Bölüm-12

1.7K 68 0
                                    

Multi Beste

Sabah çalan iğrenç alarmla kalktım. Rutin işlerimi halledip okula gittim. Sıramda uyumayı planlıyorken, gördüğüm görüntü sinirlerimin bozulmasına neden oldu.

Yine Arın'ın etrafı çok kalabalıktı, her gün biz bunu mu çekicez ya?

Yavaş yavaş sırama doğru yürüdüm, Beste'yle Deniz'e gülümseyip "günaydın" dedim. Onlar da gülümseyip "günaydın" dediler. Sırama daha çok yaklaştım ve kızların arasından geçmeye çalıştım ama sadece çalıştım başarılı olamadım. Kutay ve Emir'in de etrafı dolu olduğu için hepsi birbirine karıştı.

En sonunda sinirle "çekilin artık" diye bağırdım. Sonra Kutay, Emir ve Arın'a bakarak "arkadaşlarınızla dışarıda görüşün. Bu ne sıramıza bile geçemiyoruz ya" diye sinirle söylendim. "Atarlı panda görünüşe göre baya sinirlenmiş ya" diyip gülmeye başladı. Ona sadece "hıı" diyip göz devirdim ve çantamı yanına fırlattım.

Aslı henüz gelmediği için Beste'ye dönüp "kantine inelim mi?" diye sordum. Umarım kabul ederdi tek inmek istemiyorum çünkü. O da onaylayınca sevinçle ellerimi alkış yaptım küçük çocuklar gibi. Beste gülerek cüzdanından para çıkardı ve "hadi gidelim" dedi. Onu onaylayıp yürümeye başladık.

Beste çok güzel kızdı. Sarı omzunun altındaki saçları, mavi gözleri, biçimli kahve kaşları, küçücük burnu, bembeyaz teniyle herşeyiyle mükemmeldi.

Kantine inip ikimiz de kahve aldık ve boş masalardan birine oturduk. Bir kaç dakika sessizce oturduk. Beste ellerini kahve bardağının etrafına koyup başını öne eğip kahvesine bakmaya başladı çok tatlı görünüyordu.

Ben daha fazla dayanamayıp merak ettiğim o soruyu sordum. "Denizi seviyorsun dimi?" Beste hafif başını kaldırıp yukardan baktı ve gülümsedi. "Deniz'i seviyor muyum?" sonra başını biraz daha yukarıya kaldırdı düşünüyomuş gibi yaptı "mmm seviyo muyum? Ben Deniz'i sevmiyorum" 'iyi de sevdiğin çok uzaktan belli oluyo' diycekken o devam etti "ben Deniz'i sevmiyorum Deren, ben Deniz'e aşığım. Ben Denizsiz bir hayat yaşayamam ki. O yoksa ben yokum. Ben onun Denizli Bestesiyim. Hep öyle der biliyo musun sen benim Denizli Bestemsin der."

Hayretle dinledim anlattıklarını. Sonra kaşlarım çattım "madem bu kadar çok seviyorsunuz birbirinizi neden birlikte değilsiniz?" diye meraklı gözlerimle sordum, cevabını beklemeye başladım.

Bir kaç dakika sessizce durdu. Sonra devam etti "biz olamayız Deren. Evet birbirimizi çok seviyoruz, ikimiz de biliyoruz ama biz, biz olamayız imkansız bu" dedi ve gözünden bir damla yaş süzüldü. Benim de o zaman içim gitti, acı çekiyordu görüyordum.

Meraklı ve biraz sert çıkan sesimle "neden ama? Neden olamazsınız? Ne engel oluyor size? Sevgini hiçe sayacak ne olabilir?" Dedim hafif bağırarak.

Bir kaç meraklı bakış bize döndüğünde takmadım ve Besteden cevap bekledim. Gerçekten merak ediyordum. Beste derin bir nefes alıp; "bunu, bunu sana anlatamam"

"Niye?"

"Anlatamam Deren utanıyorum" diyip başını önüne eğdi ve ağzından hıçkırık kaçtı.

"Beste utanma benden, bana her şeyini anlatabilirsin. Çok iyi bir dinleyiciyim ve çok iyi bir tavsiye de veririm" tek eliyle göz yaşlarını silip "tamam o zaman aslında konuşmak bana da iyi gelir, çıkışta beraber olalım, konuşalım" bende gülümseyip onayladım.

Sıkıcı okul bittiğinde sınıftan çıkmadan önce Beste'ye bakındım ama yoktu.

Allah Allah nerdeydi bu ya? Yanımda Arın'a baktım "Beste'yi gördün mü?" Olumsuz anlamda başını iki yana doğru salladı. "numarasını verir misin?" Arın baktı ve güldü "öpersen veririm" dedi imalı imalı. Şaşkınlıkla gözlerimi pörtlettim ne? öpmemi mi istiyo? İstiyo mu öpmemi? Mi öpmemi istiyo?

"Saçmalama" diyip göz devirdim
"İyi sen bilirsin" tam gidiyodu kulundan tuttum, kolunu tutan elime bakıp güldü ve bana baktı, "Arın lütfen bugün onunla konuşmamız gerekiyor, önemli lütfen". Allah'ım şuan bildiğin Arın'a yalvarıyorum çıldırıcam.

"Atarlı panda bakıyorum da bana yalvarmaya başlıyosun" diyip muzhipçe sırıtttı. Göz devirdim ve tekrar "lütfen" dedim. Telefonunu çıkarttığında mutlulukla bende telefonumu çıkardım. Numarayı söylediğinde teşekkür edip yanından uzaklaştım.

'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor' kim bilir kaçıncı kez duydum bu cümleyi ama ısrarla Beste'yi aramaya devam ettim. Yok açmıyordu ya of ya başına bir iş gelirse. Allah'ım sen koru onu Yarabbim.

Besteden

Çocukluğumun, hayallerimin, hayatımın, her şeyimin bittiği o parkta sallıncağa oturmuş sallanıyor her şeyimin bittiği günü düşünüp ağlıyorum.

Tüm hayatımı o 3 pislik bitirmişti. Her şeyimi ellerimden almışlardı. Hayatımı karartmışlardı, pislik adiler. Utandığım için kimseye anlatamıyordum.

Polislere bile zor anlatmıştım cezalarını çeksinler diye ama sadece 10 yıla yakın yatıp çıkıcaklardı ve hatta bunca zamana kadar başlarına bir şey gelmediyse belki de dışarıdalardı, bilmiyorum takip etmiyorum ne zaman çıkacaklarını. Bu başıma gelen pislik olayı sadece annem, babam ve Arın biliyordu.

Bugün Deren'e de anlatıcaktım ama çıkışta cesaretimi toplayamayınca okuldan Deren'den önce çıkıp telefonumu kapattım.

Canımdan çok sevdiğim Deniz'le bu sırrım yüzünden birlikte olamıyordum. Nasıl çıkıp karşısına bana, 7 yaşındayken 3 adi pisliğin dokunduğunu, tecavüz ettiğini söyleyebilirdim ki?

Söylenmezdi bu kimse bunu söyleyemezdi. Biliyorum Deniz de beni seviyor ama yapamam, söyleyemem. Yine aklıma o gün gelince hıçkırıklarıma devam ettim.

En çok sevdiğim pembe elbisemi giyip annemden zorla kopardığım izinle parka doğru mutlaka yürüyordum. Ne yürümesi koşuyordum. Çok seviyordum o parkı; birsürü rengarenk kaydırakları, çok güzel salıncakları, dönme aparatı falan her şey vardı.

Sonunda parka ulaştığımda nefes nefese kalmıştım. Parkı gözlerimle süzdüğümde yine çok kalabalık olduğunu gördüm.

Bir sürü çocuk vardı. Çoğu benimle yaşıt, en büyükleri ise benden 2 3 yaş büyüktür. Birsürü de anne, baba vardı. Benimki yoktu keşke benimkiler de olsa diye iç geçirip salıncaklara doğru yürümeye başladım. Yine her zamanki gibi sıra vardı. Bıkkınlıkla beklemeye başladım.

Bi amcanın yanıma gelmesiyle ona baktım. "Sıra mı bekliyorsun?" Diye sordu bende bıkkınlıkla "evet" dedim. "Sen sallanmayı çok mu seviyorsun bakayım?" hızlıca kafa sallayıp "hıhı" dedim. Sonra bi çocuğun en çok isteyeceği şeyi dedi bana "hadi gel seni hiç sıra olmayan salıncaklarla dolu parka götüreyim" Sevinçle alkış yapıp "cidden mi?" diye sordum o da gülüp "evet" dedi.

Hemen amcanın elini tuttum ve yürümeye başladık. Sevinçten hoplaya zıplaya yürümeye başladım. Amca beni inşaat gibi bir yere getirince üzüntüyle sordum "niye burdayız? Hani nerde park, nerede salıncak?" o da gülüp "içeride kardeşler var onları alıp gideceğiz hep birlikte oynarsınız hem" dedi bende mutlu olup "hadi bir an önce gidip alalım kardeşleri" dedim. Amca onaylayıp benimle birlikte inşaata girdi. İçeride 2 tane daha amca vardı şaşkınlıkla "kardeşler nerede?" diye sordum amcalardan biri "burdayız işte bebeğim" diyip gülmeye başladı. Sonra da..

Zoraki Sevgilim (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now