nerden öğrendiniz?" dedim ayrılarak. Gözyaşlarımı sildim.

"Camdan gördük," dedi Duru. Hafifçe kafamı salladım. O sırada büyük kapı açıldı ve doktor çıktı.

"Durumu nasıl? Nesi var?" dedim hızlıca doktora yaklaşarak.

"Merak etmeyin, durumu iyi. Biraz fazla kan kaybetmiş kan takviyesi yapacağız," dediğinde bir an içime su serpildi. "Ama," diyerek durakladı.

Rüzgar'la birbirimize baktık. Ardından yutkunarak doktora döndüm. "Ama?"

"Bebeği kurtaramadık."

VAVEYLA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now