Bölüm-22

1.4K 70 8
                                    

Hayatınızda her zaman seçim yaparsınız. Seçimlerin bir çoğunu farketmeden seçersiniz. Bir iyi seçimler vardır, birde kötü seçimler.

Benim Arın'ı tanımam, hayatıma almam nasıl bir seçim bilmiyorum.

Onunlayken mutluyum, eğleniyorum, kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissediyorum ama bir o kadar da tehlikedeyim. Bıçaklanmam, o kızların bana takması, işkence görmem hepsi bir nebze onun yüzündendi ama ben o anları yaşarken bile Arın'ı hiç suçlamadım nedense. Nedenini bilmiyorum ama onun hayatımda olmasından mutluyum. Hemde baya baya mutluyum. Galiba ben kararımı verdim; ben o gün Arın'a yardım etmem, oyununu bozmamam hepsi iyi bir seçimdi benim için.

Karanlıkta yüzü görünmeyen kişiye çatık kaşlarla bakıp yüzünü görmeye çalıştım. Telefonum yere düşmüş olmasına rağmen flaşı açık olduğu için biraz aydınlatıyordu ortamı. Gözlerine baktığımda gökyüzü mavisi gözleri kızgınlıktan en koyu tonunu almış renkteydi. Sonra o muhteşem koku geldi burnuma.

Gözlerinden ve kokusundan tanımıştım onu.

Sonra o kusursuz sesini duydum "onunla mı konuşuyordun?" sesi çok sertti.

Anlamayarak ona baktım "kim?" diye sordum. Arın yutkundu ve sabır dilercesine "Yiğ İt" dedi.

Harika yine başladık. Yalan mı söylemeliyim, yoksa doğruyu mu? Doğrusunu söylesem çıldırıcak, yalan söylesem kiminle konuştuğumu sorucak. Ne diyecektim ben şimdi?

Gözlerine bakmaya devam ederken "ne susuyorsun Deren? Söylesene onunla mı konuşuyordun?" dedi sinirli sesiyle.

Kafamı onaylar anlamda salladım ve sessizce "evet" dedim.

"Harika, ne konuştun elin yavşağıyla? Tekrar seni rahatsız mı etti?"

"Hayır rahatsız etmedi. Görüşüp arkadaş olmak istediğini söyledi bende kabul ettim bu kadar. Uzatılcak bir şey yok"

"Kabul mu ettin? Sen ciddi misin? Onun sana hastanedeki bakışlarını, hareketlerini, konuşmalarını bildiğin halde kabul mu ettin?" Boynundaki damar ben burdayım dercesine belirginleşmişti.

Duvar ve onun arasında sıkışıp kalmıştım. Bedenlerimiz birbirine değiyordu ama o bunu umursadığını sanmıyorum. Hoca yada başka biri gelirse yanlış anlaşılacaktık.

Onu göğüslerinden itip "yanlış anlaşılcaz, çekilir misin?" dedim. İtmemden hiç etkilenmedi. Milim kımıldamadı. Bir insan bu kadar güçlü olmak zorunda mıydı?

Arın dediğimi takmayarak "sana bir şey dedim dimi cevap versene!" Sonra hiç dememem gereken şeyi demiştim "seni ne kadar ilgilendirir?" dedim.

Arın'ın kaşları hayretle havaya kalkarken dediğim dakikada pişman olmuştum. "Haklısın ben kimim ki ilgilendirsin. Özür dilerim bir daha olmaz." Öyle biraz bana boş gözlerle baktıktan sonra geri çekildi ve arakasına bakmadan sinirle yürümeye başladı.

Bende üstümü başımı düzeltip yerdeki telefonumu elime aldım ve yürümeye başladım. Merdivenlerden çıkarken zilin çaldığını duydum. Kantin yerine sınıfa çıkmaya karar verip hızlı adımlarla sınıfa doğru yürüdüm.

Çıkış zilini duyduğumda kafamı sıradan kaldırdım. Arın'la hiç konuşmamıştık. Aslında istese de konuşamazdık çünkü tüm derslerde uyumuştum. İnce montumu giydim. O sırada Emir "hep birlikte bi yemek yemeye ne dersiniz?" diye sordu. Herkes -Beste, Deniz, Kutay, Aslı- onaylarken ben "canım bir şey yemek istemiyor" dedim. Oha benim sesim mi yankılandı lan Arın'ın ses tonuyla birlikte.

Galiba ikimiz de aynı şeyi söylemiştik. Hepsi bize güldüklerinde gözlerimi devirdim ve çantamı koluma taktım. Hep beraber güle eğlene yürümeye başladık. Kapıya çıktığımızda kızların bir yerde toplandığını gördüm. Kesin kavga vardı. Of en sevdiğim.

Zoraki Sevgilim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin